Cumhurbaşkanı Erdoğan New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuşma yaptı. Erdoğan uluslararası bir platformda ilk kez 15 Temmuz darbe girişimini anlattı ve diğer ülkeleri FETÖ’ye karşı gerekli önlemleri almaları konusunda uyarıda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan BM Genel Kurulu’na: FETÖ’ye karşı önlem alın, yarın çok geç olabilir
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’de Birleşmiş Milletler 71. Genel Kurulu’na hitap etti. Genel Kurul’daki konuşmasında 15 Temmuz darbe girişimini anlatan Erdoğan, “Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için ülkelerinin geleceği için FETÖ’ye karşı gerekli önlemleri almaları çağrısında bulunuyorum. Tecrübe ile sabittir ki FETÖ ile mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Suriye’de, Irak’ta terörün ve savaşın kıskacında inleyen pek çok ülkede yüz binlerce çocuk, kadın, genç ve yaşlı öldürülmeye devam ediyor. Ölüm ve zulümden kaçan mülteciler Avrupa şehirlerinde aşağılayıcı muamelelerle karşı karşıya kalıyor. DAEŞ, El Nusra ve PYD/YPG gibi terör örgütleri bölgedeki eylemlerini sürdürüyor. Kafkasya’daki ihtilafların sıcak çatışmaya dönüşme riski mevcut.
Yemen’den Ukrayna’ya pek çok sorun bizleri bekliyor. Diğer yandan dünyanın pek çok ülkesinde insanlar açlık, salgın hastalıklar, sefalet ve cehaletle boğuşuyor. Bu insanlık onuru ve vicdanını yaralayan utanç verici bir tablodur. Daha da acısı bu krizlerin ve sorunların çoğunun aslında kolaycı çözülebilecek mahiyette olmasıdır. Gelecek nesillerin huzuru, refahı ve güvenliği büyük ölçüde bugünden atacağımız adımlara, alacağımız tedbirlere bağlıdır.
15 Temmuz darbe girişimi vurgusu
Unutulmasın ki Türkiye’deki darbe girişimi aynı zamanda dünya demokrasisine de yapıldı. Milletimiz o gece darbe heveslilerine tarihi bir ders verirken demokrasiye inanan tüm halklar için de ilham kaynağı oldu. Bu yeni nesil terör örgütü sadece Türkiye’nin değil varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için bir milli güvenlik tehdididir. Diğer bir deyişle bugün bu genel kurulda temsil edilen ülkelerin büyük bölümü bu yapılanmanın tehdidi altındadır. Bu örgüt Türkiye’nin ötesinde tüm dünyayı boyunduruğu altına almak gibi derin bir zihni sapkınlık içindedir.
FETÖ ile mücadele “FETÖ’ye karşı önlem alın, yarın çok geç olabilir”
Örgütün (FETÖ) temel stratejisi eğitim, diyalog, hoşgörü, sivil toplum kuruluşu kisvesi altında devlet kurumlarına sızmak, toplumu etkilemek, ekonomik kaynaklara hakim olmaktır. Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için, ülkelerinin geleceği için Fetullahçı Terör Örgütü’ne karşı gerekli önlemleri süratle almaları çağrısında bulunuyorum. Bizim yaşadığımız tecrübeyle sabittir ki FETÖ ile bu aşamada mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir. Bu vesileyle bu örgütün kurumları ve örgütle bağlantılı kişiler tarafından kullanılan ‘Türk, Türkiye’ gibi ifadelerin kesinlikle ülkemizle bir ilgisi bulunmadığını da belirtmek isterim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Niye Türkiye’ye geldiniz demiyoruz, kapılarımızı kapatmadık”
Bugüne kadar 600 bine yakın insanın hayatını kaybettiği söylenen bu savaş yüzünden 12 milyon insan yerini yurdunu terk etti. 5 milyonu başka ülkelere sığındı. Sadece 2,7 milyon benim ülkemde. Niye Türkiye’ye geldiniz demiyoruz, kapılarımızı kapatmadık. Bizler insani ve vicdani görevimizi yaptık. Dünya almayabilir ama biz alacağız. Niye? İnsanız, öyleyse insana bu tür bir felaket karşısında kapımızı açmak durumundayız. Burada bahsettiğim rakamları uluslararası camianın kayıtsız bir şekilde dinlediğini biliyorum. Telaffuz edilen her sayı bir insana karşılık geliyor. Suriye halkı zalim bir yönetimin, katil bir yönetimin ve terör örgütlerinin acımasız küresel ve bölgesel rekabetin şekillendirdiği savaşların pençesinde tükeniyor.
AB’nin verdiği sözler
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Avrupa’ya sesleniyorum; “Dikenli tel örgülerin arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır!”
Vicdan sınavında sınıfta kaldı. Bizim faturalı yaptığımız harcama 12,5 milyar dolardır. Toplamda 25 milyar dolar gibi bir harcama yapılmıştır. Dünyadan size ne geldi? BM’den bize gelen destek 525 milyon dolardır. Başka herhangi bir şey yok. Peki AB’den gelen bir şey var mı? AB de verdiği sözleri tutamamıştır. UNICEF’e 178 milyon dolar gönderildi sadece. Türkiye’ye gelen herhangi bir yardım söz konusu değildir.
Bölgesel ve küresel aktörlerle hareket etmeye özen gösterdik. Bu kıyamete sessiz kalamazdık. Kalmadık, kalmayacağız. Ülkemize sığınan 2 milyon 700 bin Suriyeli, 300 bin Iraklı olmak üzere hiçbir etnik mezhep veya din ayrımı gözetmeksizin kucak açtık. Türkiye’deki bu çadır kentlerde misafir ettiğimiz bu insanlarla ilgili olarak desteğimizi devam ettireceğiz. Başta AB olmak üzere bu konuda bize katkı sözü verenler hala sözlerini yerine getirmediler. Biz bekliyoruz. Aynı şekilde BM, verilen sözlerin yerine gelmesini bekliyoruz. 71. Genel Kurul bu sesi tüm dünyaya duyurma bakımından da çok önemlidir. Uluslararası toplumun katkısı 525 milyon dolarda kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Suriyeli mültecileri kendilerine yönelik tehdit olarak algılayan tüm Avrupa’ya sesleniyorum. Dikenli tel örgülerin arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır.
Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına en fazla önem veren ülke Türkiye’dir. Bizim Suriye’nin topraklarında gözümüz yoktur. Bütün mesele Suriyelilerdir. Kimsenin gözünün olmaması gerekiyor. Muhalefete verdiğimiz destekle başlayan Fırat Kalkanı harekatı istikrarın dengenin yeniden tesisi bakımından kritik bir öneme sahiptir. PKK, PYD terör örgütünün önceliğinin DAEŞ ile mücadele etmek olmadığı bu operasyonla açıkça ortaya çıktı.
Cerablus’taki Fırat Kalkanı harekatı
Cerablus’taki Fırat Kalkanı Harekatı sayesinde bölge halkı evlerine dönmeye başladı. Bölgenin elektrik ve su altyapısını çalışır hale getirmek için hemen harekete geçtik. Kızılay, AFAD ve sivil toplum kuruluşlarımız bölge halkının ihtiyaçlarını yerinde karşılıyor. Yine bu bölgede ülke dışına gitmiş tüm mültecilerin de kullanacağı tüm sosyal donatılara sahip yerleşim yerleri inşa etmeyi planlıyoruz. Bunun için güvenli alan haline getirdiğimiz yerlerin uçuşa yasak bölge ilan edilmesine yönelik kararlı bir duruş göstermeli ve hep birlikte çalışmalıyız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ” ‘Ya teslim ol ya öl’ politikasına BM ve Güvenlik Konseyi daha ne kadar müsamaha gösterecek?”
Hayata geçirilmesi için yoğun çaba sarf ettiğimiz ateşkes maalesef işler hale gelmedi. İşte görüldüğü gibi ateşkes ortadan kalktı ve dün de BM konvoyuna bir saldırı rejim tarafından yapıldı. Bunun neticesinde bir kişi öldü ve yaralılar, vesaire. Suriye rejimi, BM gözetimindeki yardımların acil insani yardıma ihtiyacı olan Halep halkına ulaştırılmasına izin vermiyor. Hatta yardım konvoylarına saldırıyor. Rejimin insanları açlığa mahkum ederek ‘Ya teslim ol ya öl’ politikasına BM ve Güvenlik Konseyi daha ne kadar müsamaha gösterecek?
Irak’ın en büyük gücünü oluşturan etnik ve mezhebi çeşitliliği tesis edecek siyasi durumun kolay olmayacağı gözüküyor. Musul operasyonu bölge halkının hassasiyetleri gözetilerek yapılmalıdır.
Irak halkının desteğe ihtiyaç duyduğu bu dönemde yalnız bırakmamalıyız. Hür bir Filistin’de yaşama imkanı tanınması uluslarası toplumun çocuklara bir borcudur. İsrail ile normalleşen ilişkilerimizi barış sürecinin kolaylaştırılması, Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntılarının giderilmesi için çalışacağız.
Dünya İnsani Zirvesi mayıs ayında tarihte ilk defa Türkiye’de düzenlendi. Zirveyi krizlere etkin müdahale için önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Açık ve net söylüyorum, dünyada en az gelişmiş ülkelere destek noktasında ABD, Türkiye ve İngiltere var.
Filistin sorununa çözüm
Filistin halkına iki devletli çözüm temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan her bir Filistinli için bir huzur kaynağı olacak hür bir Filistin’de yaşama imkanı tanınması, uluslararası toplumun Filistinli çocuklara bir borcudur. Harem-i Şerif’in kutsiyetine özellikle İsrail tarafından saygı gösterilmesi, statüsüne yönelik ihlallere artık bir son verilmesi gerekiyor. İsrail ile normalleşen ilişkilerimizi, gerek barış sürecinin kolaylaştırılması, gerekse Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı bu ekonomik ve insani sıkıntıların giderilmesi için değerlendirmeye çalışacağız.
Mülteci krizine karşı işbirliği
Avrupa Birliği ile, mülteci krizine karşı işbirliği içinde hareket ediyoruz. Ege Denizi’ndeki ölümlerin önünü almak amacıyla, 2015 Ekim ayında günlük 7 bin olan düzensiz göç rakamının, son aylarda 50’ye kadar düşmesini sağladık. Bu tablo, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan mutabakatı çerçevesindeki taahhütlerini başarıyla yerine getirdiğini gösteriyor. Ne var ki, 18 Mart 2016’da varılan mutabakatta Avrupa Birliği tarafından verilen sözlerin adeta unutulduğunu, karşımıza sürekli suni mazeretlerin çıkarıldığını görmenin üzüntüsü içindeyiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gaziantep saldırısına kadar sabrettik”
Biliyorsunuz, uzun süredir Suriye sınırlarımız boyunca güvenli bölge oluşturma çağrısında bulunuyorum. 911 km sınır var. Türkiye bir tehdit altındadır. Biz sabrettik, ancak 24 Ağustos’ta Gaziantep’te bir düğünde 14 yaşındaki bir çocuğu canlı bomba yapmak suretiyle o kalabalığın içerisine göndererek patlattılar. O ana kadar duran Türkiye, daha duramazdı. Ilımlı muhaliflerle birlikte bu olaya müdahale ettik. Cerablus önce, derdest ettik. Rai’de de aynı şekilde DAEŞ’i derdest ettik.
Bizim Suriye’nin topraklarında asla gözümüz yoktur. Bütün mesele Suriye, Suriyelilerindir. Suriye topraklarında kimsenin gözünün olmaması gerekir. Suriye muhalefetine verdiğimiz destekle başlayan Fırat Kalkanı Harekatı umutsuzluğun hakim olduğu bir bölgede istikrarın, huzurun ve dengenin yeni tesisi için kritik bir öneme sahiptir. PKK, PYD terör örgütünün önceliğinin DAEŞ ile mücadele etmek olmadığı bu operasyonla birlikte açıkça ortaya çıktı. Operasyon, Suriye’deki ılımlı muhalif unsurların özgüvenlerinin yerine gelmesini de sağlamış oldu. Hatta bu gelişme Musul’u DAEŞ teröründen kurtarmak isteyen Irak’taki yerel güçleri de cesaretlendirdi.
BM Güvenlik Konseyi’nin yapısı ve reform çağrısı
Ülkemizin girişimi üzerine Suriyeli mülteciler konusu BM’de ele alındı. Göç ve terörizm konularının alınması gündeme ülkemizin girişimleri neticesinde oldu. AB ile hareket ediyoruz. Ege’deki ölümlerin önünü almak amacıyla 2015 Ekim ayında günlük 7 bin olan düzensiz göç rakamının son aylarda 50’ye kadar düşmesini sağladık. Türkiye’nin AB ile olan mutabakattaki sözlerinin yerine getirildiği görülüyor. AB tarafından verilen sözlerin unutulduğunu görmenin üzüntüsü içerisindeyim. Sayın başkan, kıymetli delegeler, BM’nin reforme edilmesi gerekir. Barışı koruma ve inşa faaliyetlerinin daha etkin hale getirilmesi konusunda genel sekreter öncülüğünde atılan adımları başarılı buluyoruz.
Güvenlik Konseyi’ni, temsil niteliği güçlendirilmiş, daha demokratik, adil, şeffaf ve etkin kılacak kapsamlı bir reform üzerinde mümkün olan en geniş uzlaşmayı sağlamalıyız. Birleşmiş Milletlerin reforme edilmesi gerekir. Özellikle barışı koruma ve inşa faaliyetlerinin daha etkin hale getirilmesi konusunda Genel Sekreter Ban Ki-mun önderliğinde atılan adımları takdirle karşılıyoruz.
Bununla birlikte uluslararası barış ve güvenliğin temininden sorumlu ana organ olan BM Güvenlik Konseyi reforme edilmekçe bu çabaların tam manasıyla amacına ulaşamayacağı açıktır. İşte bu sebeple, ‘Dünya 5’ten büyüktür” gerçeğini her fırsatta, uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz hatırlatıyorum.
Zira, birinci dünya savaşının şartları içerisinde yapılmış olan bir BMGK’yı yaşamamız mümkün değil tekrar. Bu beş ülkenin iki dudağının arasına mahkûm edemezsiniz. 5 tane daimi üye 15 geçici üye, böyle bir BMGK olamaz. Tüm dünyanın temsil edilmediği BMGK adaleti temsil edemez.
Bunun gözden geçirilmesi gerekir. Üç tane ülke Avrupa’dan 1 ülke Asya’dan, 1 ülke ABD. Dünyanın diğer ülkeleri ne olacak? Biz diyoruz ki 20 ülke mi, BMGK’da olacak, hepsi daimi olsun. 2 yılda bir değiştirilsin. Hepsi de dünyayı temsil etmek üzere yerlerini alsın. Adalet ancak böyle tesis edilebilir.