Maliye Bakanı Ağbal, kamuya 60 bin yeni personel alacağız

Maliye Bakanı Naci Ağbal, “Kamuya yaklaşık 60 bin yeni personel alacağız. Toplam personel içerisinde de öncelikle bir rasyonelleşme çalışması çerçevesinde, 2017 yılında herhangi bir aksamaya meydan vermeden kamu hizmetleri aynen devam edecek” dedi.

Maliye Bakanı Ağbal, kamuya 60 bin yeni personel alacağız

Kamuya 60 bin yeni personel

Maliye Bakanı Naci Ağbal, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ekonomik anlamda 2017’nin daha iyi bir yıl olacağını ifade eden Ağbal, şöyle konuştu:


“Global ekonomik koşulların, bölgede yaşanan jeopolitik risklerin azalması neticesinde bazı konuların açıklığa kavuşmasıyla, hem dış ticaret hem sermaye hem de üretim kanalından Türkiye ekonomisi 2017 yılında daha iyi bir noktaya gelecek. 2017 yılında büyüme oranlarının arttığını, enflasyonun azaldığını, cari işlemler açığının sürdürülebilir sevide kaldığını göreceğiz. Her şeyden önemlisi 2017 yılı, özellikle 2023’e giden süreçte önemli bir yeni olumlu ivmeyi başlatacak.”

2017’de kamuya personel alımının süreceğini bildiren Ağbal, “Kamuya yaklaşık 60 bin yeni personel alacağız. Toplam personel içerisinde de öncelikle bir rasyonelleşme çalışması çerçevesinde, 2017 yılında herhangi bir aksamaya meydan vermeden kamu hizmetleri aynen devam edecek” dedi.

Ağbal, “Yeniden yapılandırma başvuruları artıyor”

Alacakların yeniden yapılandırılması çalışmalarının sürdüğüne işaret eden Ağbal, şunları kaydetti:

“Yeniden yapılandırmaya ilişkin başvuru rakamları hızlı bir şekilde artıyor. 19 Ekim itibarıyla 3 milyon 980 bin 450 başvuru aldık. Bu kapsamda da 32 milyar 727 milyon 948 bin liralık bir alacağı yapılandırmışız. Bence bu rakam her geçen gün süratle artacak.”

Ağbal, “Benim bütçem faiz bütçesi değil, hükümetimizin bütçesi tam manasıyla hizmet bütçesi”

Bütçelerin önemli dokümanlar olduğunu ve toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendirdiğini ifade eden Ağbal, “2017 bütçesi kendi içerisinde harikalar yaratan, üretime, yatırıma, ihracata ve istihdama çok önemli katkılar sağlayan, gerçekten tam manasıyla bir hizmet bütçesi. 2002’de bu ülkede bütçe yapılırdı, o dönemin Maliye Bakanı parlamentoya bütçeyi götürdüğünde başı yerde olurdu.

Niye? Parlamentoya bütçe götürüyorsunuz, harcamaların yüzde 43’ünü sadece faize harcıyorsunuz. Geri kalan para, vatandaşa hizmet için. Allah’ınızı seversiniz, böyle bir bütçe olur mu? Şimdi bütçeyi ben götürüyorum. Benim yürüyüşüm de değişti, bakışım da değişti, başım dik. Niye? Benim bütçem faiz bütçesi değil, hükümetimizin bütçesi tam manasıyla hizmet bütçesi.” diye konuştu.

Ağbal, 2017 bütçesinin her bakımdan ekonomideki büyümeyi destekleyen en önemli itici güçlerden biri olacağını bildirerek, “Artık bütçemizin harcamalarının yüzde 43’ü faize gitmiyor. Sadece yüzde 8,9’u faize gidiyor. Bunu da düşüreceğiz. Her zaman şunu söyledik; sadece ve sadece vatandaşa hizmet için bütçe yapacağız ve bu bütçe vatandaşın hayatına dokunacak. Bu ülkede 2002’ye kadar sosyal devletin sadece adı vardı, kendisi yoktu.” değerlendirmesini yaptı.

AK Parti hükümetleri döneminde hem mali disiplini sürdürdüklerine hem de vatandaşın gerçek manada sosyal devleti yaşamasına imkan sağladıklarına dikkati çeken Ağbal, “Devlet bütün imkanlarını kullanarak yardımı vatandaşın kapısına, evine götürüyor.

Dolayısıyla 2017 bütçesinde, bütçe açığının artmış olması meselesinin öne çıkarılmasını doğru bulmuyorum. Bu ülkenin mali politikası ülkenin ekonomi politikasının gerçeklerine uygun bir şekilde yapıldı. Şu anda 2017 bütçesi, 2017-2019 Orta Vadeli Programı, global ekonomik koşulları dikkate alarak büyümeye destek verecek.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin bütçe açığının birçok ülkenin bütçe açığının üçte biri dolayında olduğunu vurgulayan Ağbal, “Var mı böyle bir ülke? Bütçe açıklarını bu kadar kontrol edebilen, borç milli gelir oranını sürekli şekilde düşüren bana bir tane ülke söyleyin.” dedi.

Ağbal, “Mali disipline kararlı şekilde devam ediyoruz”

Mali disipline kararlı bir şekilde devam ettiklerini ifade eden Ağbal, bir taraftan da tasarruf tedbirlerinin devam edeceğine işaret etti.

Para politikası üzerinden ekonomiyi büyütme imkanlarının sınırlı bir noktaya geldiğine dikkati çeken Ağbal, büyümeyi kamu harcamaları üzerinden gerçekleştirmeyi hedeflemediklerini belirtti.

Ağbal, bu çerçevede ihracata çok önemli destekler verdiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Zaman zaman, dünyayı takip etmeyen, aklı ve fikri eski dönemin koşullarında kalmış birtakım arkadaşlarımızı görüyorum. Sanki çok büyük laflar edermiş gibi, ‘Kamu harcamalarında şöyle oldu, böyle oldu…’ (diyorlar). Bunlar rakam okumayı da bilmiyor. Bunların dünyayı okudukları da yok. Türkiye’nin şu anda uyguladığı kamu maliyesi politikası, global kamu maliyesi politikalarına uygun bir politikadır.


Kamu borcunun milli gelire oranı azalacak ama aynı zamanda kamu maliyesi en önemli fonksiyonlarından birisi olan büyümeye, yatırıma, üretime, istihdama destek olan bir etkin araç halinde önümüzdeki dönemde kendisini gösterecek.”

Maliye Bakanı Naci Ağbal, vergi borçlarını düzenli ödeyen mükelleflere yönelik çalışmaya ilişkin, “Gelir veya kurumlar vergisi mükellefimiz 3 yıl olur, 5 yıl olur, geriye dönük bütün vergi beyannamelerini süresinde vermişse ve bu beyannameleri de zamanında ödemişse, biz bu karneye bakacağız.

Karnesi tamamen pekiyilerle dolu mükellefimizin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde tahakkuk eden vergisinde indirim yapacağız. Oran ne olur, onu çalışıyoruz. Yüzde 1,2 veya yüzde 3 mü olur, onu çalışıyoruz.” dedi.

Türkiye ile ilgili algının bozulmasına yönelik bir kampanya olup olmadığı ve vatandaşın dolarla içli dışlı olmasının sebebinin sorulması üzerine Ağbal, “Bütün meseleleri dolara bağlamak doğru bir anlayış değil. Ekonomiye ilişkin değerlendirme yapılırken, ülkenin orta ve uzun vadede temellerine bakmak lazım.

Türkiye ekonomisi büyüme potansiyeli açısından umut vadediyor, bunu global yatırımcılar söylüyor. İçeride pompalanmaya çalışılan negatif enerjiye karşılık, dışarıdaki çevreler Türkiye ekonomisine neredeyse bizden daha fazla güveniyorlar.” ifadelerini kullandı.

Ağbal, “Bir Moody’s raporu tutturulmuş gidiyor”

Ağbal, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in raporu hakkında da değerlendirmelerde bulunarak, “Bir Moody’s raporu tutturulmuş gidiyor. Moody’s’in kendi ön yargılı yaklaşımı içerisinde ürettiği kötümser senaryo üzerinden yapmış olduğu değerlendirmeyi birtakım çevreler çok rahat bir şekilde satın almak istiyor.

Halbuki Türkiye ile ilgili bölge içerisinde müthiş bir olumlu algı var. Bütün dış gelişmelere rağmen, bu yılın ilk 6 ayında yüzde 3,9 büyüdü, yıl sonuna kadar yüzde 3’ün üzerinde bir büyümeyi yakalayacağız.” diye konuştu.

Türkiye’nin makro ekonomik göstergelerinin birçok ülkeden iyi olduğuna işaret eden Ağbal, şöyle devam etti:

“Bu toplumun geleceğini olumluya kurmak yerine, birtakım cımbızla seçilerek oluşturulmaya çalışılan olumsuz tabloyu da hayretle izlemiyorum, üzülüyorum. Bunlar Türkiye’nin gerçek resmini yakalamaya yönelik değil, ön yargılı çabalar. Son dönemde Türkiye ekonomisine karşı olumsuz bir kampanya yürütülüyor, bunların hiçbir geçerliliği yok. Nitekim art arda açıklanan başka raporlar ve değerlendirmeler de bunu gösteriyor.

“2017 inşallah daha iyi bir yıl olacak”

Global ekonomik koşulların, bölgede yaşanan jeopolitik risklerin azalması neticesinde bazı konuların açıklığa kavuşmasıyla, hem dış ticaret hem sermaye hem de üretim kanalından Türkiye ekonomisi 2017 yılında daha iyi bir noktaya gelecek.

Yüzde 4,4 gibi bir büyüme hedefimiz var. 2017’de daha iyi bir tarım, sanayi ve vereceğimiz güçlü desteklerle turizm sektörü de toparlayacak. Gelecek yıl yine özel sektör yatırımlarında da sıçrama bekliyoruz. Çok önemli teşvikleri hayata geçirdik.

Bugün küresel ekonomideki en büyük sıkıntı özel sektör yatırımlarının yavaşlaması. Bu, Türkiye’ye özel bir durum değil. Gelecek yıl büyüme oranlarında artış, enflasyonda düşüş, cari işlemler açığının sürdürülebilir seviyede kaldığını göreceğiz ama her şeyden önemlisi 2017 yılı, 2023’e giden süreçte önemli bir olumlu ivme başlatacak.”

Ağbal, “Vergi karnesi pekiyi olana indirim”

Bakan Ağbal, vergi borçlarını düzenli ödeyenlere yönelik bir indirim olup olmayacağının sorulması üzerine de borçlarını süresinde ödemeyenlere yapılandırma imkanı getirdiklerini, bu kez de borçlarını zamanında ödeyenlere yönelik bir çalışma yürüttüklerini ve belli bir noktaya geldiklerini anlattı.

“Gelir veya kurumlar vergisi mükellefimiz 3 yıl olur, 5 yıl olur, geriye dönük bütün vergi beyannamelerini süresinde vermişse ve bu beyannameleri de zamanında ödemişse, biz bu karneye bakacağız. Karnesi tamamen pekiyilerle dolu mükellefimizin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde tahakkuk eden vergisinde indirim yapacağız. Oran ne olur, onu çalışıyoruz. Yüzde 1,2 veya yüzde 3 mü olur, onu çalışıyoruz.

Bu ülkenin bütçesinin iki yakası bir arada ise bu toplanan vergiler sayesinde. Bu konuda hassas olmamız gerekir. Bu konuda arkadaşlarımız çeşitli simülasyonlar yapıyor. Bunun vergi gelirlerinde olumsuz etkisi olacak. Bu açıdan bakıldığında yasal düzenleme ile ilgili çalışmalar hazır, burada kritik olan haktan yararlanacak mükelleflerin çerçevesi ne olmalı?”


Ağbal, söz konusu uygulamanın 2017 yılından sonra başlaması gerektiğini vurgulayarak, “Yapmış olduğumuz yasal düzenlemede 3-5 yıllık periyottaki vergi karnesine bakıp, indirim hakkını elde etmeyle ilgili düzenleme 2017 ve sonraki yıllarda başlayacak. Burada geriye değil ileriye bakacağız, çünkü yeni bir sistem getiriyoruz. Yakın zamanda bunu Bakanlar Kurulu’nda anlatacağız eğer uygun görülürse yasal düzenlemeyi yakın bir zamanda yapacağız.” ifadelerini kullandı.

Merkez Bankası Ekim ayı faiz kararını açıkladı


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.