Bordeaux, Fransa’nın güneybatısında yer alan 18. yüzyıl Fransız mimarisi, sakin ve kibar insanları ile klasik bir Avrupa kenti. Bordeaux, 18. yüzyıl Fransız mimarisi, sakin ve kibar insanları, Avrupa’nın en büyük üniversitesi, Atlas Okyanusu’na dökülen Garonne Nehri, her köşe başındaki kitapçıları, tabi ki üzüm bağları ve şaraplarıyla ünlü.
Bordeaux (Bordo okunur), Fransa’nın Akitanya-Limousin-Poitou-Charentes bölgesinin Gironde bölümündedir; ve Akitanya’nın en büyük, merkez kentidir. Bir liman kenti olarak son derece önemlidir ve dünyanın şarap endüstrisindeki en önemli merkezlerden biridir.
Bordeaux yolculuğu başlıyor
Bu yolculuktaki arkadaşlarım Nimet ve Mine; ve gezimiz üç gün sürecek. THY İstanbul-Bordeaux seferi yaklaşık üç buçuk saat sürüyor. Kente yaklaşırken bizi üzüm bağları ve Garonne Nehri karşılıyor. Havalimanından kent merkezine toplu taşımada iki alternatif var: 1 numaralı otobüs (yaklaşık 45 dakika) ya da express shuttle (yaklaşık yarım saat). Biz 1 numaralı otobüse binmeyi tercih ediyoruz ve böylece Bordeaux’nun dışını da görmüş oluyoruz. Bu arada bu otobüse binerken makinelerden ya da şoförden biletinizi alabilirsiniz; ama kent içi toplu taşımayı kullanırken biletinizi duraklardaki makinelerden almalısınız.
Bordeaux’nun nem oranı oldukça yüksek ve bol bol da yağmur yağıyor. Yolcuğunuz sırasında şemsiyenizi yanınızda bulundurmanız gerekli. Kent merkezinde her yere yürüyebilirsiniz ama yağmuru hesaba katarsanız otobüs ya da tramvaya binmeniz gerekebilir.
Bordeaux’da gezilip görülmesi gerekli yerler
Bordeaux’da 18. yüzyılda tüm ahşap binalar yıkılarak yerine taş binalar inşa edilmiş ve günümüze kadar da bunlar çok iyi korunmuşlar. Zaten kenti dolaşırken de binaların güzelliklerini fark etmemeniz imkansız.
Bourse Meydanı, Bordeaux’nun simgelerinden ve buradaki simetrik iki binanın güzelliği görülmeye değer. Kraliyet için inşa edilmiş bu meydan, araba yoluyla Garonne Nehri’ne paralel duran Miroir d’eau (Su Aynası)’den ayrılıyor, ancak binaların yansıması, özellikle de akşama doğru yapılan ışıklandırılma sayesinde harika bir manzara oluşturuyor.
Cailhau Kapısı, 15. yüzyıldan kalma sur kapısıdır.
Pierre Köprüsü, Garonne Nehri üzerinde kurulmuş ilk köprü olma özelliğini taşıyor ve I. Napolyon döneminden kalma.
Quinconces Meydanı, Avrupa’nın en büyük kent merkezi ve burada Montaigne ile Montesquieu’nun heykelleriyle kentin simgelerinden olan Girondins Anıtı da bulunuyor.
Gotik tarzdaki St. Andre Katedrali’nin inşası 11. yüzyıla dayanmakla birlikte bugünkü haline 13-15. yüzyıllarda kavuşmuş. Katedralin yanındaki Tour Pey-Berland adlı çan kulesinin merdivenlerinin 231 basamağını çıkmayı göze alırsanız, Bordeaux’nun panoramik manzarası görülmeye değer. Comedie Meydanı kafeler ve lokantalarla dolu.
Bordeaux Büyük Tiyatro
Ayrıca bu meydanda, Fransız Devrimi öncesi Fransa’nın en büyük tiyatrosu ve Paris Opera Evi’nin prototipi olan Büyük Tiyatro’yu; kentin en eski ve en güzel oteli Grand Hotel de Bordeaux’yu; Avrupa’nın en büyük üniversitesi Bordeaux Üniversitesi’nin ana binasını; sanatçı Jaume Plensa’nın farklı açılardan bakıldığında bambaşka görünen “Sanna” adlı heykelini görebilirsiniz.
Bordeaux’da birçok müzeyi de gezebilirsiniz
Akitanya Müzesi, Güzel Sanatlar Müzesi, CAPC Modern Sanatlar Müzesi, Dekoratif Sanatlar Müzesi ve Şarap Müzesi (müzenin orijinal adı La Cite du Vin, anlamı Şarap Şehri) bunlardan sadece birkaçı. Ama şaraplarıyla ünlü Bordeaux’ya geldiyseniz Şarap Müzesi‘ni görmeden ayrılmayın derim.
Bu yılın 1 Haziran’ında açılan müze, dünyanın en büyük mahzenine sahip. Müze binası son derece ilginç; şarap kadehindeki girdabı anlatacak şekilde tasarlanmış. Üzüm çeşitleri, bağlar, bakımı, şarap üretimi, şişelenmesi, şarap fıçıları ve şarapla ilgili aklınıza gelecek her şeyin yanıtını görsel, işitsel ve koku duyunuza hitap eden malzemelerle alabilirsiniz. Ve istediğiniz zaman da müzenin en üst katındaki şarap tadım bölümünden, bilete dahil olarak alacağınız bir kadeh şarabınızla Garonne Nehri’ni seyredebilirsiniz.
Bordeaux’da yeme-içme
Fransız mutfağının yanı sıra yine dünyanın diğer mutfaklarını, fast-foodcuları ve tabii ki Türk dönercilerini etrafta bolca görebilirsiniz. Ama Bordeaux’a gelmişseniz, deniz ürünleri, özellikle de istiridye yemek için doğru adrestesiniz demektir. Canlı canlı yenilen istiridyeyi birçok restoranda yiyebilirsiniz. Bu arada Bordeaux’da lüks bir restoranda yemek için önceden rezervasyon yaptırmanız gerekli.
Tabii buralara kadar gelip de yemeğin yanında şarap içmeden olmaz. Bordeaux beyaz ve kırmızı şarap konusunda dünyanın bir numaralı yerlerinden biri. Ayrıca kentin birçok noktasında şarap tadımına da katılabilirsiniz. Bar à Vin hesaplı şarap tadımı için uygun bir yer.
Bordeaux’a özgü bir tatlı olan Canelé, vanilya ve romdan yapılmış, dışı karamelize bir hamur tatlısı. Kırmızı renkli Canelés Baillardran dükkanını kent içinde her yerde görebilirsiniz. En minik boyundan alıp denemenizi tavsiye ederim.
Bordeaux’da alışveriş
Avrupa’nın en uzun caddelerinden biri olan Sainte Catherine ve onu kesen caddelerde alışveriş yapacağınız birçok mağaza bulabilirsiniz. Ayrıca Les Quais (Altın Üçgen) bölgesi Bordeaux’un en zengin yerlerinden ve burada birçok mağazayla butikten alışveriş yapabilirsiniz.
Bordeaux her köşe başında kitapçıların olduğu bir kent. Buraya kadar gelip de bu sene 120. yılını kutlayan kitapçı Mollat’ı görmemek olmaz.
Vital Carles Caddesi üzerindeki Mollat, iki sokak arasında yer alan koskocaman bir kitapçı ve eminim içeriye girdiğinizde kitap çeşitliliği ve insan kalabalığı karşısında buraya hayran kalacaksınız.
Meraklısı için Bordeaux çevresinde görülecek yerler
Trenle ya da araba kiralayarak Bordeaux çevresindeki yerleri gezebilir; şato, üzüm bağları, gurme restoranlar ya da doğal güzellikleri görebilirsiniz. Limeul, St. Émilion, Montignac, Arcachon bunlardan sadece bazıları.
Marsilya: Güleryüzlü insanların kenti
Amerika’nın Kalbi Washington D.C.
Anish Kapoor’un bulutlarla insanları buluşturan heykeli: Bulut Kapısı
