Lozan Antlaşması bir hezimetmiş! Lozan bir aldatmaca mıdır?

“Lozan hezimettir” diyenler var, “Lozan zaferdir” diyenler var… Bu değerlendirmeler neden böyle farklılıklar gösteriyor? Lozan neye göre yorumlanmalıdır, Türkiye’nin tapusu diye nitelendirilen Lozan bir aldatmaca mıdır?

lozan antlaşması

Lozan Antlaşması bir hezimetmiş!

Efendim, işte çıkmışlar “Lozan bir zaferdir” diyorlar…

Hadi canım sizde!


Siz daha mı iyi bileceksiniz!

Cumhurbaşkanı çıkıyor “Lozan hezimettir!” diyor!

Ne sorguluyorsun, ne araştırıyorsun… Öyle diyorsa öyledir!

Sevr bir başarı diyorsa, onu da öpüp başınıza koyun! Bakın milyonlarca insan öyle yapıyor! Cumhurbaşkanı ile hop oturup hop kalkıyorlar; ne soru sorma var, ne sorgulama, ne araştırma…

Koskoca Cumhurbaşkanı söyledi işte, yalan yanlış söyleyecek değil ya! Hem, ne zaman yanlış şeyler söyledi, yanlış şeyler yaptı, kandırıldı (!), uyutuldu?

Biraz kendinize gelin de kendinizi sorgulayın! Atatürkçülerin arkasından gittik de ne oldu?

Bağımsız bir Türkiye’ymiş, hadi canım sizde…

Sevr’e imza atmışların arkasında olsaydık, İngiliz gemisine binip Londra’ya turistik gemi düzenleyenlerin arkasından gitseydik yahut da Amerikan, İngiliz mandasının şeyine, yani sırtına otursaydık kötü mü olurdu?

Adamlar patlıcan oturtma yapmayacaktı ya bizi! Ne güzel haklarımız olurdu…

Başörtü sorunu da olmazdı, bunu bahane ederek kızımızı değil oğlumuzu ABD’de okutacak durumumuz da olmayacaktı! Doğrudan orada olacaktık.

Bakın, Afrika yıllarca İngiliz, Fransız sömürüsünde yaşadı da kötü mü oldu?! Her biri zenginlik içinde yaşamını sürdürüyor! Öyle ekranda gördüğünüz aç kalmış Afrika çocuklarına bakmayın, onlar hepsi demagoji, propaganda!..

Bakın Fransızlar, Cezayirli kadınları el üstünde tuttular!..

Kan emici ABD, Irak halkına demokrasi (!) götürdü, şimdi ne kadar mutlular, çoluk çocuk seviniyorlar, hiç bomba patladığını duyuyor musunuz Irak’ta?


On iki adayı Lozan’da vermişiz, bırakın öyle bilin! Sonuçta 1912’de imzalanan Uşi Antlaşması’na bakmaya ne gerek var! Adam nasıl olsa biliyor bu halkın okumadığını, araştırmadığını. Bu ülkede bir külahlının Shakespeare’e, Şeyh Pir deyip de ona inananları var!

Musul’u, Lozan’da kaybettik diyorlarsa adamlara inanmamazlık yapmayın! Ne gerek var İngiltere’nin daha sonra Ankara Antlaşması ile Musul’u, Irak’a verdiğini bilmeye!

Bizim halkımız, namaz kılan İnönü’nün hala camileri ahır yaptığına inanıyor, siz böyle düşünenlerden ne bekleyeceksiniz?! Adamın okumaya ihtiyacı yok ki, biri bir şey desin ve ona inansın…

“Dalgakıran” olmaktan çıkalım da biraz daha gerçekçi olalım…

Bu ülkenin tapusunu eskitmeye çalışanlar tarihte olmuştur, olacaktır da…

Sonuçta milli, manevi duygular herkeste olmuyor, eşit duygular beslemiyor. Bu yüzden Atatürk gibi büyük bir liderin yaptıkları belli bir kesim tarafından hazmedilemiyor!

Lozan’ı günün koşulları dikkate alınarak sorgulamayan iradeye mahsus olan hissiyatlar toplumun çeşitli kesimlerinde de taraf oluşturmaktadır…

Lozan’a hezimettir diyenlere şunu hatırlatmak gerekir: Bu büyük Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihine kara bir leke sürülmüştür. Hem de öyle çok eskiye gitmemek gerekir.

Habur faciası…

Oslo görüşmeleri…

PKK lideri Öcalan’ın posterlerinin “Çözüm Süreci” diye nitelendirildiği dönemde İstanbul sokaklarında sallandırılmasını sağlayanlar bugün Almanya’da Apo posterleri açılınca hopluyor, zıplıyor!..

Bu utanç da Lozan’a hezimettir diyenlere yeter de artar diye düşünüyorum…

Son sözüm ne mutlu “Atatürkçüyüm” diyene!


Son durak Mustafa Kemal Atatürk


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…