Dolar kurundaki beklentiler ne yönde? Türkiye’den ne kadar çıkış oldu?

İstanbul’da bir araya gelen ekonomistler Dolar/TL’deki son durumu değerlendirdikleri toplantıda beklentilerini açıkladı.

Fed faiz artışı yapmayacak mı? Dolar yeniden yükselir mi?

Destek Yatırım ekonomistleri İstanbul’da düzenlenen “Destek Yatırım ile Piyasa Sohbetleri”nde ABD’de 8 Kasım’da gerçekleştirilen başkanlık seçimleri sonrası ve Amerikan Merkez Bankası FED’in 14 Aralık’ta yapacağı toplantı öncesi, Dolar /TL kurundaki son durumu, beklentilerini ve kürsel ekonominin yıl sonu görünümünü değerlendirdi.

Destek Yatırım Araştırma Müdürü Murat Tufan, Trump sonrası gelişmekte olan ülke piyasalarından büyük çıkışlar yaşandığını, Türkiye’den Kasım başından bu yana 1.6 milyar dolarlık çıkış olduğunu kaydetti. Tufan “Yabancı uzmanlar TCMB’den 300 baz puanlık faiz artışı bekliyor” derken, Destek Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Mergen ise borsanın son not indirimlerinden etkilenmediğine dikkat çekti. Mergen “Borsaya gelen bu para Türkiye yatırım yapılabilir ülke değilken de bu seviyedeydi. O nedenle borsa, doların şu son hareketinden pek de o kadar etkilenmedi” diye konuştu.


Trump sonrası gelişmekte olan ülkelerden büyük çıkış oldu

“TL’nin 2016 Karnesi, Beklentiler ve Emtia’nın Geleceği” panelinde konuşan Murat Tufan, ABD’de Donald Trump’ın kazandığı seçimler sonrasında özellikle Türkiye, Güney Afrika, Brezilya, Meksika gibi gelişmekte olan ülke piyasalarından büyük çıkış yaşandığına dikkat çeken Tufan, “Bu ülke piyasaları ortalama %6 değer kaybetti. Son 1 ayda Güney Afrika piyasasından 1.2 milyar Dolarlık tahvil ve 1.34 milyar Dolar değerinde hisse çıkışı yaşandı. Bu da toplamda 2.208 milyar dolarlık bir kayıp demek oluyor.

Aynı şekilde Endonezya’dan 716 milyon dolarlık hisse, 1.400 milyar dolarlık tahvil, Güney Kore’den 1.163 milyar dolarlık hisse, 740 milyon dolarlık tahvil, Brezilya’da 836 milyon dolarlık hisse çıkışı yaşandı. Ancak Brezilya merkez bankasının faiz oranını %14 seviyesine çekmesiyle tahvilde 3 milyar dolarlık giriş yaşandı. Bu da Brezilya’nın pozitif ayrışmasına neden oldu.” dedi.

Dolar /TL kurundaki son durum nedir? Beklentiler nelerdir?

Türkiye’den 1.6 milyar dolar çıkış oldu

Türkiye’nin ABD seçimleri sonrası oluşan ortamda en çok etkilenen ülkelerden biri olduğunu belirten Tufan, “Türkiye’de ise kasım ayından bu yana 1.6 milyar dolarlık çıkış oldu. Güney Afrika ve Endonezya’dan sonra en büyük çıkış yaşayan ülke olduğumuzu görüyoruz.” diye konuştu.

Tüm bu tabloda Aralık ayında Amerikan Merkez Bankası FED’in yapması beklenen faiz artışının da etkili olduğunu kaydeden Tufan, Türkiye’nin son dönemde artan jeopolitik risklerinin de kurda gelinen seviyede etkili olduğunu iade etti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 50 baz puanlık faiz artışına rağmen kurun yukarı yönlü hareketine devam ettiğini hatırlatan Tufan, Suriye cephesinde yaşanan gelişmeler ile Avrupa Birliği ile ilişkilerde gelinen durumun bu fiyatlamalarda etkili olduğunu ifade etti.

“Yabancılar merkezden 300 baz puanlık faiz artışı bekliyor”

dolar karşısında tl nin durumu

Yabancı ekonomistlerin TCMB’den 300 baz puanlık faiz artışı beklediğini ifade eden Tufan “Merkez Bankası’nın kararından ben buradayım mesajı verilmek istendiğini anlıyoruz. Ama bu mesajla bitmiyor, burada diplomatik gelişmelerin de pozitife dönmesi gerekiyor. Hem AB ile ilgili mesajlar, hem Suriye’deki gelişmeler önem taşıyor. Yapısal reformlar da çok önemli ancak şu risk ortamında gündeme bile alamıyoruz” ifadelerini kullandı.

Yükseliş FED ile başladı, 15 Temmuz ile devam etti

Destek Yatırım Araştırma Müdür Yardımcısı Adnan Çekçen ise Dolar/TL’de son bir yılın grafiğine bakıldığında FED’in faiz artışı ile başlayan ve Trump haberiyle hız kazanan bir yukarı yönlü hareket görüldüğünü belirtti. Aynı şekilde iç taraftaki gelişmelerin de etkili olduğunu ifade eden Çekçen, “Dolar/TL yılbaşında Davutoğlu’nun istifası ve bunu müteakip yaşanan başbakan değişikliği sırasında sert yükseliş yaşadı. Bu döneme baktığımızda yüzde %5.8’lere varan bir yukarı yönlü hareket gördük.” dedi. Diğer önemli hareketin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası S&P ve Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi sonrası yaşandığını ifade etti.

Dolar / TL kuru Nisan ayı başında 2,80'lere geriledikten sonra yeniden 2,87 seviyesine yükseldi. BİST 100 ise gelişmekte olan ülke borsaları arasında Bovespa'dan sonra en çok değer kazanan ikinci borsa oldu.

Dolar/TL’de kötümser senaryo: 3.55

Çekçen, “Not değerlendirmeleri sonrası Dolar/TL’de majör yükselişler gördük. S&P sonrası %7.35, Moody’s sonrası ise TL’de % 4’lük bir düşüş yaşadık.” diye konuştu. Merkez Bankası’nın faiz hamlesine de değinen Çekçen, “Merkez Bankası’nın hamlesi bence doları aşağı çevirmek için değildi. Daha uzun vadeli bir önlemdi. Beklentinin üzerinde bir artış yaptığı için piyasa etkilendi. Ancak TCMB bu faiz artırımlarının devam edeceği yönünde bir mesaj vermedi. Bu mesaj için FED’in Aralık toplantısı beklenecektir” dedi. Çekçen Dolar/TL için 2 senaryo olduğunu belirterek “İyimser senaryoda 3.35-3.40, kötümser senaryoda ise 3.50-3.55 seviyelerini konuşuruz” dedi. Altında ise aşağı yönlü olarak 1200 seviyesinin kırıldığını ve bunun ardının gelmesini beklediklerini belirterek, “Faiz artış süreci ağır basacağı için 1150-1130 seviyelerinden dengelenme beliyoruz. Altında geniş bant aralığında bir düşüş beklentisi var.” dedi.

Dolar/TL’de yükselişin miladı aslında 2013

Destek Yatırım Araştırma Uzmanı Kutay Gözgör de, özellikle 2013 yılı mayıs ayının para birimleri için bir dönüm noktası olduğuna dikkati çekti. Eski FED Başkanı Bernanke’nin varlık alım programının azaltılacağı yönündeki açıklaması sonrası gelişmekte olan ülke piyasalarında görüntünün hızla değiştiğini kaydetti.


Zaman zaman görülen negatif ayrışmaların ülkelerin iç gelişmelerinden kaynaklı olduğunu belirten Gözgör, “Brezilya bizden 7-8 ay önde gidiyor. Para birimlerinde %30-%35 gerileme yaşadılar. Ancak Brezilya Merkez Bankası faiz arttırarak önlemini aldı. Şu an bizim negatif ayrıştığımız dönem. Merkez Bankasının geçen haftaki kararı bu tabloyu değiştirecek önlemli bir karardı. Bu politika devam ederse bu son yükselişin bir düzeltmesi gelebilir. Fed’in varlık alım programı özellikle Türkiye’yi negatif etkiliyor.” dedi.

Moody’s ve S&P’nin not düşürürken yapısal reformlara da atıfta bulunduğuna dikkati çeken Gözgör, “Hala gelişmekte olan ülkeyiz. Dünyanın zaten büyüyememe sorunu var. Bizim buradan ayrışmamız lazım. Reform yapabilen birkaç ülkeden biri Güney Kore oldu. Bizim de yapmamız lazım. Evet, para politikaları da etkilenecektir, ama şu an trendler daha önemli. Dolarda da bu trendin yukarı yönlü olduğunu görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Altının ise uzun vadede düşüş trendi içinde olduğunu belirten Gözgör “Amerikan 10 yıllıkları en sert yükselişin yaptı.Şu sıralar yüzde 2.30 seviyelerinin üzerinde seyrediyor. Bu da ons altın fiyatlarını olumsuz etkiliyor. Altın fiyatları halen uzun vadede düşen trend içerisinde gözüküyor. Yani 1300’lerin üzerinde kapanış görmedikçe aşağı yönlü trend devam eder. ” diye konuştu.

Yılbaşındaki Dolar/TL tahminleri çöpe gitti, borsa etkilenmedi

Ahmet Mergen ise daha FED’in Aralık’ta yapmasına kesin gözüyle bakılan faiz artışını görmeden Dolar/TL’deki bu seviyelerin çok fazla olduğunu belirterek “Dolar yukarıya gittikçe, dolara biraz fazla değer verildi gibi geldi bana. Daha faiz atışını görmedik. Sene içinde 4 defa artırsaydı kurdaki seviye ne olacaktı?” dedi.

Başta Türkiye olmak üzere dünyada öngörülemez birçok gelişmenin olduğuna dikkati çeken Mergen, “Üst taraftaki parlamanın nerde biteceğini tahmin edemiyoruz. Bu sene sonu 3.10-3.15 seviyelerinden kapanır diyorduk ama şimdi Trump’ın seçilmesiyle 3.42’ye kadar geldik.” dedi.

Borsa İstanbul’un ise son gelişmelerden özellikle de not indirimlerinden fazla etkilenmediğini belirten Mergen, “Borsaya gelen bu para, Türkiye yatırım yapılabilir ülke değilken de bu seviyedeydi. O nedenle borsa, doların şu son hareketinden pek de o kadar etkilenmedi. Borsaya her yıl 150-200 milyar dolar para girişi oluyor. S&P, Moody’s yatırım yapılabilir dese de demese de bu değişmiyor. Bizim derdimiz bu değil bizim derdimiz döviz.” diye konuştu.

Asya’dan gelebilecek dış şok dikkate alınmalı

Destek Yatırım Araştırma Uzman Yardımcıları Lina Barokas ve Kaan Obakan da İngiltere ve Asya cephesindeki gelişmeleri değerlendirdi. Japonya’nın en çok patent başvurusu yapan ülke olduğunu ancak yaşlı nüfusun büyümeyi olumsuz etkilediğini belirtti.

Çin’de ise konut sektörü dahil tüm sektörlerde balon olduğunu, bu balonların patlaması durumunda tüm dünya ekonomisini zincirleme olarak etkileneceğini kaydetti. Obakan, “Önce Asya, sonra Amerika, Japonya yeni Zelanda gibi ekonomiler en başta etkilenecek. Dolayısıyla Çin’deki bir yavaşlama küresel bir risk oluşturuyor” dedi.


Lina Barokas ise, Brexit’in de dünya ekonomisi için bir risk oluşturduğuna dikkat çekerek, “Sterlin Brexit sonrası son 30 yılın dibini gördü dolar karşısında yüzde 26, Euro karşısında yüzde 22’lik değer kaybı gördük. Brexit sonrası hala o kayıplar derinleşmeye devam ediyor. İngiltere yüksek mahkemesinin Brexit için İngiltere parlamentosundan onay istemesi bu düşüşü durdurdu.” diye konuştu.

Türkiye için toparlanma zamanı: 2017’de ekonomiyi ne bekliyor?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.