Şirketler; küreselleşen ekonomik sistemin itici gücü karşısında, sürdürülebilir iş modellerine geçiyor. Bu geçiş; hem ekonomik hem de ekolojik kazanç sağlıyor, yeni nesil Y ve Z kuşağı ise çalışmak için bu şirketleri tercih ediyor.
Dünyada çok kazanan şirketler, sadece karlılık oranlarına göre değil, sosyal, çevresel, yönetişim ve kurumsal sürdürülebilirlik gibi konularda da birbirleriyle rekabet halindeler.
Sürdürülebilirlik
“Sürdürülebilirlik” kavramının şirketler açısından önemine değinen Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sungur Bursa; bugüne kadar kısa vadeli bakış açısının, birçok şirketin sonunu getirdiğini, uzun vadeli bakabilen şirketlerin ise hayatta kaldığını söyledi. Yeni iş modellerinin oluşması için geleneksel iş yapış şeklinin terk edilmesi gerektiğini belirterek, sürdürülebilir şirketlerin bu anlayışla büyüdüğüne dikkat çekti.
İş dünyasının dönüşümünü gerçekleştirmek amacıyla çalışan akademinin önemli bir hareket olduğunu belirten Murat Sungur Bursa; “Türkiye’de küresel ticarete ve uluslararası bir operasyon ağına dahil olan şirketler başta olmak üzere, sürdürülebilirlik konusunda bir hareket ve dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Türkiye ekonomisinde, sürdürülebilirlik vizyonu ile hareket eden şirket sayısında ciddi bir artış vardır.
Sürdürülebilir iş modellerini benimseyen şirketler, sadece kendilerini değil, kendi iş alanlarında bulunan küçük veya büyük ölçekteki tüm şirketleri dönüşümüne katkı sağlamaktadır. Gittikçe daha da büyüyecek bir değişim dalgası içindeyiz. Türkiye’deki değişimi, 3 yıldır vermekte olduğumuz “Sürdürülebilir İş Ödülleri” başvurularında da yakından takip ediyoruz. Artan proje sayıları ve iş dünyasının dünya liderlerinin oluşturdukları platformlar, dönüşümün hızını gösteriyor.
Sürdürülebilirlik stratejisi; aslında bir ölçüm ve raporlama terbiyesini de beraberinde getiriyor. Bu disiplini alan bir şirket daha ölçülebilir değerler ile güven veren bir konuma geliyor. Günümüzde güven ilişkisi, itibar ve kârlılık arasındaki ilişkiyle bağlantılıdır. Özellikle yeni nesil olan Y ve hatta artık Z kuşağı sadece kâr odaklı çalışmalar yapan yüksek cirolu şirketleri değil, sürdürülebilirlik kriterleri ile kâr yaratırken aynı zamanda çevresel etkilerini kontrol eden, sosyal faydayı önemseyen şirketleri tercih etmektedir. İnsan kaynakları bakımından çalışılmak istenen şirket olmak gibi avantajlar yaratmasının yanı sıra kurumsal hedef ve politikaları benimseyen çalışanlar yaratarak güçlü bir kurumsal yapı oluşturmasına ve böylece diğer kurumlara karşı rekabet avantajı sağlamasına yardımcı olmaktadır” diye konuştu.