CHP’li Necati Yılmaz, Ak Parti’nin cinsel istismar düzenlemesine tepki göstererek, “Bu düzenleme kimin yakınını kurtarmak için?” açıklamasında bulundu.
Necati Yılmaz: “Yargı acınacak halde”
Siyasallaştırılan, iktidarın ve ortağı cemaatlerin kadrolaşmasına açılan yargının bu durumdan kurtarılmasını gerektiğini belirten CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, “Yargı, gerçek işlevi olan adalet dağıtma işlevine geri döndürülmelidir. Çünkü inandırıcılığını kaybetmiş olan yargı maalesef ki acınacak haldedir” diye konuştu.
TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, Ak Parti’nin Ceza Muhakemesi Kanun Tasarısı görüşmelerinde getirdiği tecavüze uğramış çocuğun tecavüzcüsüyle evlendirilmesi durumunda cezanın ertelenmesi önergesine tepki gösterdi. Bu düzenlemenin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Hukuka aykırı fiili durumu hukukileştirmek Ak Parti’nin mayasında var. Erdoğan misali” dedi.
“Bu düzenleme kimin yakınını kurtarmak için?”
Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı görüşmeleri sırasında Ak Parti’nin gündeme getirdiği cinsel istismar suçunda yargılamaya ilişkin önergesine tepki gösterdi. Önergeye göre cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakıldığını vurgulayan Yılmaz, “Ak Parti çocuğu tecavüzcüsüyle evlendirme yasasını getirdi. Hukuka aykırı fiili durumu hukukileştirmek Ak Parti’nin mayasında var. Erdoğan misali!. Kişiye özel bu yasa kimin yakınını kurtarmak içindi, anlayacağız. Salı gününe kadar vaktimiz var. Ak Parti’nin çocuğu tecavüzcüsü ile evlendirme yasasına karşı çıkalım” diye konuştu.
“Hukuk gündelik ihtiyaçlara göre değişen bir araç değil!”
CMK Yasa Tasarı’yla ilgili görüşlerini de dile getiren Yılmaz, hukukun günledik ihtiyaçlara göre değişen bir araç olmadığını söyledi. Yargı üzerinde biriken iş yükünün doğal sonucu olarak ortaya çıkan yargılama süresinin uzamasının adalete duyulan güvenin kaybedilmesinde önemli bir etken olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
“Bu husus, siyasallaştırılan, siyasi iktidarın ve ortağı olan cemaatlerin kadrolaşmasına açılan ve bu kadrolar üzerinden bir yandan siyasal iktidarın sopasına, diğer yandan cemaatlerin kendi arasındaki siyasal iktidar kavgasına zemin olan yargı, bu durumdan kurtarılmalıdır ve gerçek işlevi olan adalet dağıtma işlevine geri döndürülmelidir. Çünkü inandırıcılığını kaybetmiş olan yargı maalesef ki acınacak haldedir. Biriken iş yükünü ve geciken adalet gerçeğini ortadan kaldırmak üzere bir yandan istinaf mahkemeleri kurulurken, diğer yandan bu tasarıyla kanun yollarına müracaat etmenin yolu kesilmektedir.”
“İstinaf mahkemelerinden yoksullar da adalet bekliyor”
Necati Yılmaz, tasarıyla istinaf yolu için öngörülen alt sınırın 3 bin liraya çıkarıldığını belirterek, “Ülkemizde 7 milyona yakın insanımız işsizdir, 14 milyona yakın insanımız açlık sınırının altında, 20 milyon insanımız yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Bu insanlar için bir ekmek parası dahi ne kadar değerli, bunu hatırlamalıyız.
İstinafın alt sınırı olarak belirlenen 3 bin TL, bu insanlar için üç ay hayatlarını idame ettirecekleri bir bedeldir. Temyiz sınırı için öngörülen 40 bin lira da yurttaşlarımızın yüzde 90’ı için büyük bir servettir. Bu rakamlar iktidarın, iktidar mensuplarının ve onun çevresindekilerin durumuna göre değersiz görülebilir, küçümsenebilir, o nedenle bu bedellerin altındaki davalar için mahkemelerin meşgul edilmemesi düşünülebilir ancak istinaf ve temyiz mahkemeleri sadece zenginlerin değil, yoksulların da adalet beklediği mahkemelerdir” dedi.
Samimiyet bunun neresinde?
CMK gibi temel kanunlardaki değişikliği öngören tasarının TBMM gündemine getirilirken, diğer yandan esaslı hususların kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesinin ne anlama geldiğini soran Yılmaz, “Temyiz sınırı, ön ödeme sınırı gibi teknik konular parlamentonun gündemine getirilirken, diğer yandan, 674, 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler başta olmak üzere, birçok kanun hükmünde kararnameyle esaslı değişiklikler sadece hükümet tarafından yapılıyor ve başta, çalışma, örgütlenme, düşünce ve ifade, mülkiyet, savunma ve adil yargılama hakkı gibi birçok temel hak ve özgürlüğün özü zedelenecek biçimde kanun hükmünde kararnamelerle düzenleniyor. Bu, hükümetin bu konuda samimi olmadığının açık, net bir göstergesi. ‘Samimiyet bunun neresinde?’ diye sormak durumundayız” diye konuştu.
Hükümetin tasarıları görüşürken sadece TBMM Genel Kurulu’nda değil, komisyonda, alt komisyonda da kendi partililerinin dahi vicdanlarına sığmayan, onları rahatsız eden önerilerine ilişkin ciddi bir kulak tıkama davranışı içerisinde olduğunu belirten Necati Yılmaz, şöyle devam etti:
“Hükümetin bu tutumundan vazgeçmesi lazım. Ve içine girdiğimiz süreçte artık buradan ders çıkararak, kanun hükmünde kararnamelerle değil, parlamentoda sorunlarımızın gerçek anlamda tartışıldığı ve içeriğinin konuşulduğu esaslı metinler çıkarmamız lazım.
Biz muhalefet partisi olarak buna hazırız, parlamento çalışmalarını tıkamaktan uzağız ve ülkemizin içinde bulunduğu sorunları aşma konusunda her türlü gayreti, desteği vermeye hazırız. Muhalefetten ve sivil toplum kesimlerinden, toplumun muhalif kesimlerinden sürekli sorunları kaçırarak, tek akılla sorunları çözme istediğinden, adaletinden vazgeçilmesi lazım. Bu anlayışın parlamento çalışmalarına öncelikle hakim hale gelmesi lazım.
Bu, ciddi bir dönüşüm yaratacaktır. Belki bundan sonra sorunların hepimizin ortak sorunu olduğu, geminin ortak olduğu ve baktığın zaman hepimiz için de sıkıntılar yaşayacağımız gerçeğinin idrak edilmesi lazım. Ancak, maalesef ve maalesef ki şunu söylüyoruz:
Ne yazık ki parlamentoyu devre dışı bırakan, kanun hükmünde kararnamelerle hayatın her alanına müdahale eden iktidar böyle bir görüntü vermekten uzak davranmıştır. Diliyoruz, umuyoruz, bekliyoruz, bundan sonraki tutumu bugünden itibaren bir farklılaştırma göstersin.”