Kanseri yenen Ayseli Kırgül’ün hikayesi

Annesini ve anneannesini 38 gün arayla kaybeden 57 yaşındaki Ayseli Kırgül, 9 yıl önce aşırı kanama şikayetiyle doktora gitti.

Kanseri yenen Ayseli Kırgül: "Hayatta her zaman iki kere iki dört etmiyor"

Çeşitli hastanelere giden ve aylar sonra rahim ağzı kanseri tanısı konan Kırgül “Kanser gibi bir hastalığı kendime konduramadım. Çocuklarım için mücadele ettim. Pozitif olmak bu hastalığı yenmek için en önemli şeylerin başında geliyor. Hayat matematik gibi değil, iki kere iki dört etmiyor” dedi.

Ayseli Kırgül’ü ameliyat eden Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Güçer ise “Ayseli hanım bize geldiğinde biraz endişeliydi çünkü tümör büyüktü ve vakit kaybetmişti. Tümörün büyüklüğüne, cerrahi açıdan teknik zorluklara rağmen ameliyat başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Tümörün nüks etme riskine karşı ameliyat sonrası kendisine radyoterapi ve kemoterapi verildi. 2007’de ameliyat oldu. Neredeyse 10 sene oldu ve tümör tekrarlamadı. Artık sadece rutin kontroller için bize geliyor” açıklamasında bulundu.


Kanser tanısı 6 ay sonra kondu

9 yıl önce şubat ayında rahatsızlanan ve aşırı kanama şikayetiyle hastaneye başvuran emekli bankacı Ayseli Kırgül’ün rahim ağzı kanserine yakalandığı ilk önce tespit edilemedi.

Çeşitli hastanelere giden ve doğru tanının ancak ağustos ayında konduğunu belirterek “Benim şikayetim şubatta başlamıştı, parça alınması ağustos ayını buldu ve o arada vakit geçti. Benim kanama dışında bir şikayetim yoktu. Annem ve anneannem de bazı kadın hastalıkları dolayısıyla normal yolla menopoza girmedikleri için ben de bu kanamaları çok ciddiye almayıp menopoza bağlıyordum. Kanser gibi bir hastalığı kendime konduramıyordum. Tanı konduğunda büyük panik yaşadım. Aile doktorumuz beni Doç. Dr. Fatih Güçer’e yönlendirdi. Eylül ayında ameliyat oldum. Ameliyatta rahim ve yumurtalıklar alındı. Tümörün boyutu 3 buçuk – 4 cm kadardı. Ameliyatım 6 saat sürdü. Metastaz olasılığına karşı kemoterapi ve radyoterapi önerildi. Daha sonra 5 doz kemoterapi ve Cumartesi – Pazar hariç her gün de radyoterapiye girdim. Daha sonra herhangi bir nüks de yaşamadım” açıklamasında bulundu.


Kanser bana kendimi sevmeyi öğretti

Rahim ağzı kanseri olduğunu öğrendiğinde büyük bir şok yaşadığını belirten Ayseli Kırgül “Bir yumruk yiyorsunuz, ki ben kendimi güçlü görürüm psikolojik olarak. Savaşmayı, mücadeleyi de severim. Ancak yine de zor dönemler geçirdim. Bir şeyi unutmuyorum; kızımın doğum günü kasım ayında, ben eylülde ameliyat oldum ancak kemoterapiye kasımda başlayacaktım. Kızım o zaman da ilkokulu bitiriyordu. Kızımın doğum gününü kutluyoruz, kızımın arkadaşlarının annelerinden biri ‘İnşallah gelinliğini de görürsün’ dedi bana. Tabii hastalığımı bilmiyordu. O laf bana çok dokunmuştu. Herhalde göremeyeceğim diye düşündüm. Öyle bir hisse kapıldım…

Kanser üçüncü evreydi, tümör büyüktü. Fakat o 1 – 2 haftadan sonra tam tersi bir şey oluştu bende. Hayata daha çok sarıldım. Çocuklarım için yaşamalıyım dedim. Özellikle de kızım ufak olduğu için mücadele etmek zorunda hissettim kendimi. Ve kapanmak yerine hayattan daha çok keyif almaya başladım. Güneş açtığında “Allah’ım ne güzel bana bugünü de nasip ediyorsun” dedim ve kendimi daha çok sevmeye başladım. Bu hastalık bana pozitif olmayı öğretti. Kendimi ve hayatı daha çok sevmeyi, hayata daha çok asılmayı öğretti” dedi.

İnsanlar hastalık sürecinde mutlaka bir şeye bağlı olmalı

İnsanların çocukları olmasa da herhangi bir şeye bağlı olması, bir hobisinin olması, evcil hayvanının olması, yakın arkadaşlarıyla vakit geçirmesi gibi faktörlerinin önemine değinen Ayseli Kırgül “Hayat tüm zorluklara rağmen çok güzel. Sıkı sarılmak gerekiyor hem de. Ameliyattan sonra her şeye hazırlıklıydım. Ancak hiçbir komplikasyon olmadı ve her şey harika yürüdü. Saçlarımı kestirmiştim kemoterapiye gireceğim diye ancak neyse ki saçlarım dökülmedi. Doktorum tedavi süresinde ne dediyse yaptım. Sağlıklı besleniyorum. Paketlenmiş ürünlerden kendimi ve çocuklarımı uzak tutuyorum. Doktora danışmak ve güvenmek lazım bu tür konularda. Kızım o zamanlar ufak olduğu için pek onunla hastalığımı paylaşmadım. Oğluma bile çok fazla yansıtmadım. Hastalığımı içimde yaşadım galiba. Tabii çocuklarım da üzüldü ancak bizim aile galiba içinde hallediyor her sorunu. Çocuklarım da sanırım öyle hallettiler. Hastalığımdan sonra kendimi artık çok seviyorum. Bana negatif enerji veren insanlarla artık görüşmüyorum. Hastalığın bana kattığı önemli bir şey bu. Pozitif olmak çok önemli” dedi.

“Ayseli Hanım rahim ağzı kanserini atlatmış ve konuyu kapatmış bir hastadır”


Ayseli Kırgül’ün Anadolu Sağlık Merkezi’ne geldiğinde vakit kaybettiğini ve tümörün büyük olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Güçer “Ayseli Hanım’a tümörün büyük olması nedeniyle bu ameliyatın gerçekleştirilmesinin zor olduğu, hatta ameliyatın yapılamayacağı söylenmiş. Ameliyat öncesi yaptığımız değerlendirme, muayene ve radyolojik görüntüleme yöntemlerinde bu hastamızı ameliyat edebileceğimize inandık ve hastayla bunu paylaştık. Ameliyatın da travmatik bir ameliyat olacağını ve riskli olduğunu söyledik. Ancak kanserden kurtulmak için de bu sıkıntıların göze alınması gerektiğini söyledik. Ayseli Hanım ameliyat olmayı kabul etti. Tümörün büyüklüğüne, cerrahi açıdan teknik zorluklara rağmen ameliyat başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Tümörün nüks etme riskine karşı ameliyat sonrası kendisine radyoterapi ve kemoterapi verildi. 2007’de ameliyat oldu. Neredeyse 10 sene oldu ve tümör tekrarlamadı. Artık sadece rutin kontroller için bize geliyor. Tıpkı diğer kadınlar gibi yılda bir kere. Bizim açımızdan rahim ağzı kanserini atlatmış ve konuyu kapatmış bir hastadır kendisi” açıklamasında bulundu.

Meme ‘kanseri’ ile ilgili doğru bilinen yanlışlar


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.