Meme kanseri ile ilgili doğru bilinen yanlışlar

Kanser bizleri en çok korkutan hastalıkların başında geliyor.  Oysaki erken dönemde tespit edildiğinde, bazı kanser türleri için hastalığın tedavi edilmesi ve tam iyileşme sağlanması da mümkün olabiliyor. Meme kanseri, günümüzde 30 yıl öncesine göre çok daha iyi tedavi edilebilen bir hastalıktır.

Meme kanseri önlenebilir! Meme kanseri ile ilgili doğru bilinen yanlışlar

Emsey Hospital’dan Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl meme kanseri ile ilgili açıklamalarda bulunuyor:

Kanserin en önemli nedenlerinden biri; kötü beslenme

Dünya geneli ile benzer şekilde meme kanseri ülkemizde kadınların en sık karşılaştığı kanser türüdür. Meme kanseri, günümüzde 30 yıl öncesine göre çok daha iyi tedavi edilebilen bir hastalıktır. Cerrahi yöntemlerde görülen belirgin ilerlemeler ile radyoterapi (Işın tedavi) yöntemlerinin içine elektroniğin daha fazla girmesiyle yaşanan gelişmeler tedavi konusunda yaşanan iyileşmelerin temel nedenleridir. Özellikle son 20 yılda insan genom haritasının belirlenmesi sürecinde geliştirilmeye başlanmış akıllı ilaçlar (Antikorlar, küçük moleküllü ağızdan alınan ilaçlar vb) ile ileri evre hastalıklarda yaşam sürelerinde ciddi anlamda uzamalar elde edilmeye başlanmıştır. Meme kanserine günümüzde en sık sebep olan faktörlerin başında; kötü beslenme, hareketsiz yaşam, aşırı kilolar, çevre kirliliği, sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar, geç menopoza girme, doğum yapmamış olmak, erken yaşta adet görmeye başlamak gelmektedir.  Bazı kanser hastalarında genetiğin önemli rolü olduğunu da biliyoruz. 


Hastaların yarısında kadın olmak ve yaş almak dışında risk faktörü yok

Diğer risk faktörleri arasında önemli bir grubun hormonal nedenler olduğunu, ilk adetini 12 yaşından önce görmenin, hiç çocuk doğurmamak ve emzirmemenin, ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapmanın ve menopoza 55 yaşından sonra girmenin meme kanseri riskini artıran etkenler olduğunu anlattı.

Olabildiğince doğal ve sağlıklı beslenilmesinin diğer kanser ve hastalıklarda olduğu gibi meme kanserinden korunmada da önemli olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ancak diyebilirim ki bilimsel olarak meme kanserine neden olan ya da hastalıktan koruyan özel bir gıda yok. Önemli bildiğimiz bir şey ise menopoz sonrasında şişmanlık kanser riskini artıyor. Hastalık tanısı konanlarda tedavi sürecinden sonra fazla kilo hastalığın geri gelme riskini de artırıyor. Dolayısıyla olabildiğince fiziksel olarak aktif, fazla kilodan uzak duracak sağlıklı bir yaşam şekli benimsememiz gerekiyor.”

Annede meme kanseri varsa risk 2 – 3 kat artıyor

Onkoloji uzmanı, en önemli risk faktörünün östrojen hormonu olduğunu, ailede meme kanseri hikayesi bulunmasının da etken bir risk olarak ortaya çıktığını aktararak, şöyle devam etti:

“Anne ya da kız kardeşte meme kanseri varsa kişideki risk 2 – 3 kat artıyor. Meme kanseri olan akraba sayısı arttıkça, göreceli olarak bu da artıyor. Tabi ki sadece ailede olması değil onun üzerine çevresel ve kişisel faktörler de eklenebileceğinden kesin olarak bir kişiye ‘Senin kanser olma riskin şudur’ diye yüzde vermek mümkün değil. Kalıtsal meme kanseri çok az görülüyor. Hastaların yüzde 5’i ila 10’u kadarı kalıtsal meme kanseri. Yani anne ya da babasından aldığı hatalı genler nedeniyle hastalanıyor. Bu genleri taşıyabilir, bu hastalık hiç ortaya da çıkmayabilir. Biz yüksek riskli gördüğümüz hastaları test edip, erkenden ön görüp koruyucu tedaviler de yapabiliriz.”

Kanseri önlemek mümkün

Meme kanseri özellikle ileri evrede yoğun, uzun ve eziyetli tedavi sürecinin yaşandığı bir hastalık olduğundan, yakalanmamak için çok gayret gösterilmesi gereken bir hastalıktır. Meme kanserinden korunmak mümkündür. Zira, genetik kanserler tüm kanser türlerinin %10—15’ni oluşturmakta,  yukarda belirtiğimiz kanser nedenleri ise kalan %85’i meydana getirmektedir.   Bu faktörlere bakıldığında aslında meme kanserinden korunmanın büyük olasılıkla mümkün olacağı anlaşılabilir.         

Meme kanseri ile ilgili toplum içinde çok söylenen ancak yanlış olan bilgiler:

meme kanserinde beslenme

– Tedavisi olmayan bir hastalıktır

– Kanserli hastaya bıçak vurulmaz


– Kemoterapi aslında hastalığı değil hastayı öldürür, hiçbir faydası yoktur

– Kanserin çaresi bulundu ancak ilaç firmaları kar etsin diye saklanıyor

– Kanserin korunmasında beslenme önemlidir ancak tedavisinde beslenmenin önemi yoktur

Bu bahsi geçen ön yargıların tamamı yanlıştır.

Yaşanan gelişmelerle yaşam süreleri uzuyor

Günümüzde özellikle son 15 yılda meme kanserinin tedavisinde özellikle ilaç tedavileri konusunda çok önemli bilimsel gelişmeler sağlandı. Bu gelişmeler ile özellikle ileri evre hastalarda ömrün uzatılması ve yaşam kalitesinin arttırılmasına yönelik çok ciddi başarılar elde edildi. Bu başarıların kökeninde de insan genomo ile ilgili bilgilerin artması ve dolayısıyla kanser tedavisine yeni bir bakış açısı kazandırılması etken oldu.

Kanserden korunmak için beslenmemize dikkat etmemiz şart

Meme kanserinde beslenme iki unsuru içermektedir. Birincisi; gündelik hayatımızda sık olarak kullandığımız besinlerle ilgili dikkat etmemiz gereken unsurlar, ikincisi toplum olarak önemini pek bilmediğimiz besinler. Örneğin kuşkonmaz, karahindiba, zerdeçal gibi besinler ile ilgili bilgilerimizin artması kansere karşı önlem almada yardımcı olacaktır.  Meme kanserinden korunma ve kanser tedavisi sırasında beslenme konusu çok önemli ve toplumun tüm kesimlerine ayrıntılı olarak tek tek anlatılması gereken bir konudur. 

Meme kanserin tedavisi ile ilgili bugün ulaşılan nokta gelecek için çok güzel gelişmelerin habercileridir. Ancak bireyler olarak gerek kendimiz, gerekse ailemiz için kanserden korunmanın da önemli bir unsur olduğunu ve bunun için yapılması gereken iyi beslenme, kötü alışkanlıklardan uzak durma, kilolardan uzak durma gibi pek çok olumlu şeyi yapmada ısrarcı olmalıyız.

Hamilelikte ‘meme kanseri’ teşhis ve tedavi yöntemleri neler?

‘Meme Kanseri’ ile ilgili en çok merak edilen 10 soru


‘Meme kanseri’ hakkında bilinmesi gereken 7 gerçek


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.