Meme Kanseri ile ilgili en çok merak edilen 10 soru

Meme kanseri hakkında 10 merak edilen soru… Kanserden ölümlerin yüzde 14’ünden sorumlu olan meme kanserinde erken tanı hayat kurtarıyor. Her yıl 1,4 milyon kadına meme kanseri tanısı konuyor.

Meme Kanseri ile ilgili en çok merak edilen 10 soru

Yeni doğmuş bir kız çocuğunun ömrü boyunca meme kanserine yakalanma riski ise yaklaşık yüzde 12, bu çok yüksek bir oran. Araştırmalar, her 8 kadından birinin, yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıdığını, erkeklerde ise riskin daha az olduğunu gösteriyor. Hastalıkla ilgili bilgi kirliği ise kafa karışıklığına neden oluyor. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Metin Çakmakçı meme kanseriyle ilgili en çok merak edilen soruları yanıtladı.

Meme kanseri nedir?

Meme kanseri, genel olarak meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilen ve en sık kanallarda oluşan kanser türüdür. Memedeki sütü yapan kesecikler ve bunları taşıyan kanallarda gelişir. Tüm dünyada kadınlarda görülen kanserler arasında birinci sırada yer alan meme kanseri ağırlıklı olarak menopoz sonrasında görülürken, son yıllarda ciddi olarak 40 yaş altı kadınlarda da sıklıkla görülmeye başlamıştır.


Avrupa’da her 10 kadından biri, ABD’de ise her 8 kadından birinin, yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıdığını, erkeklerde ise görülme sıklığının kadınlara oranla çok düşük olduğu görülüyor. Ancak teknolojik gelişme ve erken tanı olanakları, meme kanserinde yaşam kayıplarının düşük olmasını sağlıyor. Bunun yanında Batı ülkelerinde sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları ve hükümetlerin sağlık politikaları sonucu toplumun meme kanseri bilincinin artırılması meme kanserine bağlı ölüm oranlarının düşük kalmasını sağlayan bir başka unsur.

1. Meme kanserinin belirtileri nelerdir?

Meme kanserinde önemli olan, belirtiler ortaya çıkmadan hastalığı yakalayabilmek. Çünkü belirtilerin gelişmesi, hastalığın ilerlediği anlamına geliyor.

Meme kanserinde en sık görülen belirtiler ise;

• Memede ya da koltuk altında ele gelen kitle,

• Memenin boyutunda veya şeklinde oluşan değişiklik,

• Meme başından kanlı akıntı gelmesi,

• Memenin derisinde veya meme başında şekil ve renk değişikliği,

• Meme veya meme başında içeriye doğru çekilme olması,

• Memede kitle olmamasına rağmen koltukaltında ya da boyunda bir beze oluşması.

2. Meme kanserinin risk faktörleri nelerdir?

Bazı risk faktörlerine sahip kadınlarda meme kanseri görülme ihtimali artıyor. Ancak yine de risk faktörlerini taşımayan kişilerin de meme kanserine yakalanması mümkün. Meme kanserinde ileri yaş önemli bir risk faktörünü oluşturuyor. 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazla oluyor. Bu nedenle, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda tarama testlerinin önemi artıyor.

Risk faktörleri:

• Ailede meme kanseri öyküsünün bulunması,

• Adetlerin erken yaşta başlamış olması (12 yaş altı),

• Doğum yapmamış olmak,

• İlk doğumu 30 yaş sonrasında yapmış olmak,

• Geç yaşta menopoza girmek,

• Kilolu olmak ve özellikle menopoz sonrası kilo almak,

• Sigara tüketmek riski artırıyor.

meme kanseri

3. Meme kanseri genlerinin önceden tespit edilmesi mümkün mü?

Meme kanserine yol açtığı bilenen bazı genler tarif edilmiştir ve genetik test yoluyla tespit edilmektedir. Bu test ailesinde


erken yaşta meme kanseri

her iki memede meme kanseri

meme dışında erken yaşta yumurtalık kanseri

Erkek meme kanseri akrabası olan kişilere genetik çalışma yapmak düşünülebilir.

Genetik testler bu konuda uzman genetik danışma merkezlerinde yapılmaktadır. Kişilerin aile hikayesi detaylı olarak değerlendirilmekte ve çıkan sonuçlar doğrultusunda test yapılmaktadır. Genetik test erken yaşta meme kanseri olan kişilere de yapılmaktadır. Amaç kardeş ve çocukların risk haritasını çıkarmak ve tedaviye devam ederken bilgi sahibi olmaktır.

4. Meme kanserinin erkeklerde görülme sıklığı nedir?

Meme kanserinin kadınlara özgü bir hastalık olduğu sanılır. Ancak meme kanserlerinin yaklaşık %1’i erkeklerde görülür. Erkeklerde bu kadar az görülmesinin iki nedeni, erkeklerde meme dokusunun nispeten azlığı ve erkeklerin hormonal yapısının kadınlardan farklı olmasıdır.

Erkeklerde meme kanseri daha çok 60 yaş üstünde görülür. Çok az erkek hastalığın farkına varır ve bu nedenle hastalık tanısı kadınlara göre daha geç konur, kanser tanısı konduğunda da hastalık genellikle ilerlemiş olur ve tedavisi de zorlaşır. Dolayısıyla, erkeklerin de bu konuda duyarlı olmaları ve vücutlarındaki değişikliklerin farkında olmaları çok önemli.

5. Meme kanserinin tedavisi nasıl yapılır?

Meme kanseri çok sık görülen bir hastalık; kadındaki en sık kanser. Bunun iyi tarafı, meme kanseri ile ilgili çok bilginin olması ve çok sayıda araştırma yapılıyor olması. Hem tanı hem de tedavi yöntemlerinde birçok gelişme yaşanıyor. Meme kanserinin türlerine göre tedavi seçenekleri de gün geçtikçe farklılaşıyor ve kişiye özel tedavi ön plana çıkıyor. Meme kanseri riskinin ortalamadan yüksek olduğunu bildiğimiz kadınları daha iyi ayırt ediyor olmamız, kadınların meme yapılarını daha iyi tanımaları, memelerindeki değişikliklerin farkına varmaları ve zamanı geldiğinde koruyucu meme taramalarını yaptırmaları gibi bilinçli davranışlar günümüzün tıp teknolojisiyle birleştiğinde, meme kanseri korkutmayan bir kanser türü haline geliyor.

Meme kanserlerinin aşağı yukarı yüzde 10’u kalıtsal genetik faktörlere bağlıdır. Bunlardan da yüzde 85’i BRCA1, BRCA2 dediğimiz gen mutasyonlarına, geri kalanı başka genlerdeki mutasyonlara bağlıdır. Ailesel kanser riskinin yüksek olduğunu saptadığımız hastalarda bu genetik mutasyonların olup olmadığına bakabiliyoruz. Eğer bu mutasyon varsa, yıllar içerisinde meme kanseri ve yumurtalık kanseri olma olasılığının çok yüksek olduğunu biliyoruz. Buna bağlı olarak erken tarama, ilaç kullanarak riski düşürme, bazen de ameliyatla meme dokusunu çıkararak hastalığı önleyici bazı yaklaşımlar öneriyoruz.

Kanser olmuş ve erken evrede tanı konup ameliyat edilmiş olan hastaların önemli bir kısmını, gelişmiş ve güvenirliği kanıtlanmış yeni genetik testler sayesinde kemoterapi vermeden izleyebiliyoruz. Bu yaklaşım ile bu hastaları hem kemoterapinin yan etkilerinden korumuş oluyoruz hem de yaşam kalitelerini düşürmemiş oluyoruz.

Meme kanseri ve tedavisindeki yeni tekniklerden biri de radyoterapiyi ameliyat sırasında vermek. Bu yöntem ile hastaya zaman kazandırılarak bazı tıbbi yararlar sağlanabiliyor. Normalde, meme kanseri ameliyatında önce tümörü çıkarmak için bir cerrahi işlem yapılır, daha sonra ise birkaç hafta boyunca radyasyon tedavisi uygulanır. Ancak intraoperatif radyoterapi seçeneğinde radyoterapi ameliyat sırasında, tümör alındıktan hemen sonra veriliyor. Böylece, 5 hafta süren radyoterapi tedavisi sadece 30-40 dakika içerisinde tamamlanabiliyor.

Ancak, Batı ülkelerinde bile meme kanseri tanısı konduğunda hastaların %5’i ileri bir evrede oluyor. Bu hastalarda güvenebileceğimiz tek yöntem gelişmiş ilaç tedavileridir. Bazı tümörlerin bu tedavilere yanıtı iyi, bazılarınınki pek iyi olmuyor ne yazık ki.

1970’ler ile karşılaştırıldığında meme kanserine bağlı ölümler üçte bir oranında azalmış olsa da, tanının geç konması, özellikle de görülme sıklığının yüksek olması nedeniyle meme kanseri ne yazık ki dünyada halen kadınlardaki birinci sıradaki kansere bağlı ölüm nedeni.

6. Genetik risk altında olan kişiler dışında, kimler meme kanseriyle ilgili tehlike altında? Sigara, spor yapmamak, sutyen kullanımı meme kanserini tetikliyor mu?

Sağlıklı bir yaşam tarzı sadece kansere değil, tüm hastalıklara yakalanma riskini düşürüyor. Her ne kadar genetik bir risk faktörü olmasa da kanser riskini düşürmek için özellikle sigaradan uzak durmak çok önemli. Pasif içiciliğin bile kanser riskini artırdığını gösteren çalışmalar var. Özellikle sigara kullanan, düzenli egzersiz yapmayan, hareketsiz bir yaşam tarzı benimseyen ve sağlıksız beslenen insanların sadece meme kanseri değil, her türlü kansere yakalanma risklerinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Şişmanlık da meme kanseri ile doğrudan ilgili. Obezite, kanser olma olasılığını artırıyor. Yani şişmanlık, kanser riski açısından bakıldığında da bir hastalık, yalnızca estetik bir kusur değil maalesef. Diğer taraftan sütyen kullanmanın, sutyenin tipinin, deodorant kullanımının meme kanseri ile uzaktan yakından ilişkisi yok.

7.  Erken tanı için ne yapmalı? Mamografi çektirmek ne kadar önemli?

Meme kanseri riski yaşla birlikte artar. Düzenli hekim kontrolleri içinse anlamlı yaş sınırı 40-45 yaşlar arasıdır. Risk altında olanların 40 yaşından sonra her yıl, risk altında olmayanların ise 45 yaşından sonra her yıl muayene, mammografi ve ultrasonografi çektirmeleri öneriliyor. Kişide özel bir risk varsa da daha sık doktor kontrolüne gitmesi öneriliyor. Mammografi ise bugün için meme kanseri açısından en değerli tarama testidir. Memenin yapısı nedeniyle bazen mamografi fazla bir bilgi veremiyor ve bu durumlarda MR çekerek hastayı izlemek gerekebiliyor.

8. Erken tanı için ne yapmalı? Mamografi çektirmek ne kadar önemli?

Meme kanseri riski yaşla birlikte artar. Düzenli hekim kontrolleri içinse anlamlı yaş sınırı 40-45 yaşlar arasıdır. Risk altında olanların 40 yaşından sonra her yıl, risk altında olmayanların ise 45 yaşından sonra her yıl muayene, mammografi ve ultrasonografi çektirmeleri öneriliyor. Kişide özel bir risk varsa da daha sık doktor kontrolüne gitmesi öneriliyor. Mammografi ise bugün için meme kanseri açısından en değerli tarama testidir. Memenin yapısı nedeniyle bazen mamografi fazla bir bilgi veremiyor ve bu durumlarda MR çekerek hastayı izlemek gerekebiliyor.

9. Emzirmek meme kanseri riskini düşürür mü?

Emziren kadınlarda risk daha az, emzirmeyenlerde ise daha yüksek diye bir şey yok. Bir kadın için emzirmesi ya da emzirmemesi özel bir risk faktörü oluşturmuyor. Yani, bireyin taranması kuralları değişmiyor. Bunun gibi, büyük kitleler ve toplumlar için saptanabilen, akademik değeri olan farklılıklar olabilir. Fakat birey için bunlar anlamlı değil. Örneğin, meme kanserine yakalanma oranınız yüzde 10’dan 10 buçuğa çıkması sizin için bir şey ifade etmez. Kadının bilmesi gereken, gerçek riski artıran önemli bilgi, ailede, anne tarafında yoğunlaşmış meme kanseridir.

10. Meme cerrahisi geçirmiş kadınlar da emzirebilir mi?

Meme cerrahisi geçirmiş kadınlar (memesinin tamamı alınmamış olanlar) genellikle bebeklerini emziremeyeceklerinden korkarlar ancak ameliyat edilmiş ve tedavisi tamamlanmış meme diğer meme gibi süt salgılamaya devam eder ve emzirme her iki memeden yapılabilir.

Meme bölgesinde asimetrik görünüm ‘meme kanseri’ habercisi olabilir!

‘Meme kanseri’ hakkında bilinmesi gereken 7 gerçek


‘Meme kanseri’ hakkında doğru bilinen 12 yanlış


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.