Manşetlerde vicdan umut insanlık yok!

11 Aralık gazetelerinin ilk sayfalarına dikkat ettiniz mi? Manşetlerde şehit yok! Saldırı yok! Can yok! Manşetlerde 19 yaşında yitip giden umutlar yok! Manşetlerde gencecik yaşta yitip giden polisler yok!

Sosyolojik Çürüme: Manşetlerde vicdan umut insanlık yok!

Tarih: 10 Aralık 2016

Yer: Beşiktaş
2 tane bombalı saldırı.
An itibari ile 30 şehit 160’ın üzerinde yaralı.

Tarih: 11 Aralık 2016

Yer: Türkiye
Gazete manşetleri:


  • İşte o paket!
  • Vesayet bitti!
  • Hayırlı Olsun!
  • Gurur Gecesi!
  • Cumhur ile Başkanı Buluşmaya Hazırlanıyor!

10 aralık beşiktaş saldırısı 11 aralık gazete manşetleri şehit yok başkanlık var

Ve daha niceleri… Dikkat ettiniz mi, manşetlerde şehit yok!

Manşetlerde saldırı yok! Manşetlerde can yok! Manşetlerde insan yok! Manşetlerde 19 yaşında yitip giden umutlar yok! Manşetlerde gencecik yaşta yitip giden polisler yok! Manşetlerde babasız kalan minicik bebekler yok! Manşetlerde senelerini bu mesleğe veren amirler yok! Kısaca manşetlerde vicdan yok, umut yok, insanlık yok! Biz artık patlayan bombalarda sadece canlarımızı değil, insanlığımızı da kaybediyoruz.

Eskiden bir insan öldüğünde canımız yanardı.

Biz ki komşusunda cenaze olunca televizyon açmayan bir millettik. Cenaze evinde aş pişmez, komşular o gün için var olurdu. Ama şimdi alıştık buna da… Önce komşumuzun ölüsüne alıştık sonra bizim için ölen şehitlere. Sonra şehit sayı oldu: 1, 2, 3, 5, 10, 20, 30… Sonra şehit görev icabı ölür oldu! Ya görevi olmayanlar? Öylece oradan geçenler? Zaman onları da normalleştirdi. Adı kader oldu, fıtrat oldu… Peki gerçekte ne oldu?

Başkanlık geliyor!

Bir yerlerde ateş düştü evlere. Sonra o evlerin yakınında oturanların bir kısmı umursamadı bile. “Değiştir kanalı, dayanamıyorum” diyerek ne kadar da içli (!) olduğunun altını çizdi. Başka bir yerde “Başkanlıktan rahatsızlık duyanların…  Başkanlık geliyor… Başkanlık… Başkanlık bla bla bla” sözleri yankılandı.

Bir yerde birileri ölüleri ayrıştırdı, başka bir yerde birileri “ne kadar dindarız ne kadarda müslümanız ondan sebep biz korunuyoruz” dedi. Bir yerlerde birileri evladının yanında olmasının rehavetiyle o ailelerin ne kadar şanslı olduğundan bahsetti. Başka bir yerde yine bıçak dendi yine kemiğe dayandı dendi yine güçlüyüz dendi.


Başkanlık geliyor! peki ya terör

Peki ya yarın?

Yarın önce siyah kurdeleler kalkacak ekranlardan. Ardından “Acımız çok büyük. Yüce milletimizin başı sağ olsun” denilecek. Belki kenara bir bayrak asılacak lakin ardından “fakat hayat maalesef devam ediyor” denilecek. Ve cümle “Şimdi Ahmet Bey, Ayşe Hanım için geliyor” ile devam edecek.

Müzikler çalınacak; gelin kızlarımız tapu, sigorta yoklaması yapacak, damat beyler hünerlerini sergileyecek, bir iki ağlanıp, bolca göbek atılacak. Haberler başkanlık diyecek, zamlar artacak, bel bükülecek. Belki başka bir yerde yeni bir patlama olacak. Biz hala hayattaysak, korkarak sevdiklerimizi arayacağız. Yine aynı sorular “İyi misin? Hayatta mısın?” Ardından yeniden sil başa dön.

Vatan sağ olsun lakin artık çocuklarımız da sağ olsun! Vatan sağ olsun babam da sağ olsun!

Sosyolojik çürüme

Farkında mısınız ne kadar çürüdüğümüzün? Farkında mısınız bu kokuşmuşluğun, bu olmamışlığın? Sizin de canınız yanmıyor mu tüm bunları görünce? Yoksa siz de ‘amaaan canım sende’cilerden misiniz? Ne vakit gelir aklınız başınıza? Ne vakit burnunuza gelir bu çürümenin kokusu? Ne vakit atacaksınız üzerinizde ki bu ölü toprağını?

Salalar birbirini kovalar oldu bu topraklarda. Kendi salanızı dinlemeden evvel bozar mısınız bu bozuk düzeni, yoksa düzene kaynar can alır, can verir misiniz? Siz de evladınız yanı başınızdayken şehit olanlara rahatça ne kadar sevinmeleri gerektiğini söyler misiniz? Artık yorulduk acıdan! Artık yorulduk gencecik fidanları toprağa vermekten! Artık yorulduk giden canlara ağlamaktan!


Vatan sağ olsun lakin artık çocuklarımız da sağ olsun! Vatan sağ olsun babam da sağ olsun!

10 Aralık Beşiktaş saldırısından sonra gazete manşetlerinde ne vardı?


Elif Aver
Elif Aver; 1987 yılında İstanbul'da doğdu. Cumhuriyet Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden 2010 yılında mezun oldu. Özel sektörde mesleğini yapmakta, ayrıca TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi yönetim kurulu üyesi. Yazmak, çizmek ve okumak çocukluğundan beri en büyük tutkusu. Ondan sebep söz yitene kalem bitene kadar yazanlardan.