PKK terörünün bitirilmesi mümkün mü?

Maalesef terör konusu bugünlerde önü alınamaz bir hale geldi. Türkiye kendi içinde PKK sorununu çözemezken, Suriye’de PYD’lilerin peşine düştü. İktidarın terör konusunda izlediği iç ve dış politikalarla uluslararası destek bulan PKK terörünün bitirilmesi mümkün mü?

PKK terörünün bitirilmesi mümkün mü?

PKK terörü böyle bitmez!

PKK, kurulduğu 1978 yılından itibaren yıllar içerisinde zaman zaman törpülenmiş olmasına rağmen bugün geldiği nokta itibari ile çok daha güçlenmiştir. Özellikle 1980 – 1988 yılları arasında İran – Irak Savaşı PKK’nın bu ülkelere nüfuz etmesine neden olmuştur.

Türkiye’nin burada bir sorumluluğu yok mu? Kuşkusuz var!


Bugüne kadar iktidarların izlediği terör politikaları, konunun maalesef yeterince çözüme ulaşmamasına neden olmuştur. Terör konusunda geçmişte de aynı hatalar yapıldı; AKP iktidarı tarafından bugün de aynı hatalar yapılıyor.

Nasıl mı?

Terörü bitirmek konusunda uygulanan siyasi öneriler, bugünkü iktidar tarafından pragmatik olmaktan daha çok günü kurtarmaya yönelik olmaktadır. Bu da tabi geçmişi derinlerden gelen PKK terörünün bitmesini engellemektedir.

HDP’liler terörist ise TBMM’de ne işi vardı? Neden karşı çıkılmadı?

HDP'liler terörist ise TBMM'de ne işi vardı? Onları meclise kim getirdi? ak parti

HDP milletvekilleri için kimileri “kravatlı PKK”lı diyor; eğer bu insanlara bu şekilde bakıyorsak, bakacaksak “O zaman bu insanların mecliste ne işi vardı?” diye sorgulamak gerekir. HDP milletvekilleri meclise taşıyan da bugünkü AKP iktidarıdır! Neden o zaman bu adamlar meclise taşındı? Neden karşı çıkılmadı? Hangisi hataydı; dün yapılan mı yoksa bugün yapılanlar mı?

HDP’nin Kürt halkı tabanında karşılığı yok mu? Elbette var! Bugün Türkiye’nin doğusuna baktığınızda iki parti vardır: AKP ve HDP.

Siyasilerin unuttuğu bir şey var: Kürt halkının içinde karşılığı olmayan bir HDP’nin % 6 – 7’lerden, % 13’lere gelmesinin imkanı yoktu!


Dün HDP ile kol kola olan AKP iktidarı beklediği sonucu alamayınca HDP’ye resti çekti ve bugün gelinen noktada birileri HDP binalarını taşlıyor, kurşunluyor!

HDP milletvekillerinin Kandil’den fotoğrafları dün de vardı. AKP iktidarı da bunu biliyordu ve bilmesine rağmen PKK’nın Irak uzantısı olan Peşmerge lideri Mesut Barzani‘yi Diyarbakır‘da ağırlamış ve PKK’nın Suriye uzantısı olan ve terör lideri olarak gösterilen PYD lideri Salih Müslim‘i ise Türkiye’nin başkenti Ankara‘da ağırlamıştır…

“Dün dündür, bugün bugündür” zihniyeti ile izlenen terör politikası maalesef bugün Türkiye’nin yangın yerine dönmesine neden olmuştur!

Ayrıca bugün HDP milletvekilleri teker teker tutuklanıyor! Bu tutuklamalar, yargının isteği ile değil, maalesef siyasi hırs ve ihtiraslardan kaynaklanıyor.

Bu ülkede 1980 darbesi sonucunda Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan gibi siyasiler tutuklandığında bu kişilerin siyaset yapma şansı kalmamıştı; ancak ne oldu? Devran döndü; demokrasi kendi içinde harekete geçti ve tekrar siyasete daha güçlü bir şekilde döndüler ve her biri de döndükten sonra başbakan oldu…

Bugün Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan için de vakti zamanında yasalardan dolayı “Muhtar bile olamaz” deniyordu; ancak o gün CHP lideri Deniz Baykal‘ın demokratik siyasi tutumu sonucunda yasada yapılan değişiklikle Erdoğan, bırakın muhtarlığı başbakan da, cumhurbaşkanı da olmuştur.

O yüzden HDP milletvekilleri de bugün içeride ama bir gün, bir “Deniz Baykal” çıkar ve bugün ceza evinde olan HDP milletvekilleri meclisteki yerini alabilir. Hem de daha güçlü bir şekilde.


Kişisel kanaatim, tarihi siyasi incelemelerim de bana bunu gösteriyor: Bu ülke gariplikleri içerisinde barındıran bir ülke ve görülecektir ki, bir gün bu söylediklerim de gelecek; sadece adı HDP olmaz da; MKP, YDP veya LHP olur. Bunun da altını çiziyorum…

Bize Efsane Komutan Osman Pamukoğlu gerek!


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…