Türk popunun üretken ve sevilen isimlerinden Harun Kolçak’ı tanımayan yoktur. Son zamanlarda sağlık sorunları nedeniyle çokça gündeme geldi. Herkes magazinsel tarafını yazadursun, Harun Kolçak her defasında altını ısrarla çizdiği bir tehlikeden bahsediyor. Septik şok tehlikesi!
Peki nedir septik şok?
Öyle bir tehlike ki 13 ameliyat geçirmesine ve hayati tehlike sınırlarını zorlamasına sebep olacak kadar önemli bir mikrop septik şok. Evrim geçirmiş bir mikrop. Başa çıkma becerisini tıbbı olarak henüz gösteremediğimiz bir mikrop.
Öyle ki; Harun Kolçak’ın yaşam mücadelesini kazanmasına, ender bir oranla mucize adını verdirtecek kadar güçlü bir mikrop. Ve bu nedenlerle Harun Kolçak, gerekli makam ve mercilere sorumlu bir vatandaş olarak ulaşmış ve katıldığı programlarda sosyal sorumluluğunu yerine getirmek adına insanları uyarıyor. Bu platformda onun dili olmak ve okuyucularımıza ulaşmasını sağlamak da bize düşüyor.
Hastane mikrobu; tıbbi adıyla sepsis nasıl bulaşıyor?
Halk adıyla ‘hastane mikrobu’, tıbbi adıyla septik şok (sepsis) olarak da karşınıza çıkabilir bir mikrop türü ve adından da anlaşılacağı gibi hastanelerde evrim geçiren, aynı zamanda bulaşması kolay ve yayılma süreci kısa olan bir mikroptan bahsediyoruz.
Aman dikkat nidaları ile altının çizilmesi diğer bakterilerden daha güçlü bir yapıya sahip olması. Onu güçlü yapan etken nedir diye sorarsanız… Her yerde bulunan bu mikrobun hastanelerde güçlü antibiyotik bombardımanına karşı direnç kazanmış olması ve bu direnç sayesinde tedavi sürecini tıkayan ve imkansızlaştıran bir özellik katıyor hikayesine ve sonuç olarak yakasını kurtaran insanlara da mucize adını veriyor tıp.
Üstelik son birkaç yıldır Türkiye’de de ölümlerin sıklıkla ve artarak yaşanması konuyu daha da önemli hale getiriyor. O halde gelin yapılan araştırma ve bilgilendirmelerden birkaçına göz atalım.
Kadın hastalıkları ve Doğum uzmanı Op. Dr. Coşkun Şimşir diyor ki:
“Bu enfeksiyona bağlı olarak gelişen, birden fazla organın çalışmasını engelleyen ve şok tablosuna kadar gidebilen vücudun enfeksiyona verdiği bir reaksiyonlar zinciri. Vücudun temel hayati fonksiyonlarının hızlı şekilde bozulmasının ölüm riskini artırdığını belirten Dr. Şimşir, “Enfeksiyonun kontrol altına alınmadığı durumlarda, başta dolaşım ve solunum sistemindeki kalp, akciğer, böbrek, karaciğer gibi organlarda akut organ yetersizliklerine yol açar. Aynı zamanda böbrek fonksiyonlarının bozulması, bağırsak felci, merkezi sinir sitemi tutulumu, kanda trombosit sayısının düşüklüğü ve yaygın damar içi pıhtılaşma olmaktadır.”
Dünyada saatte 40 ila 50 kişi septik şok nedeniyle hayatını kaybediyor
Hastalığın seyrinin bu kadar acımasız ilerlemesi ve ölüm oranının kalp krizine oranla daha yüksek olması popülaritesini artırmaya yetmemişe benziyor. Çünkü “Dünya genelinde her saat 40-50 insan sepsis nedeni ile yaşamını yitiriyor” diyor Coşkun Şimşir.
Ve ekliyor… “Septik şoktan korunmak için enfeksiyon durumlarında ateşte yükselme veya azalma, kalp atım hızında artma, solunum hızında artma, beyaz küre (lökosit) sayısında artma veya azalma durumlarında en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak gerekiyor. Septik şok sonucunda bilinç bulanıklığı, tansiyon düşüklüğü, yaygın damar içi pıhtılaşma olduğunu belirten Şimşir, bu durumun sonunda ise geri dönüşün oldukça zor, hatta imkansız!” olduğunu belirtiyor.
Ve Tıp kaynakları, direnç kazanmış olan bu bakteriye etkili ve yeni antibiyotikler geliştirmediği sürece bu hastalıkla savaşın mümkün olmayacağını; geç kalındığında tüm dünyayı saracağından bahsediyor.
Septik şok mikrobunun yayılma hikayesi
İşte bir Türkiye gerçeği ile yine baş başayız. Konu suç ve suçlu aramak değil, sadece önemli olan bir konunun altını çizmek. Bu nedenle konuyu dallanıp budaklandırmadan özünden koparmadan sadece bilgilendiğim kaynakların ortak paydada birleşimini sağlamak. Sanırım benim ulaşmadığım noktalara bu yazıyı okuyan ve anlayan veya anlamayan herkesin bir katkısı olacaktır.
Prof. Dr. Murat Akova, septik şok mikrobunun nasıl yayıldığının çarpıcı hikayesini anlatıyor:
Hastaların sayısının fazla olması, birbirlerine çok yakın yatırılması ve kalabalık ziyaretçi grupları da mikropların yayılmasına sebep oluyor… Personelin sayısı az fakat bakacakları hasta sayısı çok ve bu yoğunlukta herkese yetişmek için dikkatsiz davranabiliyorlar. Hastane mikrobuna karşı temizliğe dikkat edilmesi gerektiği kadar hastane personelinin sayısının da artırılması ve yoğunluğunun azaltılması gerekiyor.
Hastane mikrobunun ağır hastalarda ve bebeklerde daha yoğunlukla görülmesinin sebebini vücutlarının direncinin az olması olarak gösteriyor. O sebeple bu tür hastaların daha özellikli odalarda ve özel bakıma alınması gerekiyor.
Özellikle erken doğan çocuklar vücut gelişimini tam sağlayamadığı için mikroplara karşı dirençleri az oluyor. Güçlü bir mikrop bebeklerin hayatını tehdit edebiliyor. Yeni doğan bebeklerin bakımı özel olarak eğitilmiş personel tarafından yapılmalı. Fakat ne yazık ki Türkiye’de çok fazlasıyla hemşire ve yeni doğan uzmanı eksiği var.
“Halbuki sağlık personelinin her hastadan sonra ellerini antiseptik solüsyonlarla arındırması gerekiyor. Bu durum sadece hastaların değil personelin de sağlığını tehdit ediyor. Geçtiğimiz haftalarda birkaç hemşire Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığına yakalanan hastalardan kaptıkları mikrop sebebiyle hayatını kaybetmişti” diyor!
Septik şok mikrobuna karşı alınacak önlemler
Kaynaklarda benzer önlem listeleri oluşturulmuş bazıları uygulanabilir bazıları ise ülke şartlarımıza göre birkaç beden büyük gelmiş.
Açıklamada okuduğumuz üzere, bu oranın giderek artmasına etken olarak, hastanene personelinin (doktor – hemşire – hasta bakıcı) gerekli titizlikte davranmamasıyla, hastalar arası transferin gerçekleşmesine sebep olduğu açıklamalar arasında.
Haklı olunan bir diğer eleştiri ise hasta ve hasta yakınlarının ve ziyaretçilerinin de bu konuda yeterli hassasiyeti göstermediğinden de bahsediliyor. Hastalarla cümbür cemaat yakın temas halinde olmamızdan, hastane personel ve hastalarına ait alanları umumi ihtiyaç alanlarına dönüştürmemizden dolayı yayılım halkasının genişlediğinden bahsediliyor.
Septik şok / sepsis mikrobuna karşı önlem listesi
- Muayene olmadan önce doktor ve hemşirenin ve sağlık personelinin ellerini temizleyip temizlemediğinden emin olun hatta uyarın!
- Gittiğiniz hastanede Enfeksiyon Kontrol Komitesi olup olmadığını mutlaka kontrol edin!
- Kapasitesinin üzerinde çalışan ve yoğun hastaneler yerine daha az hastası bulunan hastaneler tercih edin!
- Günlük yaşamınızda gerekmediği sürece antibiyotik tüketmeyin. Çünkü gereksiz antibiyotik tüketimi hastane enfeksiyonuna yatkınlığı artırıyor.
- Şunu unutmayın en iyi hastanede bile hastane mikrobunun görülme olasılığı yüzde 3 ile 10 arasında değişiyor. Bu sebeple personelin temizliğine özen gösterin.
- Erken doğum riski varsa yeni doğan ünitesi bulunan hastaneleri tercih edin.
- Hastanelere gittiğiniz zaman ellerinizi antiseptik solüsyonla temizleyin. Ya da birkaç dakika sabunlayın.
- Hastalarla mümkün olduğu kadar temasa geçmeyin. Hastaya mikrop bulaştırabileceğiniz gibi ondan da size mikrop bulaşabilir.
Kısaca! Tüm sorumluluk ve sonuçların vahim çizelgesi bizim (halk) üzerimizden geçiyor, o nedenle aman dikkat!