“Kış Turizminde Son Gelişmeler” panelinde kayak dışındaki kış sporlarına da vurgu yapıldı ve küresel ısınma tehdidine karşı yapılması gerekenler tartışıldı. Uludağ kayak yerine bir eğlence merkezi mi oldu?
Türkiye’nin kış turizmi ürünlerinin çeşitliliğinin yeterince kullanılmadığı ifade edilirken, “Kar, Doğu’nun petrolü başka kaynak aramaya gerek yok” denildi.
“Kış Turizminde Son Gelişmeler”
Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu işbirliğinde “Kış Turizminde Son Gelişmeler” paneli düzenlendi. Panelde kış turizminde dünyadaki son gelişmeler ele alınırken Türkiye’nin potansiyeli masaya yatırıldı ve küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine dikkat çekildi.
Moderatörlüğünü TUYED Başkanı Kerem Köfteoğlu’nun yaptığı panele, Azerbaycan’daki Şahdağ Turizm Merkezi Satış Müdürü Nasimi Karayev, Kartalkaya’daki Kartal Otel Genel Müdürü Veysi İmre ve İstanbul Bilgi Üniversitesi TOYO Müdürü Yrd. Doç. Dr. Cenk Demiroğlu konuşmacı olarak katıldı.
Kartal Otel Genel Müdürü Veysi İmre, Kartalkaya’da 9 Aralık itibariyle 2016 – 2017 kış sezonunu açtıklarını bildirdi. Diğer kayak merkezlerindeki sezon açılışının 16 Aralık’ta yapılacağını söyleyen İmre, Kartalkaya’nın kar kalitesi olarak öne çıktığını vurguladı. Kış sporlarının ülkemizde genelde ‘zengin sporu’ olarak algılandığını ifade eden İmre, bu algının gittikçe azalmaya başladığını kaydetti. Veysi İmre, Türkiye’nin kayak turizmi profilinin yerli turistten ibaret olduğunu ve yaklaşık 1 milyon kişilik bir potansiyelin söz konusu olduğunu ifade etti.
Uludağ kayak değil eğlence merkezi mi?
Ülkemizde kayak denilince ilk akla gelen merkezin Uludağ olduğunu hatırlatan İmre, Uludağ’ın artık kayak merkezlerinden çok eğlence yönüyle öne çıkmaya başladığını savundu. Kartalkaya’nın Uludağ’daki profilden çok farklı bir misafir profiline hitap ettiğine değinen Veysi İmre, Kartalkaya’ya sadece profesyonel kayakçıların geldiğini ve hizmet kalitesinin de üst düzey olduğunu anlattı. İmre şunları söyledi: “Kış turizminin yönetilmesinde Türkiye Kayak Federasyonu etkin rol oynuyor. Federasyonun tamamı Bursalı yöneticilerden oluştuğundan kış etkinlikleri ve festivalller genellikle hep Uludağ’da yapılıyor. Kartalkaya olarak biz bu tip etkinliklere ev sahipliği yapamıyoruz. Kartalkaya’da 5 otel, 2 eğlence merkezi var. Ağırlıklı olarak profesyonel kayakçıları misafir ediyoruz, Uludağ gibi eğlence ağırlıklı çalışamayız, bu zaten tercihimiz değil.”
Türkiye’deki kayak merkezlerine rakip olarak son yıllarda Bulgaristan, Romanya, Azerbaycan gibi ülkelerin öne çıktığını aktaran İmre, Bulgaristan Bangsko kayak merkezindeki ‘ucuz’ algısının yanıltıcı olduğunu öne sürdü. Veysi İmre, şöyle konuştu: “Bangsko’da kayağa giden bir kişi 110 euro vize, arabayla gidiyorsa 80 – 90 euro sigorta bedeli ödüyor. Oradaki oteller oda – kahvaltı çalışıyor, yani öğle ve akşam yemeklerine ayrıca ücret ödeniyor. Yeme – içme kalitesi bizdeki gibi değil, bizdeki lezzeti bulmak mümkün değil. Tamam Bangsko’da oda fiyatı çok ucuz ama kayak için toplam ödenen miktara bakarsanız daha da pahalıya geldiği görebilirsiniz.”
Şahdağ, Türk kayakseverleri davet ediyor
Azerbaycan’daki ilk kayak merkezi olan Şahdağ Turizm Merkezi’nin Satış Müdürü Nasimi Karayev ise tesislerine ilişkin teknik bilgiler verdi. Azerbaycan’da turizmin son 5 – 6 yıldır devlet desteğiyle geliştiğini bildiren Karayev, Şahdağ’da yılın 12 ayı açık biri 4 yıldızlı 3’ü 5 yıldızlı olmak üzere 4 otel bulunduğunu ve bin 156 yatak kapasitesine sahip olduğunu anlattı. Şahdağ’da 11 bin kişinin kayak yapabildiğini, bin 435 ila 2 bin metre yükseklikte, ortalama 17 km uzunlukta pistlere sahip olduklarını kaydeden Karayev, Bakü’ye uçakla geldikten sonra 2,5 – 3 saat yolculukla Şahdağ’a varıldığını söyledi. Nasimi Karayev, “Türkiye bizim için önemli bir kaynak pazar. Devletimiz geçen yıl İstanbul’da Azerbaycan Turizm Temsilciliği açtı. Türk kayakseverleri Şahdağ’a davet ediyoruz.” dedi.
Azerbaycan turizminin gelişmekte olduğunu da söyleyen Karayev, bu yıl Türkiye’ye güvenlik sorunları nedeniyle gelemeyen turistlerin bir kısmının Azerbaycan’a yöneldiğini belirtti. Özellikle Rusya ve Arap ülkelerinden gelen turist sayısının arttığını kaydeden Karayev, “Geçen yıl devletimiz Arap ülkelerine uyugulanan vizeyi kaldırdı. Bunun faydasını çok gördük, 2016’da Arap turist sayısında 50 – 60 bin artış yakaladık. 2017’de toplam 1 milyon 500 bin turist bekliyoruz” diye konuştu.
Kayak dışında kış sporları da var
İstanbul Bilgi Üniversitesi TOYO Müdürü Yrd. Doç. Dr. Cenk Demiroğlu da dünyada ve Türkiye’deki kış turizmine dair son verileri aktardı. Demiroğlu, küresel ısınma nedeniyle kar yağışının azaldığını kayak turizminin önündeki en büyük tehlikenin de bu olduğunu vurguladı. Kayak merkezlerinin yapay kar üreterek çözüm bulduğunu belirten Demiroğlu, bunun maliyetinin de çok yüksek olduğunu ifade etti. Demiroğlu, “Küresel ısınmanın her geçen gün arttığı dünyamızda kış turizmi kayakla sınırlı kalmamalı başka kış sporları da öne çıkarılmalı ve bu alanlar yaz turizminde de kullanılabilecek aktivitelerle donatılmalı” dedi. Türkiye gibi iklimi çeşitlilik gösteren ülkelerin rakip ülkelere göre avantajlı olduğunu savunan Demiroğlu, şunları anlattı:
Kar Doğu’nun petrolü
“Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’da Alplerden daha yüksek kayak potansiyeli var. Alplerdeki tüm potansiyeli toplayın Türkiye’nin tek başına fiziksel potansiyeline eşit olduğunu göreceksiniz. Kar, Doğu’nun petrolüdür! Doğu’da başka kaynak aramaya gerek yok. Ancak ne yazık ki ülkemizdeki asayiş sorunları bu potansiyelin yatırıma dönüşmesinin önünü tıkıyor. Bundan dolayı da öncelikle iç pazarı geliştirmek lazım. Bunun için de ilköğretime kadar inmek gerekir. Kayak sporunu okulların müfredatına sokmak lazım. Sömestr tatillerinin de 5 döneme yayarak düzenlenmesi gerekir. Sömestr tatilinin zamanı uzatılmasın ama dönemleri yayılsın, yani tüm öğrenciler aynı anda tatile çıkmasın. Öte yandan kış sporları kültürü de yaygınlaşmalı, bunun için de basın yayın organlarından destek alınmalı. Öte yandan şehir merkezlerinde kış sporlarını özendirici faaliyetler yapılmalı. Mesela buz pateni pistleriyle bu mümkün. Önce dağ şehre gelmeli, sonra şehirdekiler dağa çıkmalı.”
Kayak turizmi için ülkemizde yeni yatırım yapmak yerine mevcut tesislerin yönetiminin iyi yapılması gerektiğini savunan Cenk Demiroğlu, ‘destinasyon yönetimi’ modeline değindi. Erciyes’te bu modelin hayata geçmesiyle önemli adımlar atıldığını ifade eden Demiroğlu, diğer kayak merkezleri için de 20 – 30 yıllık projeksiyonlar geliştirilerek hizmet kalitesinin yükseltilebileceğini dile getirdi.