AKP yüzde 50 aldı diye haklı mıdır?

Her zaman çoğunluk yani % 50 oy alan AKP haklı mıdır ya da haklı olduğunu mu gösterir? “Evet” diyenlerin aklına şaşarım! Size siyasi tarihten bir örnekle “hayır!” diyorum…

AKP yüzde 50 aldı diye haklı mıdır?

AKP yüzde 50 aldı diye haklı mıdır?

Tarih: 31 Ağustos 2016  yazdığım yazı “Türkiye Suriye’de yanlış politika izliyor”

Bu yazımdan 4 ay sonra AKP’nin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş çıkıyor ve diyor ki: “Suriye politikası baştan yanlıştı”.


Bunu yazdığımızda bizi “terörist” ilan edenler oluyordu… Ne oldu şimdi sevgili AKP’li kardeşim, ne oldu? Şimdi bana cevap verin diyorum!..

Olsun, AKP’nin güya profesörleri böyle açıklamalar yapıp “hata yaptık” dedikçe ve biz haklı çıktıkça çok mutlu oluyorum…

Bakmayın siz, AKP’nin şu an % 50’ye yakın oy aldığına…

% 50, daha doğrusu çoğunluk her zaman haklı çıkmaz!

Bu söylediğimi de sevgili AKP’li kardeşlerim bir kenara altını çizerek assınlar, çünkü bir gün lazım olacak… Neden mi?

Siyasi tarihi bilmeyenler bugün aklına geleni söyleyebilir.

Kenan Evren…

1980 darbesini yapmış; 80 öncesi kan gölüne dönen Türkiye’nin çoğu Kenan Evren’in arkasında saf tutmuştu. Evren’in, tabiri caizse o dönemin “padişahı”nın yaptığı 1982 Anayasasını Türkiye halkının %91‘i kabul etmişti. Yani bugün 50’li, 60’lı yaşlarında olan insanların oylarıyla kabul edilmişti.

E ne oldu sonra?

Bu halk gitti, 30 yıl sonra Evren’i, Evren’in hazırladığı anayasa ile yargıladı! Gülüyorum vallahi…

Yani neymiş? Her zaman çoğunluk haklı olmazmış, değil mi?!


1990’lı yıllarda sadece iki kişi çıktı ve diğer tüm siyasiler ayakta uyudu ya da uyutuldu!

Kim o iki kişi?

Uğur Mumcu ve büyük üstat Aziz Nesin. Ne dedi bu “büyük”ler?

“Bugün askeriyeye, adliyeye alınan gençler 30 yıl sonra Cumhuriyet’e karşı ayaklanacaklar.” ve dedikleri de oldu. Arabeskçi tabiri ile “Allah’ınıza kurban!”.

O yüzden % 50’nin tercihlerine saygı duyarım ama haklı olduklarını da asla düşünmüyorum…

Ayrıca bir gün gelecek ve AKP’ye oy vermiş birçok insan oy verdiğini kabul etmeyecek; şu an Evren’in anayasasına “evet” demedim diyen 50’li, 60’lı yaşlarında olanlar gibi…

Yani güzel kardeşim her zaman çoğunluk doğru söylemezmiş, değil mi?

O yüzden bugün ne diyoruz?

Çoğulcu demokrasi, özgürlük, insan hakları diyoruz. Bakın, AKP iktidara ilk geldiğinde (güya) liberal olacağını anlatıyordu. Buna inananlar inandı…

Bir kere demokrasi AKP’nin temel dinamiklerine, iliklerine aykırıdır, uzaktır. AKP Milletvekili Mehmet Metiner bunu resmen açıkladı. “Biatsa biat” dedi. Daha ne desin? O yüzden AKP’nin demokrasi anlayışı kısa mesafe koşucusunu andırır. AKP’nin demokrasiye inancı olmuş olsaydı bir kere %10 seçim barajını kaldırırdı. Kaldırdı mı? Hayır!

Şimdi de çıkıyorlar başkanlık diyorlar. Başkanlık da bu ülkede, görüyorsunuz kutuplaşmayı doğuruyor ve Atatürkçüleri, ulusalcı / demokratları, sol kesimi AKP’den gittikçe uzaklaştırarak ülkeyi bir kargaşaya sürüklüyor. AKP’nin ayrıştırıcı dili, üslubu da maalesef Türkiye’yi adım adım kaosa sürüklüyor…

Göreceksiniz, AKP bir gün gelip kaybettiğinde halka karşı yapmış olduğu bu baskı politikası, kutuplaştırıcı dilinden dolayı kaybedecektir. Nasıl ki aylar öncesinde “Türkiye Suriye’de yanlış politika izliyor” deyip AKP’nin Başbakan Yardımcısı bizi bugün tasdikleyip haklı çıkardıysa günü geldiğinde de bu yazımı ileride kanıt olarak göstereceğim…


AKP eğer bu yolda ilerlerse önümüzdeki aylar Türkiye’de yeni sorunları da beraberinde getirecektir…

Muhalefetten Ak Parti’ye oy sahteciliği suçlaması


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…