Atatürkçülük: Ne büyüksün Fenerbahçe!

Neymiş efendim, Atatürkçülük ders müfredatından çıkarılacakmış, hadi çıkarın çıkarabilirseniz! Diğer bir yanda ise Fenerbahçe’nin taraftarları… Ne büyüksün Fenerbahçe!..

Atatürkçülük: Ne büyüksün Fenerbahçe!

Atatürkçülük ders müfredatından çıkarılacakmış

Anlamıyorum kardeşim, anlamıyorum ve biri bana gelip anlatsın, anlatsın ya!

Biz, birilerine anlatıyoruz, anlatmaya çalışıyoruz ama…


Bir andaval grubu çıkıyor ve diyor ki “Atatürk, Atatürkçülük bilmem nereden çıkarılsın!” Çıkarılsın, çıkarılsın da gör bilmem neyin nesini…

Bir kere senin gücün yeter mi, onu silmeye?

Osmanlı’nın ne yaptığını bilmeyen, eline bir kitap alıp okumamış insan grubu, bugün birinin Osmanlı’nın peşine düşmesiyle bunlar da hurra Osmanlı’nın peşine düşüyor ve “Atatürkçülük dersi müfredattan çıkarılsın” diyor…

Atatürk’ü sizin gibilerin ağzına almasını yediremiyorum kendime; öfkeleniyorum, kızıyorum! Adamlar kravatı takmışlar ve birine yamanmak için, şirin görünmek için “Atatürkçülük çıkarılsın” diyor…

“Hadi oradan” diyorum size ve kaldır kaldırabiliyorsun bakalım…

Atatürk’ü koruma kanunu yok mu?

Birileri iktidara yamanmak için Atatürkçülük’ün müfredattan çıkarılmasını isterken birileri de buna ses çıkarmıyor ya da çıkarmak istemiyor…

Neden ses çıkarılmıyor, neden bu tip insancıklara izin veriliyor, bunları söylemesine müsaade ediliyor? Atatürk’ü koruma kanunu yok mu? Bu kanun neden işlemiyor, neden işletilmiyor? Bugün AKP’li Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a hakaret ettiği ifade edilen kişiler tutuklanıyor ama Atatürk’e hakaret edildiğinde ise ne hikmetse ses çıkarılmıyor, göz yumuluyor…

Ya diğer yanda olanlar?..

Galatasaraylıyım…

Hayatımda hiçbir zaman sevmedim, sevemedim Fenerbahçe’yi…


Renkleri her daim antipatik geldi…

Futbolcularını görünce sinirlerim bozuluyordu…

Her Kadıköy maçı ızdıraptı Galatasaray için, benim için… Bazen yenildiğimizde sinirden ağlıyordum. 1990’lı yıllarda çocukken Fenerbahçeli Okocha, Galatasaray ile oynanan maçta frikiğin başına geçince gözlerimi kapıyordum, bazen maçı izlemeye dahi gitmiyordum, belki de totem yapıyordum…

Kemal Sunal’ın Hababam Sınıfı’nda söylediği gibiydi, benim için Fenerbahçe…

Hani diyordu Şaban: “Biz ne çektiysek iki şeyden çektik: Biri Trabzonspor, diğeri Mahmut Hoca”

Evet, benim için de (bir Galatasaraylı olarak) çektiğimiz bir takım varsa o da Fenerbahçe’dir.

Galatasaray’ın en güçlü olduğu o dönem var ya… Hani Taffarel, Hagi, Popescu, Emre, Okan‘ın olduğu o takım; Galatasaray’ın gelmiş geçmiş belki de en önemli kadrosuydu. O kadroyla “Fenerbahçe’ye fark atacağız” dediğimiz de dahi Johnson çıkıyor bir golle Galatarasay’ın yenildiğini tabelaya yansıtıyordu…

İşte bu Fenerbahçe, şimdi benim için bambaşka!

“Ebedi bir dost”…

Fenerbahçe’ye bu kadar sempati duyabileceğimi de hiç düşünmüyordum; ancak özellikle son birkaç yılda sahalarda, spor sahalarında taraftarlarının yaptığı “Yaşa, yaşa Mustafa Kemal Paşa; Mustafa Kemal’in askerleriyiz; Türkiye laiktir laik kalacak!” tezahüratları beni hem çok mutlu etti, hem de o sesler, çığlıklar gururlandırdı…


“Fenerbahçe büyüksün, Atatürkçüsün” dedirtti.

Eğitimciler Birliği Sendikası: Atatürkçülük kaldırılsın

Kemal Kılıçdaroğlu: Pazartesi televizyonları izleyin!

Fenerbahçe: Direnişin Zaferi


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…