Başkanlık sistemi isteği AKP’yi nasıl götürecek?

Başkanlık süreci Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin daha doğrusu AKP iktidarının kırılma noktası haline gelmiştir. Bu süreçle devlet içerisinde ciddi dönüşümler yaşanması dahi söz konusu olacaktır; bununla birlikte bu başkanlık süreci AKP’yi dahi götürebilir!

Başkanlık sistemi AKP yeni anayasa değişikliği referandum

Başkanlık AKP’yi nasıl götürecek?

Dün ‘Başkanlık: AKP’li yıllar filminin son sahneleri’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıya Facebook sayfası üzerinden “içi boş, altyapısı yok, bir şey anlattığı yok” diye ifadelerde bulunuldu. Sadece bir hanımefendi yazım için “tarihe bakın” demiş. Biz de, bizim yazımıza “içi boş, temelsiz” diyenler için tarihe bir bakalım.

Yazılarımda düşüncelerime temel dayanak oluşturmayacak hiçbir şey yazmayacağımın da altını çizmek isterim. Sadece bazen okuru sıkmadan siyasi yazıları yumuşatmak gerekir. Dünkü yazımızda da bu yapılmak istenmiştir. Bu başlığa inanın sayfalar dolusu yazı yazarım; ancak ben yine her zaman olduğu gibi özetin özeti şeklinde yazımı tamamlamaya çalışacağım…


AKP’yi bitirecek olan, başkanlık düşüncesinin AKP’li siyasetçiler üzerinde meydana getirdiği “yüksek özgüven duygusu”, kimine göre ise buna “ego” da denebilir ve bununla birlikte iktidar gücünün getirdiği “rehavet”tir…

Hadi Türkiye’nin 1950’li yıllarına gidelim ve çok partili hayata geçişimizi göz önüne alalım…

1930’lu yıllarda Mustafa Kemal’in yanında yer alan Celal Bayar Demokrat Parti’nin kuruluşunda yer almış 1950 seçimleri ile Bayar Cumhurbaşkanı; Başbakan ise Adnan Menderes olmuştu. Menderes, ABD’nin desteği ile öyle hızlı ilerleme kaydetti ki “Türkiye çağ atladı” zannedildi. ABD’nin isteği ile 1951 yılında Kore’ye asker gönderildi. Tabi, Menderes öyle kolay asker göndermeyecekti. Bunun bir sonucu olacaktı. O da Türkiye’nin NATO üyesi olması idi. Ve 1952 yılında Türkiye artık NATO üyesi bir ülkeydi.

ABD ile Türkiye ilişkileri çok hızlı ilerledi ki, ondan sonra Menderes yürüdü gitti. Menderes 1950 seçimlerinden sonra 1954 seçimlerini de çok rahat kazandı. O kadar kendine güvendi ki neredeyse aklına gelen her şeyi yapmaya başlamıştı…

“Demokrasi şehidi” diye ifade edilen Menderes asıldığı için bu unvanı aldı; ancak kendisi demokrasiden uzak bir figür sergiledi…

“Demokrasi şehidi” Menderes döneminde tam 43 kişi idam edildi.

Kırşehir, Osman Bölükbaşı’yı milletvekili yaptığı için Menderes döneminde cezalandırıldı ve ilçe yapıldı. Bugün ise, AKP döneminde sadece Tekirdağ’ın değil; Trakya’nın en çok nüfusuna sahip, en çok göç alan Çorlu ilçesi geçtiğimiz yıllarda bölünmüştür, bunu biliyor musunuz?..

O dönem ki devlet radyosu siyasi propaganda amacı olarak kullanıldı. Bugün ise AKP tarafından TRT siyasi propaganda aracı olarak kullanılıyor.

1954 yılında yabancılara uluslararası alanda ismi bilinen Max Bell aracılığı ile petrol arama – çıkarma izni verildi. AKP döneminde ise Gezi eylemleri yaşanırken petrol kanunu ile yabancılara çok büyük imtiyazlar verildi. Bunun yanında az kalsın ABD’ye 1 Mart Tezkeresi izni verilecek; İsrail’i ise sınırlara mayın bahanesi ile yerleştirecektik.

Menderes, Cezayir’li kadınlara tecavüz eden Fransızları destekledi; AKP ne yaptı? AKP de gitti, Irak’lı kadınlara tecavüz eden ABD‘yi destekledi; “Libya’da, NATO’nun ne işi var?” dedi; bir süre sonra kendisi Libya’da destek verdi NATO’ya.

Menderes’in Fransa’yı desteklediği bu olaydan 27 yıl sonra ise bir anlamda Menderes’in siyasi devamlılığını (sağ / muhafazakar)  sürdüren Turgut Özal, Türk Devleti adına Cezayir’e yaptığı bir ziyaret de Türkiye adına özür diledi…

İşte AKP tarafından da bugün yapılan çoğu şeyin yanlış olduğu, ilerleyen yıllarda bu örnekte olduğu gibi görülecektir!

Devam edelim…


1954 – 1958 yılları arasında kaç gazeteci tutuklanmıştı biliyor musunuz?

Tam tamına 238 gazeteci! Hatta İsmet İnönü’nün damadı gazeteci Metin Toker dahi tutuklanmıştı. Bugün AKP’li hangi siyasetçinin yakınına dokunabilirsiniz? Hiçbirine! Unutmayın, dokunan yanar; Ahmet Şık örneğinde olduğu gibi!

AKP döneminde kaç gazeteci şu an itibari ile içeride kimse bilmiyor!

Menderes döneminde o kadar çok gazete, mecmua yasaklandı ki yazmaya gerek duymuyorum. AKP döneminde Ahmet Şık‘ın, FETÖ ile ilgili yazdığı kitap basılmadan yasaklandı ve Sabahattin Önkibar‘ın ise Devlet Bahçeli ile ilgili kitabı geçtiğimiz günlerde yasaklandı!

Turan Emeksiz, Menderes döneminde hükümete karşı yaptığı protestolardan dolayı polis tarafından açılan kurşunla öldü. AKP döneminde ise polis tarafından Gezi eylemelerinde kaç genç çocuk vuruldu, öldürüldü?

AKP geçtiğimiz yıllarda üniversite hocalarını küçümsedi; Menderes ise hocalara “Kara cüppeli” dedi…

Menderes, ordunun darbe yapacağını düşünerek 1950’de, Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman ve üst düzey komutanları, yani 15 general ve 150 albayı emekliye sevk etti. AKP döneminde ise “darbe yapacaklarmış” bahanesi ile Atatürkçü askerleri içeri atılması izlendi.

Menderes “Tahkikat Komisyonu”nu kurdurdu. İlginçliğe bakın ki; bu komisyon 15 kişiden oluşuyordu ve 15’i de DP milletvekilinden oluşan komisyondu. Bu komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti. Yani hem savcıydı hem de hakimdi!

AKP’nin bugüne kadarki araştırma komisyonlarından hiç bahsetmeyeceğim bile!

Menderes döneminde 1958 ekonomik krizinde, Demokrat Parti ciddi bir darbe almış, iki yıl sonra da gitmişti; AKP de 2017 yılı içerisinde ekonomide ciddi bir darbe alacak!

Anayasa değişikliği referandumdan geçerse…

Eğer anayasa değişikliği referandumdan geçerse 15 Anayasa Mahkeme üyesinin 12’sinin Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi ne demek oluyor ya da yeni adıyla Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 4’ünün Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek olması ne demektir?

Menderes döneminde 1960 askeri darbesi yapıldı. AKP’ye de 15 Temmuz’da ABD tarafından bu yapılmak istendi. Bundan sonra AKP döneminde askeri bir darbe olma olasılığı çok zayıf; ancak bu başkanlık sürecinin halk tabanında hareketliliğe neden olması ile birlikte daha farklı olaylar ortaya çıkabilir.

Bundan sonraki siyasal süreçte artık AKP’nin kronikleşmiş hale getirdiği başkanlık; halk tarafından, referandumda (tabi olursa) ister onaylansın ister onaylanmasın Türkiye’yi artık yeni bir siyasal evrilmeye sürüklüyor. Bu evrilmenin yumuşak mı sert mi olacağını önümüzdeki süreçte daha net göreceğiz…

Geleceğe dair bazı şeyleri daha açık yazmak isterim, isterdim de; ancak olmuyor işte; şimdilik bu kadar! Buradan herkes anlamak istediğini anlasın vesselam…


Bu yazıda dünyadan da çok ilginç örnekler verebilirdim; ancak bazı AKP’li kardeşlerimizin daha iyi anlaması için Türk siyasal tarihinden örnek vermek daha iyi olacaktı; öyle de yapıldı…

AKP çoğunluğu değil azınlığı temsil ediyor!

Terör palavra kampanyalarla bitmez!


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…