Kardeş kıskançlığını nasıl yönetmelisiniz?

Aileye yeni bir bebeğin katılması ile çocuklarda görülen kıskançlık duygusu, doğal olmasına karşın iyi yönetilememesi durumunda çocuğun gelişiminde sorunlara yol açıyor. Kardeş kıskançlığını nasıl yönetmelisiniz?

Kardeş kıskançlığı'nı nasıl yönetmelisiniz?

Uzman Klinik Psikolog Esma Uygun, kıskançlık duygusunun temelinde anne sevgisini kaybetme korkusunun yattığını söylüyor ve kıskançlık hallerinde özellikle annelerin “nötr” kalmasını öneriyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Polikliniği’nden Uzman Klinik Psikolog Esma Uygun, kardeş kıskançlığının temelinde anne sevgisini yitirme korkusunun olduğunu ifade ederek burada annenin davranışlarının belirleyici olduğunu söylüyor.


Annelerin ikinci çocuk doğmadan önce ilk çocuğa bilgi verip hazırlamasının büyük önem taşıdığına da dikkat çeken Uygun, “Aileler, çoğunlukla bunu son dakikada söylüyor, öncesinde bu konuşmaları yapmaları gerekiyor” diyor.

Suçluluk duygusu kıskançlığı pekiştirir

Kardeş kıskançlığında annenin de büyük bir kaygı yaşadığını anlatan Uygun, çocukların bunu fark edip, daha çok kaygı duyduğunu belirterek, şu tavsiyelerde bulunuyor:

“Annelerin kaygılarını azaltmak için söylediği şeyler çocukları daha çok kaygılandırıyor. Bu nedenle annelerin kıskançlık durumlarında nötr kalması çok önemli. Özellikle 5 yaşından küçük çocuklar annenin bütün hislerini, kaygılarını yüz ifadesinden ve davranışlarından anlar. Eğer çocuğun kardeşine zarar vereceği endişesi yaşanırsa bu çocuğa sirayet eder ve suçluluk duygusu oluşturur. Bu da kıskançlık duygusunu pekiştirir. Bu nedenle annenin çok sakin olması gerekir.”

Kıskançlık duygusu iyi yönetilmeli

Doğal bir duygu olan kıskançlığın iyi yönetilmesinin çocuğun gelişiminde hayati bir öneme sahip olduğunun altını çizen Uygun, kıskançlık duygusunun temelinde yatan kaybetme korkusunu ise şöyle anlatıyor:

“Yeni kardeş eve geldiğinde bu taht kavgasının da başlangıcı sayılabilir. Çocuk, sahip olduğu şeyi kaybetme korkusuyla birlikte kendisinin özel ve önemli olduğuna dair algıyı yitirme korkusu da yaşar. 12 yaşına kadar çocuklar, kardeşi nedeniyle annesinin kendini sevmeyeceğini ya da daha az seveceğini düşünür. 12 yaşından sonra ise daha doğru bir mantık yürütme gerçekleşir. Eğer anne bu süreci iyi yönetebilirse çocuklar açısından bu önemli bir kazanım olur.”

Sorunlarını çözmelerine fırsat tanıyın

Ebeveynlerin çocukların aralarındaki sorunları, tartışarak çözmelerine izin vermeleri gerektiğini de söyleyen Uygun, “Çocuklar, gerçek hayatta da bu ve benzer sorunları yaşayacak. Aileler, ufak kıskançlıklara göz yumarak, sorunu çözmelerini gözlemlemesi lazım. Çocuklara fırsat tanınmalı. Ancak sorun çözülmeyecek noktaya vardığında yetişkinler müdahale etmeli” diyor.

Yeni doğana ayrılan vakit büyüğü duygusal olarak yaralıyor!

Ebeveynlerin doğal olarak yeni doğan bebekle daha çok ilgilenmek zorunda kaldıklarını anlatan Uygun, burada kurulması gereken dengeyi şu sözlerle aktarıyor:


“Eğer ilk çocuk ilgiye çok alıştırıldı ise yeni kardeşin meydana getirdiği travma daha fazla olabilir. Yeni doğana vakit ayırırken büyük olan çocuk duygusal olarak ihmal edilmemeli ve onunla kaliteli vakit geçirilmeli. Eğer kaliteli zaman geçirilirse 20 dakika bile çok etkilidir.”

Kıskançlık kelimesini asla kullanmayın

Ebeveynlerin, çocuğun kardeşine yönelik duygularını yansıtmasına ve ifade etmesine olanak tanımasının önemini de vurgu yapan Esma Uygun, bu konuda ise şu tavsiyelerde bulunuyor:

“Çocuk 6 aylık kardeşine çimdik atabilir, bu doğaldır. Bu durumda çocuğa “yaramazsın” gibi kişiliğine yönelik söylemlerde bulunulmamalı. Bunun yerine ona “Kardeşine karşı öfkelisin, bunu anlıyorum. Şu anda üzüldüğünü görüyorum” gibi duygularını yansıtmasına ve ifade etmesine olanak tanıyan sözler söylenmeli. Ancak asla kıskançlık kelimesi kullanılmamalı. Ayrıca konuşurken, onun göz hizasına inilmeli. Bunlar çocuğun rahatlamasını sağlayacaktır.”

Rutini bozmayın

Yeni bebek geldiğinde eski rutinlerin bozulmamasının da büyük önem taşıdığını ifade eden Uygun, “Örneğin uyku öncesinde birlikte kitap okunuyorsa, bundan vazgeçilmesi çocukta travma yaratır. Rutin asla bozulmamalı” diyor.

Hemen öncesinde ve sonrasında kreşe göndermeyin

3 yaş üzerindeki çocukların kreş gibi kendi akranlarıyla birlikte olacağı ortamların oluşturulması gerektiğini belirten Uygun, bunun yeni bebeğin doğumundan kısa bir süre önce ve sonraya denk getirilmemesi konusunda da ebeveynleri uyarıyor. Esma Uygun, “Eğer böyle yaparsanız çocuk kendinin evden atıldığını ve gönderildiğini düşünür” diyor.

Kardeşi emanet etmeyin!

Kardeş kıskançlığı

Yeni bebeğin bakımı konusunda çocuktan ufak tefek yardım istenmesini öneren Uygun, çocuğa bu sırada “Sen de küçükken böyleydin. Bak sen büyüdün, kendi yemeğini kendi başına yiyebiliyorsun. O da büyüyecek senin gibi yapabilecek” denmesinin ve küçüklük fotoğraflarını da göstererek geri bildirimde bulunmanın önemli olduğunu belirtiyor.

Kıyaslama kıskançlığı pekiştiriyor!

Uzman Klinik Psikolog Esma Uygun, ebeveynlerin farkına varmadan kardeş kıskançlığını pekiştirdiklerini söylüyor ve “Bunlardan biri kıyaslama ve bu olumsuz pekiştirme rekabete yol açıyor. Oysa ki her çocuk farklı ve özeldir. Ebeveynler çocuklarının ayrı ayrı özelliklerinin pekiştirilmesini sağlamalı” diyor.

Büyüğe de hediye alın


Uygun, sadece ebeveynlerin değil çocuğun çevresindeki herkesin davranışının ilk çocuğun yaşadığı duyguları etkilediğini söylüyor. Yeni doğan bebeğe hediye alırken, diğer çocuğa “Senin pabucun dama atıldı” şeklindeki şakaların çocukta kaygıyı artırdığına işaret eden Uygun, “Yeni doğan bebeğe hediye alınırken, diğer çocuk da unutulmamalı” önerisinde bulunuyor.

Travmatik olaylar çocukları nasıl etkiliyor?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.