KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Rum yönetimine bir miktar toprak iade edebiliriz” açıklamasında bulundu. İşte Akıncı’dan şok açıklamalar…
Cenevre görüşmelerinde Kıbrıs davasına sahip çıkmamakla eleştirilen Akıncı, çok tartışılacak açıklamalar yaptı. Akıncı, adada bulunan Türk askerinin makul bir sayıya indirilebileceğini ve Türkiye’den getirilen içme suyunun Rum tarafına verilebileceğini söyledi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Rum yönetimiyle Cenevre’de yaptıkları görüşmeleri anlattı.
CNNTÜRK’e konuşan Akıncı, verilecek tavizleri açıkladı. 2 dakikası yayınlanan röportajda Mustafa Akıncı, Rum yönetiminin isteği olan toprak iadesinin yapılabileceğini söyledi. Görüşmelerde Rumların diğer bir isteği de adada bulunan Türk askerinin gönderilmesiydi. Akıncı, “Adadaki asker sayısı azaltılabilir” dedi.
Mustafa Akıncı: Kıbrıs’ta son safhaya ulaştık
Anadolu Ajansı’nın haberine göre ise Cumhurbaşkanı Akıncı, devam eden müzakere sürecine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, müzakere sürecinde henüz sonuçlanmamış ayrılık noktalarının gerçekçilik ve makuliyet ölçüleri içinde kalınarak uzlaştırılması gerektiğini bildirdi. Akıncı, “Bu noktaya ulaşabilirsek, son söz elbette referandumda her iki topluma ait olacaktır. Ancak henüz o noktada değiliz. Her iki toplumun ve özellikle örgütlü kesimlerinin de desteğiyle bu sonuca ulaşabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
“Müzakereler çok olumlu noktaya ulaştı”
Kıbrıs müzakere sürecinde uzun yıllar sonrası çok önemli bir noktaya vardıklarını vurgulayan Akıncı, garantör ülkelerin de katılımıyla İsviçre’de gerçekleşen 5’li konferansın toplanma aşamasına varan süreçte Kıbrıs Türk tarafı olarak çok olumlu katkı sağladıklarına işaret etti.
Akıncı, yaratılmasına ciddi emek verdiğimiz müzakere sürecindeki ivmenin yitirilmeden, konferansın tüm katılımcılarının çözüm için kararlı desteklerini sürdürmeleri zorunlu olduğuna değinerek, şöyle devam etti:
“Sürecin 5’li konferans aşamasına kadar gelmesinden çözüm isteyen halkımız ne kadar memnunsa, çözümsüzlüğü kendi bencil çıkarlarına uygun görenler de o kadar tedirgin olmuşlardır. Toprak konusunda da bu çizgimden ayrılacak değilim. Kıbrıs’ta çözüm ancak, Rum tarafının 1963’ten beri bizi mahrum bıraktıkları siyasi eşitliğimizin federal bir çerçevede bize iade edilmesi ve bizim de, 1974’ten beri savaşın sonucunda onların mahrum kaldığı toprakların bir kısmını onlara iade etmemizle gerçekleşebilir.
Annan’dan günümüze kadar tüm haritalar Kıbrıs Türk tarafına yüzde 29 civarında bir toprak kalacağını öngörmektedir. Bu son süreçte de eğer çözüme ulaşmak mümkün olacaksa sonuç bu şekilde olacaktır. Eğer tüm konularda uzlaşıp referandum aşamasına ulaşılabilirsek, halkımız kalıcı olarak ‘bizimdir’ diyemeyeceği ve yasallığı sürekli AHİM’de sorgulanan ama yüzdeliği birkaç puan daha fazla olan bir toprakta mı, yoksa uluslararası hukuk içinde, gelecek belirsizliğinden kurtulmuş bir yerde mi yaşamak istediğine kendi karar verecektir.
Burada önemli olan, çözüme ulaşabilirsek insanlarımızın mümkün olduğunca az sayıda yer değiştirmek zorunda kalmalarıdır. Zorunlu olarak yer değiştirmek durumunda olacakların ise yeni bir eve ve iş imkanlarına kavuşturulmalarıdır. Bu olmadan zaten hiç kimse yerinden ayrılmayacaktır.”
“Kararlı duruşlara ihtiyaç duyulan son safhaya ulaştık”
Cumhurbaşkanı Akıncı, attıkları her adımda vicdanına ve halkına karşı sorumluluğunu aklından çıkarmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Kıbrıs’ta kararlı duruşlara ihtiyaç duyulan son safhaya ulaştık. Tüm ilgili tarafların olumlu katkılarıyla eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde yaşanacak bir ada yaratmak mümkündür. Bu çerçevede henüz sonuçlanmamış ayrılık noktalarının da, gerçekçilik ve makuliyet ölçüleri içinde kalınarak uzlaştırılması gerekmektedir. Bu noktaya ulaşabilirsek, son söz elbette referandumda her iki topluma ait olacaktır. Ancak henüz o noktada değiliz. Her iki toplumun ve özellikle örgütlü kesimlerinin de desteğiyle bu sonuca ulaşabiliriz.”
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın göreve gelmesinin ardından BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin arabuluculuğunda 15 Mayıs 2015’te yeniden başlayan müzakereler, “Ekonomi, Avrupa Birliği, Mülkiyet, Yönetim-Güç Paylaşımı, Toprak ile Güvenlik ve Garantiler” olmak üzere 6 temel başlıktan oluşuyor.