Kürt kuşağı nedir? Donald Trump’ın güvenli bölge isteği

Kürt kuşağı, ABD Başkanı Donald Trump’ın “Suriye’de kesinlikle güvenli bölgeler oluşturacağım” açıklamasıyla yeniden gündeme geldi.

Kürt kuşağı nedir? Donald Trump'ın güvenli bölge isteği

Kürt kuşağı nedir?

Suriye’deki Kürtler 2011 yılında ülkede başlayan iç savaşın derinleşeceği ve zaman içinde merkezi otoritenin zayıflayacağı öngörüsünden hareketle Kürt nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerde kendi idari, siyasi, ekonomik, kültürel ve güvenlik altyapılarını oluşturmaya odaklandı.

Bunun neticesinde 2014 yılının Ocak ayında sırasıyla Cezire, Kobane ve Afrin kantonlarını ilan ettiler. Bu hedefin gerçekleşmesini takiben PYD liderliğindeki Kürt hareketi üç kanton arasında coğrafi bağlantı sağlama hedefini ortaya koydu.


IŞİD, Kürtlere fırsat sağlamış oldu

IŞİD’ın ortaya çıkışı Kürtlere bu fırsatı sağladı. Kendini IŞİD ile mücadelede yerel ortak olarak konumlandıran Kürtler, ABD desteği ile Cezire ve Kobani arasında kalan Tel Abyad’ı ele geçirerek ilk hedefine ulaştı.

Reuters: Trump 7 ülkenin vatandaşlarının ABD'ye girişini sınırlayacak

Donald Trump: Suriye’de güvenli bölgeler oluşturacağım

ABD Başkanı Trump, ABC News’a verdiği röportajında “Suriye’de kesinlikle güvenli bölgeler oluşturacağım” dedi. Ancak bunun nerede kurulacağı belli değil. Ankara’nın risk değerlendirmesinde güvenli bölgenin Kürt kuşağının kurulmasına yol açabileceği endişesi de var.

Ankara yakın takipte

Trump’ın Suriye’de “güvenli bölgeler” oluşturulması planını Ankara yakından takibe aldı. Söz konusu plan Amerikan basınına yansımıştı. Rusya bu durumdan hoşnut değil. Hatta Trump ile Putin arasındaki ilk kırılma olarak yorumlanıyor.

Trump: Avrupa büyük hata yaptı

Donald Trump, önceki gün de ABC News televizyon kanalına verdiği röportajda “Suriye’de kesinlikle güvenli bölgeler oluşturacağım. Avrupa’nın milyonlarca insanın Almanya ve diğer ülkelere girmesine izin vererek çok büyük bir hata yaptığını düşünüyorum” dedi. AP ve Reuters haber ajanslarına göre Trump, ABD Dışişleri Bakanlığı ve ABD Savunma Bakanlığı’na Suriye’de ya da Suriye yakınında mültecilerin kalabileceği güvenli bölgeler oluşturmak için 90 gün içinde bir plan hazırlamaları talimatı verdi. Ancak bu alanların nerede kurulabileceğine dair bilgi verilmedi.

Ankara güvenli bölge oluşturulmasından yana

Dışişleri Sözcüsü Hüseyin Müftüoğlu, Trump’ın açıklamasını değerlendirirken ABD kurumlarının hazırlayacakları raporlara işaret etti ve “Önemli olan bu çalışmanın sonuçlarının ne şekilde olacağı, ne tür bir bilgi, yönlendirme çıkacağı” dedi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Müftüoğlu
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Müftüoğlu

Türkiye’nin başından beri güvenli bölge oluşturulmasından yana olduğunu hatırlatan Müftüoğlu, “Güvenli bölgelerin öneminin en güzel örneği, Cerablus harekatı sonrasında güvenliğini sağladığımız bu bölgelere Suriyeli kardeşlerimizin on binlercesinin geri dönmesi. Biz başından beri zaten bunu söyleye geliyorduk. Bu çalışma neticelendiği zaman nasıl bir içerikte olacağına bakıp, değerlendirmeyi ona göre yapmak daha doğru olur diye düşünüyorum” diye ekledi.

Kobani ve Afrin’de Kürt kuşağı riski

Türkiye’de devletin ilgili birimlerine sunulmak üzere hazırlanan raporda ise Trump’ın güvenli bölge planının, 1. Körfez Savaşı sonrasında Kuzey Irak’ta Kürtleri Saddam Hüseyin‘in saldırılarından korumayı amaçlayan Çekiç Güç Harekatı ile benzer olma ihtimaline dikkat çekildi. Raporda, Irak’ın kuzeyinde özerk Kürt bölgesi ve terör örgütü PKK’nın güçlenip Türkiye’nin toprak bütünlüğü için tehdit oluşturmasının Çekiç Güç döneminde gerçekleştiğine dikkat çekildi.


Yeni ABD yönetiminin Suriye’de PYD/YPG güçlerinin elinde bulunan Kobani ve Afrin’i güvenli bölge ilan etmesi durumunda, Türkiye’nin bu bölgelerde operasyon düzenlemesinin tamamen gündemden kalkabileceği ve bölgede bir Kürt kuşağı kurulmasına yönelik önemli bir adımın atılabileceği değerlendirmesi yapıldı.

suriye ışid ypg öso esad harita güvenli bölge kürt kuşağı afrin kobani kürtler

ORSAM’ın Kürt kuşağı raporu

2015 yılında ORSAM araştırmacılarından Oytun Orhan‘ın hazırladığı “Suriye’de Kürt Kuşağı Mümkün mü?” adlı raporda, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerin Kobani-Afrin bağlantısını sağlayarak bütüncül bir bölge oluşturma hedefini gerçekleştirme ihtimali tartışılmıştı.

Telabyad’ı alarak, kontrollerinde bulunan Kobani ve Cezire arasındaki bağlantıyı sağlayan Kürtlerin, Kobani ve Afrin arasındaki Azez’in ele geçirmesinin önünde engeller olduğu belirtilen raporda, şu değerlendirme yapılıyor:

“Azez’ın kontrolü için yapılacak operasyonların önünde iki engel söz konusudur. Birincisi YPG’nin yerel halk arasından destek bulamayacak veya kontrol ettikten sonra meşruiyetinin zayıf olacağı gerçeğidir. Ancak Arap çoğunluklu Tel Abyad’ın ele geçirilmesinde görüldüğü üzere askeri alanda ilerledikleri sürece halktan ciddi bir dirençle karşılaşmayacaklardır. İkinci ve daha önemli sorun, Tel Abyad’da terör örgütü IŞİD’e karşı verilen ABD desteğinin Azez bölgesinde kime karşı verileceğidir.”

Musul'u DEAŞ ışid daeş operasyonu

Güvenli bölge mi Kürt kuşağı mı?

Donald Trump’ın güvenli bölge oluşturulmasından yana rengini belli etmesiyle Kobani-Afrin hattında bir Kürt kuşağı potansiyelinin Türkiye tarafından büyük bir risk taşıdığı düşünülüyor. Zira ABD’nin düşündüğü güvenli bölgelerin, Ankara’nın istediği insani boyutlu güvenli bölgeler ile bir ilgisi olmadığı yorumlanıyor. Çekiç Güç benzeri bir yapılanmada Türkiye bölgede hareket edemez hale gelebilir.

Kürtler için bir sonraki adım Türkiye için tehdit oluşturur

ORSAM raporunda Kürt kuşağı oluşturulmasının Türkiye’ye nasıl bir tehdit oluşturacağından şöyle bahsediliyor:

“PYD/YPG’nin bir sonraki hedefi Kobane ve Afrin arasında kalan, merkezinde Azaz’ın yer aldığı bölgeyi ele geçirmek olacaktır. Ancak aynen Tel Abyad’da olduğu gibi bu bölgelerde de Kürt nüfusun azınlıkta olduğu buna karşılık Arap ve Türkmen nüfusun yoğun yaşadığı yerleşimler bulunmaktadır. Kürtler açısından ikinci sorun Kobane ve Afrin arasında kalan sınır hattının büyük kısmının IŞİD ancak bir bölümünün de Suriyeli muhalif gruplar tarafından kontrol ediliyor olmasıdır.

Dolayısıyla Azaz’ın kontrolü için yapılacak operasyonların önünde iki engel söz konusudur. Birincisi YPG’nin yerel halk arasından destek bulamayacak veya kontrol ettikten sonra meşruiyetinin zayıf olacağı gerçeğidir. Ancak Arap ço- ğunluklu Tel Abyad’ın ele geçirilmesinde görüldüğü üzere askeri alanda ilerledikleri sürece halktan ciddi bir dirençle karşılaşmayacaklardır.


İkinci ve daha önemli sorun Tel Abyad’da terör örgütü IŞİD’e karşı verilen ABD desteğinin Azaz bölgesinde kime karşı verileceğidir. ABD hava desteği olmaksızın YPG’nin başarı şansının olmadığı ortadadır. Ancak Kobani-Afrin arasındaki bölgenin bir kısmı Türkiye’nin de desteklediği gruplar tarafından kontrol edilmektedir. Bu bölgeye yönelik bir ABD hava deste- ği ancak Azaz ve çevresinin önce IŞİD’in eline geçmesi ve ardından IŞİD’le mücadele kapsamında Kürtlere destek verilmesi ile mümkün olabilir. Aksi halde ABD’nin Kürt bölgesi oluş- turmaya çalıştığı yönünde zaten var olan soru işaretleri artacaktır.”

Trump başkan seçilince George Orwell’in’1984′ romanı zirveye oturdu

Ünlü falcıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan için referandum kehaneti


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.