Tanrım bütün kullarını sen affetsen ben affetmem. Bütün zalim olanları sen affetsen ben affetmem. Daha otuz yaşındaydı Bergen, kocası tarafından öldürüldüğünde. Kendisine şiddet uygulayan eşinden boşanmak istiyordu; boşandı da. Fakat eşi onun yakasını bırakmadı. İlk önce güzelliğini aldı elinden, sonra da hayatını.
Acıların kadını
Asıl ismi Belgin Sarılmışer olan Bergen; sahnelerde şarkı söyleyen genç ve alımlı bir kadınd. İlkokulu bitirdikten sonra konseratuara atılmıştı, ömrünün geri kalanını müziğe adamak ve şarkı söylemek istiyordu. Sahneye çıkabilmesi için yaşı büyütüldü Belgin’in. Ona bir sahne adı bulundu: Bergen. Norveç’teki bir şehrin adıydı. Sesini yavaş yavaş halka duyurmaya başlamıştı.
Alımlı, alımlı olduğu kadar da çetin ceviz bir kadındı. Hayatına kimseyi almamıştı, kimseyi istemiyordu. Ona yanaşanları sert bir şekilde etrafından uzaklaştırıyordu. Ne olduysa Adana’da oldu. Sahnede onu izleyen genç adama tutuldu. Adı Halis’ti. Halis, kulisine her gün çiçekler getirdi. Bergen, çiçekleri Halis’in kafasına fırlattı. Yılmadı Halis. Böylece tutkulu bir aşk başlamış oldu.
Her şey güzeldi fakat aralarında bir sorun vardı. Halis, Bergen’in çalışmasını istemiyordu; fakat Bergen aksine şarkı söylemek istiyordu. Defalarca dayak yedi Bergen, bir de üzerine Halis’in zaten evli olduğunu öğrendi. Her gün atılan dayaklara mı yansındı şimdi, sevdiği adamın başka bir kadınla evli olduğuna mı?
Halis ise Bergen’e delicesine tutkundu. “Boşanacağım” dedi ona. Boşandı. Bergen’in işi bırakması suretiyle bir müddet sonra evlendiler. Bergen evinin kadını oldu fakat dayağın ardı arkası kesilmiyordu. Sahnelere koşuyordu böyle zamanlarda Bergen, yeniden şarkı söylüyor, bazı geceler yeniden Halis’e aşık oluyor ve onu affediyordu.
Hayat oyunu
Her defasında kaçtı Halis’ten. Halis onu dövdükçe kaçtı, İzmir’e kaçtı, Türkiye’nin diğer illerinde aldı soluğu. Bir gün bir telefon çaldı. “Üç gün sonra tüm gazeteler senden bahsedecek” dedi. Tam üç gün sonra yüzüne kezzap fırlatıldı, Halis güzelliğini elinden aldı. Halis hapisteydi artık, Bergen ünlenmişti herkes onu konuşuyordu. İstanbul sahnelerindeydi.
Olaydan iki gün sonra Bergen’in annesi Sabahat Hanımın, Hürriyet gazetesi muhabirine anlattıklarından: “….. iki yıl önce kızımı eter koklatarak kaçırdı. Bergen’e pavyon fedailiği yapan bu adamla evlenmemesini, kendisini mutlu edemeyeceğini defalarca söyledim. Fakat o “Bir defa adım çıktı, geri dönemem,” diyerek beni dinlemedi. Gece kulüplerinde Türk müziği söyleyen kızım sesi ve fiziğiyle kısa zamanda aranılan sanatçı oldu. Bergen’in başarısını kıskanan damadım her gün bir huzursuzluk yaratıp kavga çıkarıyordu. Sonunda bu evliliğin artık yürümeyeceğini düşünerek boşanmaya karar verildi. Buna rağmen kızımın peşini bırakmayan ….. “Seni kimselere yar etmem,” diyerek devamlı tehdit ediyordu.”
Halis hapisten çıktıktan sonra Bergen ile tekrar barıştılar. Fakat hiçbir şey değişmiyordu. Kadın inatçıydı, adam ise fazlasıyla kıskanç.
Bir gün arabanın içerisinde giderken tabancadan çıkan tek kurşun ile vurdu onu. Bergen acılarıyla beraber bu dünyadan göçtü. Yerine içimize ilmek ilmek işleyen şarkılarını bıraktı:
“Elimde duran fotoğrafın/ Baktım inan tanıyamadım”