Biz solcular bu ülkede hiç sevilmedik ki!

Bu tarih, bu hiyerarşik devlet düzeninde biz solcular bugüne kadar hiç sevilmedik. AKP’liler sevmemiş çok mu? Hangi dönemde sevildik ki? Dün Nazım Hikmet, Cem Karaca, Ruhi Su, Aşık Mahsuni Şerif; bugün ise ben ve benim gibi solcular…

solcular Nazım Hikmet, Cem Karaca, Ruhi Su, Aşık Mahsuni Şerif; bugün ise ben ve benim gibi solcular...

Biz solcuları tarih sevmemiş AKP’liler sevmemiş çok mu?

AKP’liler ben ve benim gibileri sevmez. Sevmesinler de…

Sevmemesi en doğal olanıdır. Çünkü biz düşünür, sorar, sorgularız. Yani biat etmeyiz. Biat Allah’tan başkasına da olmaz zaten!..


Sormazsan ya da sorgulamazsan ne olur?

Ne mi olur? Aha da 15 Temmuz olur…

Gülen ile kola kola geçen o kadar yıl sonra Gülen, badem bıyık altından az kalsın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ele geçirecekti!

Yani “kandırılanlar” yüzünden bu güzelim ülkem elden gidecekti. Gülen cemaati, sadece bizim gibi muhalifleri değil, az daha yıllarca kol kola olduğu AKP’lileri de yumuşak yumuşak sevecekti!..

Artık AKP’yi kandırmayan herhalde bu ülkede bir tek ben kaldım…

Allah rahmet eylesin, solcu Kamer Genç yıllar önce Meclis’te “Bu Fethullah hepinizi arkadan vuracak. Bize değil, olan size olacak” dediğinde AKP’liler neredeyse kürsüdeki Genç’i döveceklerdi!

AKP’nin birçok milletvekili Gülen’in yanına gitti. Bizim AKP’liler bu fotoğraftan bahsetmezler. Türkçe Olimpiyatları’nda AKP’lilerin Gülen’e düzülen methiyelerden bahsetmezler. Parsel parsel Ankara’nın gidişinden bahsetmezler; ancak “CHP ile Gülen seçimlerde işbirliği yaptı” diye sokak sokak dolaşırlar…


Başka da bir işleri yok zaten, ne anlatabilirler ki bu halka?

AKP’nin sözüm ona profesörü Yasin Aktay ne dedi: “Biz kandırıldık; fakat CHP biliyordu. O yüzden CHP yargılanmalıdır” dedi. Bu profesörün (!) söylediklerinize nerenizle gülersiniz?

Biz solcular bu ülkede hiç sevilmedik ki!

Ben ve benim gibi insanlar hiçbir zaman bu ülkede sevilmedi, bundan sonra da sevilmeyecek. Biliyoruz; nereden mi biliyoruz? Devrimci Nazım Hikmet Ran’dan, Cem Karaca’dan, Ruhi Su’dan, Aşık Mahsuni Şerif’ten…

Nazım Hikmet

12 yılı aşkın süre cezaevlerinde yattı. Sürgün yedi. Emperyalizme karşı “mavi gözlü bir dev”di. Sağcılar sevmedi; sen sevmesen ne olacak?! Şiirleri 50’den fazla dile çevrildi. Türk vatandaşlığından atıldı. Sonra ne oldu? Değeri yıllar sonra verildi ve yeniden Türk vatandaşlığına alındı… Yıllarca “Nazım Hikmet, memleket; memleket, Nazım Hikmet” dedik…

Nazım Hikmet
Nazım Hikmet

Cem Karaca

1980 darbesi onu da vurmuş; “1 Mayıs” plağı komünizm propagandası düşüncesi ile yargılanmaya neden oldu. Yılmaz Güney ile birlikte 1983 yılında aynı gün Cem Karaca vatandaşlıktan çıkarıldı. O da daha sonra vatandaşlıktan yargılandığı davadan beraat etti. Değeri sonradan anlaşıldı ve memlekete döndü.

Cem Karaca
Cem Karaca

Ruhi Su

Solcuydu; sol müzikleri çaldı, söyledi. Sosyalist düşüncesi onu 5 yıl cezaevinde kalmasına neden oldu. Emekçilerin yanında yer alan siyasi hiciv üreten müzikler üretti. Prostat kanseri oldu. 1980 yılının darbeci zihniyeti tedavi için yurt dışına dahi çıkmasına izin vermedi, sonradan verilen izinde de iş işten geçmişti. Sonra Hakka yürüdü…

Ruhi Su

Aşık Mahsuni Şerif…

Belki de Türk Halk Müziği sanatçısı olarak devrimciliği, modern anlamda ilk kez o, türkülerde yoğurmuştu. Askeri okulu kazandı. Okurken bir taraftan da sosyalist kitaplar okudu. Devamsızlıktan askeri okuldan atılınca köyüne döndü ve askeri okuldan atılmasından dolayı ailesi dahi onu köyünde istemedi. Sosyal ve siyasal türküler yaktı, söyledi. Cezaevlerine girdi, prangalara vuruldu, işkenceler gördü. Bir türkü yazdı ve “Amerika katil!” dedi. “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” diyerek solculuğunu resmetti, devrimci kimliğini ortaya koydu.

Aşık Mahsuni Şerif

Sözün kısası, onca yıl biz solcuları tarih sevmemiş, AKP ve AKP’liler sevmemiş çok mu?

Türk solu devrimci insanlarını arıyor!

Milliyetçi Sol Olur mu?


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…