Günlük ile tarihe düşülen notlar

Günlük, TDK tanımıyla “günü gününe tutulan hatıra, günce, muhtıra.” Benim tanımımla hayatınızda edinebileceğimiz en önemli ders kitabı.

Günlük, TDK tanımıyla "günü gününe tutulan hatıra, günce, muhtıra." Benim tanımımla hayatınızda edinebileceğimiz en önemli ders kitabı.

Günlük en önemli ders kitabı zira insan zekası hayran olunası derecede gelişmiştir ama mükemmel değildir. Yaşadıklarımızı her anına kadar hatırlamak mümkün değildir ve hatırlayabilmek insan olmanın en önemli unsurlarından…

Çocukluğumda babamın teşvikiyle başladım günlük tutmaya ama bu cümlenin devamında o zamanda beri tutarım günlük gibi bir şey yok. Ergenlik döneminde hiç tutmadım. Sıkıcı geldi. Ya da teknoloji beni de ayarttı demeliyim, bilmiyorum. Lise hayatımın sonlarını doğru tekrar yazmaya başladım. Çocukken tuttuklarımın yerini alamasalar da kişiliğimin ve duygularımın bir yıl öncesine göre bile ne denli değiştiğini gözüme sokması açısından hala çok değerlidir.


Çocukken her hareketimi yazdığım o sonsuz fiil cümleleri içinden en değerlisi de “Bugün kardeşim olacağını öğrendim” olmuştur. Çocuksu heyecanla defterin başıma geçişimi hala dün gibi anımsarım. Tabi o zamanlar mahremiyet kavramında bihaber olan ben, etrafta herkese “bak ben günlük tutuyorum” diye hava atarak dolanırken bu haberin gizli kalması gerektiğine kanaat getirmiş olacağım ki o günlerde büyük bir sır gibi saklardım günlüğümü.


“Saatlerce yazarsınız, en yakınınıza anlatamadıklarınız ondadır sadece, kalabalıklar içindeki yalnızlığınızın sahici bir belgesidir.”

Mutsuzken, çevrenizde insan istemezken aynı zamanda yalnız da hissederseniz eğer inanın bana en iyi çözümlerden biri olabilir. Ne sizi yargılayacak bir şey söyler ne de üzüntüyle baş başa bırakır. Siz anlatırsınız o dinler. Her şey siz, günlüğünüz ve kaleminiz arasındadır. Saatlerce yazarsınız, en yakınınıza anlatamadıklarınız ondadır sadece, kalabalıklar içindeki yalnızlığınızın sahici bir belgesidir. Bazen gözyaşlarınız süsler sayfalarını, dönüp baktığınızda belki pişmanlık, hüzün ve gülümsemeyle anarsınız o gözyaşlarını. Bundandır ki, çocukken herkese hava atılıp gösterilen  günlük tekrardan gizli raflara kalkar.

Yazınızın içeriği ne olursa olsun kapağını o günlük kapattığınızda içinizde tarihe bir şeyler not düşebilmiş olmanın verdiği haklı gurur olmalıdır. Belki milyonlar okuyacaktır yıllar sonra, belki de sizle birlikte yok olup gidecektir ama her halükarda tarihe düştüğünüz notlar insanlık ailesinin bu evrene bıraktığı eserler arasındaki yerini alacaktır. Sırf bunun için dahi adı geçtiğinde içimi titretir günlükler.


Dediğim gibi insan hafızası çok iyidir lakin her zaman duyguları bire bir yaşatamaz. İşte o zaman da tarihin tozlu ve “gizli” raflarından günlükler yoğun duyguları peşlerine takarak gelirler “o günleri” tekrar yaşatmaya.

Farkındalık Notları: Denge Arayan İnsan


Tayfun Yıldız
1997 yılının Mart ayında İstanbul’da doğdum. İki çocuklu bir ailenin büyük çocuğuyum. Çocukluğumu İstanbul’da nadir yeşil kalan yerlerden olan Çengelköy’de geçirdim. Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi'nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okumaya hak kazandım. Avrupa Hukuk Öğrencileri Derneği'nde aktif şekilde görev almaktayım. Kendimi gezgin olarak nitelemek yanlış olmayacaktır sanırım. Şimdilik 9 ülke 15 şehirle bir başlangıç yaptığım söylenebilir. Zira hayata dair hedeflerim arasında her kıtaya gitmek var, Antarktika dahil. Gelecekte hayatıma bir avukat ve yazar olarak devam etmek istiyorum.