Hiç dikkat ettiniz mi, son günlerde etrafımızdaki bazı insanların hayatı renklendi. Bunun sebebinin gözünüze çoktan sokulmuş olması gerekiyor. Survivor 2017 başladı! Bize ne ülke referanduma gidiyorsa?
Robotlaşan nesil
Öğle kuşağını şenlendiren evlenme programlarımız dışında, akşamları da keyfimize keyif katacak yarışmamız başladı çünkü. Doğru bildiniz, evet SURVIVOR 2017 başladı. Ülkece, milletçe çok heyecanlı, çok mutluyuz. Çünkü SURVIVOR 2017 bu, Acun’un tabiriyle ‘en zorlu yarış’. Ben bile yazarken büyük harflerle yazıyorum, o derece mühim…
Ne demek bana ne? Gönüllüler birbirine giriyor, ünlüler oyun kazanıyor, ah yazık yarışmacılar günlerdir açlar. Bundan daha mühim bir şey olabilir mi gündemde?
Survivor başladı, bize ne referandumdan!
‘Yok tabii ki, Survivor dışında gündem mi var? He birde şu evlenme programlarında duyduğumuz Solmazlar falan. Bana ne ülke referanduma gidiyorsa? Nasılsa her zaman bir şekilde bir şeyler değiştirilmeye çalışılır. Nasılsa bir fikrimin olup olmaması da kimsenin umurunda değil. Nasılsa olayları değiştirmeye yetecek kadar söz hakkım da yok. Siyasetle de uğraşmıyorum. Ha bu arada referandum ne demek ki?’ İşte bunu deme genç, bunu dediğin an bu ülkede geleceğe yatırım gereksiz demektir.
“İnsan bu tartışma programlarını neden izler?” derdim
Biliyor musunuz, bu dediklerimi ben yaşadım. Bundan yıllar önce üniversiteye yeni başladığımda Survivor izlerdim. O zamanlar belki bu kadar popüler bile değildi o program. Yani en azından günümüzde olduğu gibi ilkokul, ortaokul çağındakilere kadar düşmemişti. Babam sürekli tartışma programı izlerdi. ‘Bir insan bu tartışmaları neden izler?’ derdim. ‘Bir insan Survivor neden izler?’ derdi babam. ‘Bunlar tartışıyor da, bize getirisi ne?’ derdim. ‘Survivor’da kazanılan oyunun, yenilen yemeklerin sana getirisi ne?’ derdi.
Babam izlerken kimisine ‘bak bu mantıklı konuşuyor, bak bu uyduruyor, bak ne kadar doğru’ derdi, ‘Biz Türkiye’de yaşamıyoruz ki, bizi bağlamıyor, sen de izleyip sinirlenme bence’ derdim. Ve o andan itibaren bu cevabın ne kadar bencilce, küstahça, acımasızca bir cevap olduğunun da farkına varmamı sağladı babam, sağ olsun…
Geçmişten bahsetti, ülkenin değerlerinden, öneminden, bir insanın farklı görüş ve düşüncelere açık olması gerektiğinden, bir zihniyetin ülkeyi aydınlığa da karanlığa da sürükleyebileceğinden… Hele ki üniversiteye yeni başlamış birisi olarak vizyonumu genişletmemden, ‘değmesinler bana, rahatım, zenginim, çıkarcıyım, uzaktayım’ zihniyetinin ülkeyi yok edecek kadar lanet bir düşünce tarzı olduğundan ve hatırlayamadığım daha birçok konuya değindi.
İlla tartışma programı, söyleşi, belgesel izleyin demiyoruz
Biliyor musunuz, ben o konuşmadan sonraki günlerde kendimi babamla beraber tartışma programı izlerken ve hatta yapılan yorumlara ‘yalancıya bak, nerede bunun ispatı, sen çok biliyorsun, gelmiş bir de profesörüm diyor’ gibi eleştirileri yaparken buldum. O gün bugündür Survivor izliyor muyum? Hayır, ama yine de elenenden kazanandan haberim var. Nasıl mı? E her gazete programların, yarışmaların özetine bayağı geniş bir yer veriyor.
İlla tartışma programı, söyleşi, belgesel izleyin demiyoruz. Tabii ki de Acun izlemek, Esra Erol izlemek, ya da yüz güldüren, kafa dağıtan programları izlemek herkesin hakkı. Ama ülkede olup biteni de takip etmek gerek; bu ister televizyondaki herhangi bir yayından olsun, ister gazeteden olsun. Takip etmek ve tarafların hangi argümanlarla davalarından vazgeçmediklerini bilmek…
Bugün alınacak her karar senin yarınını etkileyecek!
Zamane çocukları cin gibi, birçoğu bilmediğimiz şeyleri biliyor. Ama bir çocuk çevirin yoldan, ülkede gündemde ne var deyin; ne var, ne olmuş, hayırdır der. Bilene de fikrin ne diye sorun, fikrim yok, hem olsa ne olacak ki, ben çocuğum der, geçer… Haberin yok ama bugün alınacak her karar senin yarınını etkileyecek, bundan haberin var mı evlat? Gerçi sana da kızmamak gerek, annen baban ilgilenmiyorsa konuyla, senin ilgileniyor olman tuhaf olurdu.
Neye ve neden evet veya hayır dediğimizi iyi bilelim!
Uzun lafın kısası; ülke olarak çok önemli bir karar alınmak üzereyken, yapılacak olan anayasa değişikliğinin; ülkeye, millete, neler katacağı konusunda 7’den 70’e bilinçlenmemiz gerek. Verilecek her karar kendi çıkarımızdan önce ülke menfaati için olmalı. Önce kendimizi bilinçlendirelim, ki neye ve niye ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ dediğimizi iyi bilelim. Sonra çocuklarımızı bilinçlendirelim. Onları okyanusun derinliklerine atmamıza gerek yok, okyanus suyundan biraz alıp yüzlerine serpiştirmemiz bile kafi.