Son diplomatik krizle hat safhaya varan gerilim sonucu artık Almanlar Türklere daha farklı bakıyor ve Türkleri iki farklı kategoride değerlendiriyor: Erdoğan severler ve Erdoğan karşıtları. Bu arada iki ülke arasındaki diplomatik kriz bugün dışişleri bakanlarının buluşmasıyla geriledi.
Alman medyasında diplomatik kriz ve Nazi benzetmesi
Gezi Direnişi ile başlayan, Suriyeli mülteciler sorunu, OHAL tartışmaları, Almanya’daki Türkiye Diyaneti imamlarının ajanlık yapması ve en son Die Welt gazetecisi Deniz Yücel’in tutuklanmasıyla gelişen süreç sonucunda Almanlar Türk Halkı’nın ve politikasını daha yakından takip etmeye ve yeni yargılar edinmeye başladı.
Almanya medyası hemen hemen her gün haber ve tartışma programlarıyla Türkiye’yi mercek altına alıyor. Türkiye ile ilgili meseleler tüm mizah ve parodi programlarında baş konu oluyor. Özellikle Erdoğan taraftarları ve referandumda Evet diyecek Türk vatandaşlarının görüşleri üzerinden bolca politik mizah yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Nazi benzetmesi nasıl karşılandı?
ZDF Türkiye’deki referandumu tartışıyor
Geçen hafta Alman medyasının en sıcak konularından bir diğeri ise AK Parti’nin Almanya’da referandum propagandası yapmak istemesi ama bakanların Alman şehirlerindeki toplantılarının iptal edilmesiydi.
Konu hakkında ZDF kanalında Maybrit Illner moderatörlüğünde yayınlanan tartışma programına TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu (AK Parti), Alman SPD partisinden Aydan Özoğuz, Bayern Eyaleti başbakanı Markus Söder (CSU), HDP milletvekili Mithat Sancar ve Erdoğan destekçisi olarak tanınan genç işadamı Yahya Kılıçaslan katıldı.
Programda Mithat Sancar hapisteki 152 gazeteci ve 13 milletvekilini hatırlatarak Türkiye hukuk siteminin Cumhurbaşkanı’nın elinde olduğunu söyledi. Buna karşılık Türkiye’de özgürce çalışan binlerce gazeteci olduğunu söyleyen Yeneroğlu’nun konuşması sık sık alkışlayarak tezahürat yapan bir seyirci tarafından kesildi. Kılıçarslan ve Yeneroğlu Deniz Yücel hakıında sorulan sorulara hukuksal mesele olması nedeniyle cevap vermezken, HDP’nin PKK ile ilişkide olması üzerine konuştular. Aynı tartışmada Bayern Başbakanı ise Türkiye’nin Avrupa Birliği müzakerelerinin bitirilmesi gerektiğini savundu.
Alman politikacıların tepkisi
Özellikle referandum propagandaları ve Deniz Yücel’in tutuklanması üzerine birçok Alman bakan ve politikacı basına demeç verdi. Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir de “Öyleyse biz de Taksim Meydanı’nda gösteri yapalım” teklifinde bulundu. Alman Adalet Bakanı Heiko Maas, Bakan Bozdağ’a bir mektup yazarak Türkiye’deki hukuk devletinin tasfiye edilmesinden duyduğu endişeleri dile getirdi.
“Bizim ülkemizde konuşmak isteyen, ifade özgürlüğünden yana olan bir ülkeyle karşı karşıya olduğunu görecek ama Almanya’da oyun kurallarına da uyulmak zorunda. Bu hem hukuk kuralları hem de görgü kurallarını kapsıyor” diyen Adalet Bakanı Maas ayrıca Nazi benzetmesini ‘saçma’ ve ‘ahlaksız’ olarak niteledi.
Süddeutsche Zeitung ise Merkel’in Erdoğan’a karşı yanlış bir şekilde temkinli olduğunu belirterek Merkel’i Türk hükümetinin söylemlerine çok geç cevap vermek ve Erdoğan’ın ve Türkiye’nin politikalarına karşı gerekli olan eleştirileri yapmamakla suçladı.
Çavuşoğlu Hamburg’ta konuştu
Geçen hafta Adalet Bakanı Bekir Bozdağ‘ın ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci‘nin farklı Alman şehirlerinde yapacağı referandum etkinlikleri Alman yetkililer tarafından iptal edilmiş, Zeybekçi kent merkezinde bir otelin toplantı salonunda konuşma yapabilmişti.
Tüm zorluklara karşın dün Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Hamburg’a gelerek Türk Konsolosluğu rezidansının balkonundan Almanya’da yaşayan AK Parti’li vatandaşlarla buluştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan selam getiren ve sadece Allah karşısında boyun eğeceklerini belirten Müezzinoğlu Almanya’nın bu yanlış tutumundan vazgeçmesini istedi.
“Almanya her zaman dost gördüğümüz, dost görmek istemediğimiz bir ülkedir ama Almanya’nın sistematik Türkiye karşıtlığı, vatandaşlarımıza yaptığı baskı, dostluğumuza yakışmaz.” diyen Bakan Almanya’da evet diyenlerin engellendiğini, hayır diyenlere ise yardımcı olunduğunu söyledi ve Avrupa’da yükselen ırkçılığı dikkat çekti.
Bakan Çavuşoğlu, daha öncesinde salonun kapatılmasıyla ilgili olarak “Tüm uygulamalar Nazi dönemindekilere benziyor. AK Parti’ye ‘hayır’ çıksın diye baskı yapıyorlar.” demişti
Çavuşoğlu’nun soğuk havada yaptığı balkon konuşmasını dinlemeye 350 Türkiye vatandaşı gelirken aynı yerde toplanan 200 kişi de “Tek Adam Sistemine Hayır” ve “Deniz’e özgürlük” sloganlarıyla karşı gösteri yaptı.
Gerilimi düşüren buluşma
Bu sabah Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile kahvaltıda buluşan Çavuşoğlu gerilimin düştüğüne dair mesajlar verdi. Meslektaşına “Dostum” diye hitap eden Çavuşoğlu buluşmayı “her açıdan çok faydalı” olarak değerlendirdi.
Alman bakan Gabriel ise gazeteciler verdiği demeçte iki ülke arasındaki farklılıkları konuşarak çözmek gerektiğini ve bu gerilimin her iki ülkeye zarar vereceğini belirtti. Türk yetkililerin yaptığı Nazi benzetmesi ile sınırın aşıldığını ve bir daha yapılmamasını Türk meslekdaşına ilettiğini de söyleyen Alman Bakan, “Türkiye’nin iç tartışmaları Almanya’ya ihraç edilmemeli” dedi. Alman bakan ayrıca: “Bizim ülkemizde konuşmak isteyen, bu ülkede ifade özgürlüğünün olduğunu unutmamalı” diye ekledi.
İki bakan da iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi gerektiği konusunda hemfikir olduklarını söyledi. Çavuşoğlu ayrıca, hangi şehirde olacağı belli olmamakla beraber Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın miting yapmak için Almanya’ya geleceğini açıklarken Deniz Yücel hakkındaki sorulara ise “Bu hukuki bir konu, siyasilere bağlı değil. Gazeteciler sadece gazeteci oldukları için bağışıklık kazanmazlar” diye cevapladı.
Alman bakan Gabriel ise Çavuşoğlu ile görüş alışverişinin “çetin” ve “çekişmeli” geçtiğini söyledi. Gabriel ayrıca Deniz Yücel için konsolosluk desteği sağlamak istediklerini ve Başbakan Yıldırım’ın bu talebe olumlu yanıt geldiğini ekledi.
Die Welt’ten Erdoğan’a açık mektup
Bu arada Deniz Yücel’in çalıştığı Die Welt gazetesinin genel yayın yönetmeni Ulf Poschardt dün gazetenin internet sitesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben hem Almanca, hem de Türkçe olarak bir mektup yayınladı.
Çok kibar ve empatik bir dille Deniz Yücel ile ilgili endişelerini dile getiren Poschardt, Yücel’in kişiliğini, gazetedeki konumunu ve Yücel Türkiye ile ilgili yazmaya başladıktan sonra gazeteye olan ilginin arttığını anlattı ve Yücel’in serbest bırakılmasını istedi. Ulf Poschardt’ın mektubu bir çok Alman okuyucu tarafından naif ve etkisiz bulundu.
Türkiye Almanya ilşkileri
Almanya Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumunda ve Türkiye’de 6500 adet Alman firması faaliyet gösteriyor. 2015 yılında Almanya’dan Türkiye’ye akan para miktarı 826 Milyon Avro idi. Ayrıca 2020 yılı sonuna kadar Türkiye’ye AB katılım payı olarak 4,5 milyar Avro verilmiş olacak. Bu yardımın 1,5 milyar Avro’su ise demokratik bir hukuk devleti kurma amaçlı harcanması öngörülmüş.
Yakın zaman kadar Türkiye’ye en çok turist gönderen ülke idi fakat geçen yıl Türkiye’ye gelen Alman turist sayısı yarı yarıya düştü. Bugün dünyada tatile en çok para harcayan ve en çok seyahat eden Almanların yüzde 50’si “Artık hiç Türkiye’ye gitmeyeceğim” diyor.
Bugün dünyanın en büyük Turizm Fuarı (İTB 2017) Berlin’de açılıyor. Alman turizminin önde gelen isimlerinden TUİ eski Başkanı Karl Born, 2017’de Türk turizminin boykot edilmesi konusunun Berlin Fuarı’nın en önemli konusu olacağını söyledi. Ayrıca Türkiye’ye gidecek turistlerin Alman hükümetinin koruması dışında kalacağı da açıklandı.
Almanya’da bugün yaklaşık 1,6 milyon Türk seçmen bulunuyor ve bunun yüzde 60’ının AK Parti’ye oy verdiği biliniyor. Türkiye’de yaşanan olaylar Almanya’daki AK Parti’liler ve AK Parti karşıtları arasında da gerilim yaratırken, Alman kamuoyu da Türkleri artık iki sınıfta değerlendiriyor: Erdoğan severler ve Erdoğan karşıtları. (Kaynak: Deutsche Welle)