Bilkent Üniversitesi Hayvan Dostları Kulübü

Hande Şiri, Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü mezunu… Bilkent Üniversitesi Hayvan Dostları Kulübü’nün halen gönüllü olarak çalışmalarını sürdürüyor…

Hande Şiri, Bilkent Üniversitesi Hayvan Dostları Kulübü’nün halen gönüllü olarak çalışmalarını sürdürüyor. (Röportaj)

Röportaj: Hande Şiri

Tuzaklar kuruluyor!

2012 yılı civarında kurulan Bilkent Hayvan Dostları Kulübü, aktif kullanım olmaması ve yönetim kurulunun mezun olması nedeniyle pasif duruma düşmüştü. 2014 yılında şahsım tarafından tekrar aktif hale getirilip, bir grup gönüllü öğrenci ile birlikte tekrar kuruldu. Faaliyete geçişimiz, o yıllarda ve halen süre gelen sorunlarımız nedeniyle oldu. Bakmaya çalıştığımız birkaç köpek ve birçok kedi vardı, köpekler içinse durum çok zordu. Sürekli bir alınıp bırakılma durumu vardı. Vahşi hayvan yakalama kafeslerine etler konuyor, tuzağa yakalananlar barınağa gönderiliyordu.

Bunun yanı sıra, kampüs içerisinde oluşmuş bir hayvan dostu çevre algısı yoktu. Hayvan hakkı konusundan pek söz edilebilir halde değildi. Biz bu algıyı oluşturmak, var olan hayvanlarımıza bakmak ve onların yaşam haklarını savunabilmek için bir araya gelmiştik.


bilkent üniversitesi hayvan dostları kulübü Üniversite yönetimi hayvanları istemiyor

Bu durum karşısında üniversite yönetiminin, kulüp olarak sizlere sağlamış olduğu katkılar var mıydı?

Ne yazık ki üniversite yönetimi tarafından desteklenen bir olgu değildi bizim kulübümüz. Aksine pek de istenmiyordu hayvanların kalıcı hale gelmesi korkan ve sorun çıkartan insanların olması sebebiyle. Bu yüzden bir destekten söz edemiyoruz. Sadece öğrenci kulübü olduğumuz için ‘okul içi ve dışı etkinlik yapma hakkına sahibiz.’ diyebilirim.

Bilkent Üniversitesi Hayvan Dostları Kulübü olarak neler yapıyorsunuz?

Topluluğun ilk yılları ‘hayvan sever ve onlarla kampüste beraber yaşamak isteyen’ bir kesimin de olduğu farkındalığını yaratma çabasıyla geçti. Hem yönetim, hem güvenlikler hem de kampüs içinde yaşayan/okuyan öğrenci ve insanlara, sadece korkanların değil, onların aramızda olmasını isteyen ve onlara bakan ‘bizler’ varız demekle, barınağa gönderilen hayvanları geri getirmek, peşlerine düşmek, sahip çıkmak, beslemek ve bakımlarını yaptırmak ile geçti. Bu yıl, topluluk olarak daha etkin hale gelip okul içi ve dışı etkinlikler düzenleyerek hem onlar için maddi bir destek hem de algıyı ayakta tutmak üzerine çalışıyoruz.

Bilkent Üniversitesi ormanlık alandan oluşan bir yerleşke. Sadece insanlara ait değil!

Bilkent Üniversitesi çalışanlarına ve öğrencilerine söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Biz her zaman aynı şeyi dile getirdik. Bilkent Üniversitesi, büyük çoğunluğu ormandan, doğal alanlardan oluşan kocaman bir yerleşke. Sadece insanlar için olduğunu iddia etmek böyle bir üniversiteye yakışacak bir tavır değil. O yüzden onların yaşam hakkını keyfi sebeplerle ellerinden almak yerine onlarla birlikte nasıl yaşarız? sorusu üzerine çalışmalıyız.

Tabi ki hayvanları seven, onları yaşatmaya çalışan birçok öğretim görevlisi ve idari personel var kampüs içerisinde. Fakat genel düzen için onların yaşam haklarına gösterilen saygı tam olarak söz konusu değil.

bilkent üniversitesi hayvan dostları kulübü

‘Öğrenciler birlik içinde olmalılar’

Öğrencilere söylenebilecek en güzel şey, tek başlarına hayvanlara bakmaya çalışan seven birçok kişi var. Ama birlik olmak her zaman daha fazlasını yaşatmak demektir. Bize katılıp kolektif bir yapıda yer edinmeleri için çağrı yapabiliriz. Ve korkan öğrencilerimiz için de seminerlerimize katılıp onlarla aynı doğada yaşadıkları için şikâyetçi olmak yerine çözümleyici yaklaşmalarını isteyebiliriz.


Yeni projeler var mı?

Birçok projemiz ve hayalimiz var tabi ki, bunların başlıcaları onların barınma, bakım ve beslenme sorunlarını kampüs içi çözmek yönünde ve sürdürebilir bir sistematik oluşturmak üzerine. Örnek olarak Hacettepe Üniversitesi’nde olduğu gibi onlara bakılabilecek özel yerler ayırmak gibi. Daha kontrollü bir bakım için. Öte yandan onları tanıtan bir tanıtım videosu hazırlamak isteğindeyiz. Kampüsümüzü evi kabul etmiş iki köpeğimiz ve bir sürü kedimiz var onları tanıtmak ve yaşamlarını gözler önüne serebilmek adına.

Bilkent Üniversitesi merkezi yemekhanesinde ki artık yemekler ne oluyor, nerelere gidiyor, bilginiz var mı?

Bu konuda yıllardır uğraşmaktayız. Kampüs içerisinde başlıca olan yemekhanelerle görüşüldü. Genel olarak tüm artıklar çöpe gidiyor ne yazık ki. Biz talep ettiğimizde ekstra olarak ayrı bir yere ayıramayacaklarını söylüyorlar. Birkaç yıl önce her gün uğrayıp, hayvan sever çalışanların ayırdığını alabiliyorduk. Kısaca böyle bir kolektife girmeye pek sıcak bakmadılar diyebiliriz.

Köpek korkusu

İnsanların köpeklerden korkmalarının sebebini sorsak, nasıl bir açıklamada bulunursunuz? 

Genelde insanlar bu soruyu geçmişte yaşadıkları bir travmaya veya doğuştan gelen sebepsiz bir çekinmeye bağlıyorlar. Bana göre, bunun yetiştirilme tarzıyla ve aileden gelen yaklaşımla çok alakası var. İnsan, her travmanın üstesinde gelebilecek donanıma sahip bir canlı. Geriye sadece istemek, başaramıyorsa bile yaşam haklarına saygı duymak kalıyor.

bilkent üniversitesi hayvan dostları kulübü

Bilkent Üniversitesi içerisinde toplam kaç köpek barınıyor? Bugüne kadar kaç tane hayvanları sahiplendirdiniz?

Daha önce de bahsetmiş olduğum gibi, birçok köpek giriş çıkışı oluyor. Bu zamana kadar bizim evcilleştirip bizimle yaşatmayı başarabildiğimiz iki köpeğimiz var. (Toprak ve Şapşik isimli) Daha öncesinde Ateş isimli bir köpeğimiz vardı. Okul güvenlikleri tarafından (arabaya çok kolay binebildiği için) alınıp bir yere bırakıldı. O zamandan beri (2016 yaz sonu) bulamıyoruz. Ateş’i sahiplendirmiştik fakat kaldığı evden kaçtı ve okula geri bırakıldı daha sonra da şikayet ediliyor diye okuldan bu şekilde atıldı.Bu ve bu tarz olaylarımız ne yazık ki halen devam etmekte ve bizimde aktif olarak uğraştığımız bir konu olarak gündemimizde yer almaktadır. Okuldan sahiplendirebildiğimiz bir yavrumuz oldu sadece diyebiliriz.

Hayvanlara yönelik şiddet

Türkiye’de son zamanlarda hayvanlara yönelik artan şiddeti nasıl değerlendiriyorsunuz? 


Türkiye’deki hayvana yönelik şiddetin hayvana verilen değerin azlığına bağlıyorum. Fakat bu durumun son yıllarda arttığına inanmıyorum, son yıllarda daha görünür hale gelen bir şey oldu sadece. Hem sosyal medya sayesinde hem de hayvan sever aktivist kesiminde artışıyla. Şiddet yönelimi insanda genelde, bir konuda açığa çıkan bir şey olmaktan öte, hayvan ile başlayıp insana şiddete de yolu olan bir konu olarak ele alınmalı. Ve hayvan diye cezasız kalmamalı. Tabi ki bizde her hayvan sever insan gibi, yaşam haklarına saygı ve şiddeti önlemek adına hayvan hakları kanunlarının ciddileşmesini ve hayvan sever bir algı üzerine Türkiye’nin her yerinde gerek eğitim gerek küçük yaştan oluşturulacak farkındalık üzerinde çalışılmasını ümit ediyoruz.

Köpek korkusu neden kaynaklanır? Onlara nasıl yaklaşmalıyız?