İz bırakan kadınlara adanmış filmler

Sinemia, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde, cesaretleri, yetenekleri ve idealleriyle tüm dünyaya ilham veren kadınları hatırlıyor. İşte iz bırakan kadınlara adanmış filmler…

İz bırakan kadınlara adanmış filmler

Benazir Butto’dan Türkan Saylan’a, Amy Winehouse’dan Frida Kahlo’ya bir çok önemli isme adanmış bu filmler tekrar tekrar izlenmeyi hak ediyor.

Sinemia kullanıcılarının en çok arattıkları filmler içerisinden, tarihten günümüze hafızalarda iz bırakmış kadınlara adanan filmleri belirledi.


Yaşama ve ideallerine olan tutkuları ve var olma biçimlerindeki mücadeleci yapılarıyla öne çıkan bu kadınlar, sinema aracılığıyla tüm dünyaya ilham vermeye devam ediyor.

Bu Dünyada İz Bırakan 19 Kadının Gerçek Hikayelerini Anlatan 19 Biyografik Film başlığı altındaki derlemede öne çıkan filmlerden bazıları şu şekilde:

Coco Chanel’den Önce (Coco Before Chanel, 2009)

Coco Chanel

Audrey Tautou’nun başrolünde oynadığı film, Coco’nun yetimhanelerden, kabare şarkıcılığına uzanan hayatını ve sonunda, dünyanın en önemli modacısı olarak adını tarihe ve Paris sokaklarına kazıyışını konu alıyor.

Amy (2015)

Amy

Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi soul ve jazz müzik solistlerinden biri olarak gösterilen Amy Winehouse’un hayatını anlatan belgesel tarzındaki film, bir yıldızın doğuşunu, doğuştan gelen yeteneğini, şansını ve yaşadığı zorlukları anlatıyor.

Bhutto (2010)

Bhutto

Pakistan’ın başbakanı seçilerek, İslam ülkelerindeki ilk kadın başbakan olan Benazir 2007’de suikast sonucu yaşamını yitirmiştir. Belgeselde bu güçlü ismin mücadeleci, vazgeçmeyen kimliğine ve yaşamına tanık oluyoruz.

Türkan (2011)

Ülkemizin en önemli figürlerinden, tıp bilimcisi, akademisyen, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Türkan Saylan’ın hayatını, bilinmeyen yönleriyle ve duygu dolu detaylarla birlikte anlatan, ilham verici bir belgesel film.

Florence Nightingale (1985)

Florence Nightingale

Aristokrat bir ailenin kızı olan Florence Nightingale, ailesinin tüm itirazlarına rağmen hasta bakıcı olur. Film, tüm zorluklara göğüs gererek mücadele eden devrimci, zeki, ilerici bir hemşirenin gerçek yaşamı üzerine kurgulanmış.

Kaldırım Serçesi (La Vie En Rose, 2007)

Edith Piaf

Edith Piaf’ın dramatik yaşam öyküsünü, Marion Cotillard’ın mükemmel performansı eşliğinde sunan nefes kesen bir biyografi… Piaf’ın eşsiz sesiyle devleşen müziğine ve hastalıklarla geçen gençliğinin ardından çektiği acılara şahit oluyoruz.

Edith Piaf’ın bir konser esnasında sahnede bayılması ile başlayan film daha sonra onun çocukluk yıllarına giderek gelişimini gözler önüne seriyor. Çocukluk ve gençliği, kariyerinin gelişimi, hastalığı ve kariyerinin sonu sıra gözetmeksizin perdeye yansıtılıyor. Bu arada sanatçıyla özdeşleşen pek çok şarkıyı dinleme fırsatı veriliyor. Film yine onunla özdeşleşen Non, je ne regrette rien şarkısını Olimpiya müzikholünde seslendirmesi ile son buluyor.

Frida (2002)

Frida

Bir yirminci yüzyıl popüler kültür ikonu haline gelen ressam, resimlerinin yanı sıra inişli çıkışlı özel yaşamı ve politik görüşleri ile tanınır. Sanatı, sürrealist olarak tanımlanmışsa da kendisi bu tanımı reddetmiştir.


Tarzı, politik ve sosyal duruşu, resimleri ve yaşadığı büyük aşkıyla günümüzün ikon kadınları listesinin başında gelen bir isim ve bugüne dek yapılmış en akıcı otobiyografilerden biri… Salma Hayek’in müthiş performansıyla karşımıza geliyor.

Jeanne D’arc (The Messenger: The Story of Joan of Arc, 2000)

Jeanne D'arc

Yüzyıl Savaşları boyunca İngiltere’ye karşı ülkesi Fransa’ya memleketi Lorraine’deki cephelerden başlayarak manevi anlamda büyük destek olan ve sonradan ünü Fransa’nın dört bir yanına yayılmış bir Fransız Katolik azizesidir.

Fransa’nın kuzey doğusundaki Meuse Irmağı’nın üzerinde bulunan Domrémy köyünde 5 çocuklu bir çiftçi ailesinin ortanca çocuğu olarak doğdu. Babası Jacques d’Arc, köyün en önde gelen çiftlik sahiplerinden biriydi.

Jeanne D’arc İngilizlere karşı Fransa’yı korumak adına savaşa katılmış ve Fransa’da bir azize olarak kabul gören ikonik bir figür. Film ise bu genç ve cesur kadının kısacık yaşamının kahramanlık öyküsünü anlatıyor.

Elizabeth: Altın Çağ (1998)

İz bırakan kadınlara adanmış filmler

1998 yılında gösterime giren, 1999 Oscar törenlerinde yedi dalda adaylık elde eden ve en iyi makyaj dalında bu ödülü kazanan Elizabeth filminin devamı. Senaryosunu William Nicholson yazmış, yönetmenliği ise Shekhar Kapur üstlenmiştir.

Cate Blanchett bu filmdeki performansı ile Altın Küre’ye, BAFTA’ya ve Oscar’a aday gösterilmiştir. Alexandra Byrne bu film ile En İyi Kostüm Tasarımı dalında Oscar kazanmıştır.

Demir Leydi (The Iron Lady, 2011)

Margaret Thatcher

Filmde 20. yüzyılın en uzun süre görevde kalan Birleşik Krallık Başbakanı (1979-1990) olan Margaret Thatcher’ın (1925-2013) yaşamının bir bölümü anlatılmaktadır.

Filmin yönetmeni Phyllida Lloyd’dur. Thatcher, öncelikle Meryl Streep tarafından canlandırılmıştır, bununla birlikte siyaset öncesi ve erken siyasi yılları da Alexandra Roach tarafından canlandırılmıştır.

Thatcher’ın kocası, Denis Thatcher; Jim Broadbent tarafından ve Thatcher’ın en uzun süre hizmet eden kabine üyesi ve nihai yardımcısı, Geoffrey Howe; Anthony Head tarafından canlandırılmıştır.

Diana (2013)

Diana

Diana, İngiltere Prensesi Diana’nın hayatının son iki yılının konu alındığı ve yönetmenliğini Oliver Hirschbiegel’in yaptığı 2013 yapımı biyografik dram filmidir.


Film Kate Snell’in 2001 yılında yazdığı Diana: Her Last Love kitabına dayanmaktadır ve Stephen Jeffreys tarafından senaryolandırılmıştır. Filmin dünya prömiyeri 5 Eylül 2013 tarihinde Londra’da yapıldı. 20 Eylül 2013 tarihinde İngiltere ve Pakistan’da gösterime girdi.

François Ozon filmleri İstanbul Modern Sinema’da


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.