Kalça çıkıklığı neden kaynaklanır? Belirtileri ve tedavisi nasıldır?

Kalçanın anatomik yapısının doğuştan ya da farklı nedenlere bağlı olarak sonradan ortaya çıkan bozuklukları gelişimsel kalça displazisi (GKD) olarak tanımlanıyor.

Kalça çıkıklığı neden kaynaklanır? Belirtileri ve tedavisi nasıldır?

Bebeklik ve çocukluk çağının önemli bir sorunu olan GKD, önceki dönemlerde kullanılan doğumsal kalça çıkıklığı (DKÇ) ifadesinin yerini aldı.

Acıbadem Ankara Hastanesi Pediatri Uzmanı Dr. Reyhan Erol, sorunun hem doğuştan gelen, hem de sonradan ortaya çıkabilecek kalçanın anatomik bozukluklarını içeren hastalıkları kapsaması nedeniyle GKD teriminin kullanılmaya başlandığını söylüyor.


Her yüz yenidoğandan ikisinde rastlanan gelişimsel kalça displazisi (GKD) kız çocuklarında erkeklere oranla 6-8 kat daha fazla görülüyor.

Bazı çocuklarda doğumun hemen ardından GKD belirtilerini görmek mümkün olabilirken, bazılarında ise hastalık sinsi seyrediyor ve ergenliğe kadar belirti vermeden ilerleyebiliyor.

Dr. Reyhan Erol, GKD’nin kendini gizlediği hastalarda ileriki yıllarda kas hastalıkları gibi önemli sağlık sorunlarının bir parçası olarak ortaya çıkabildiğini söylüyor. Dr. Reyhan Erol, hastalığın çok uzun zamandır bilinmesine rağmen ortaya çıkmasındaki altta yatan etkenin tam olarak tespit edilemediğini anlatıyor.

Ailede varsa risk yüzde 34 artıyor

Dr. Reyhan Erol’un verdiği bilgiye göre, hastalığın ortaya çıkışında kalıtımsal etkenler ve aile öyküsü önemli rol oynuyor. Araştırmalara göre, ailesinde GKD olanlarda görülme sıklığı yüzde 34 oranında artıyor.

Bununla birlikte, tortikollis (eğri boyun) ve metatarsus varus gibi ayak deformite sorunları olan çocuklar, makat gelişli doğan bebekler de yüksek risk grubunda kabul edildiğinden gelişimlerinin yakından takip edilmeleri gerekiyor.

Erişkin çağda kalçasında dejeneratif artrit gelişen kadınların da GKD açısından sorgulanması gerektiğine işaret eden Dr. Reyhan Erol, bu sorunu yaşayan kadınların yarısında etkenin gelişimsel kalça displazisi olduğunu anlatıyor.

Erken tanı olası sakatlıkların önüne geçiyor

Kalça çıkıklığı

Dr. Reyhan Erol’un verdiği bilgiye göre, kalçada oluşabilecek dengesizlikler açısından doğumdan önceki son dört hafta ile doğumdan sonraki ilk iki hafta önem taşıyor.

Bu nedenle yeni doğan dönemindeki sağlam çocuk takiplerinde, GKD değerlendirilmesinin yapılması gerektiğini söyleyen Dr. Reyhan Erol, “Bir çocuk doktoru veya ortopedist tarafından yapılacak ayrıntılı muayene ile olası bir kalça çıkığı ya da displazisini tespit etmek mümkün. Unutulmamalıdır ki, tanının erken konmasıyla olası sakatlıkların da önüne geçilmesi sağlanabilir.”


Bacak uzunlukları farklıysa…

Dr. Reyhan Erol, bebekte görülebilecek hangi sorunlarda GKD’den şüphe edilmesi gerektiği konusunda şu bilgileri veriyor:

“Yapılacak fizik muayene sırasında bebeğin bacaklarında uzunluk farkı gözleniyorsa, poposundaki kıvrımlarında yükseklik farkı varsa ve eğer bebek bacaklarını ayırmakta zorlanıyorsa kalça ekleminde bir sorun olduğundan şüphelenilebilir.”

Özellikle risk grubunda yer alan çocukların çok daha ayrıntılı incelenmesi gerektiğine işaret eden Dr. Reyhan Erol, “Bazı hastalar için tanı koymada fizik muayene tek başına yeterli olmayabiliyor. Bu durumda görüntüleme yöntemlerinden yararlanılıyor. Kalça ultrasonografi ve dördüncü aydan sonra da röntgen tanı için önem taşıyor” diyor.

GKD tanısının doğum sonrası ilk üç hafta içinde konmaması ve tedavinin başlamaması durumunda çocuğun kalça eklemlerinde aşınmanın başlayacağını söyleyen Dr. Reyhan Erol, bu çocuklarda ergenlikte veya sonrasında sancılı bir artroz yaşanabileceğine dikkat çekiyor.

Dar kıyafetler giydirmeyin

GKD’nin erken tanı ile tam tedavi edilebilen bir durum olduğunun altını çizen Dr. Reyhan Erol, ‘pavling bandajı’ yönteminin tedavide son derece etkin bir şekilde kullanıldığını ve başarılı sonuçlara ulaşıldığını anlatıyor.

Pavling bandajı ile çocuğun bacaklarının sağlıklı bir bebeğin kalça eklemlerinin rahim içinde aldığı normal konumda tutulması sağlanıyor. Bu tedaviye, tam iyileşme sağlanıp, çocuğun kalça kemiklerinin normal biçimlerini alıncaya kadar gün boyu takmak suretiyle devam etmek gerekiyor.

Dr. Reyhan Erol, doğum sonrasında oluşabilecek GKD’nin de önüne geçebilmek için bazı önlemler alınması gerektiğini belirterek şunları anlatıyor:

“Öncelikle doğumdan itibaren kalçanın gelişmesinin sorunsuz devam etmesi için bebeklerin en uygun şekilde taşınması gerekir. Bu konuda doktorunuzdan ya da hemşirenizden yardım isteyebilirsiniz. Ara bezi bağlanırken ve kucakta taşındığı sırada bebeğin bacakları ayrık tutulmalı, bebeklere bacaklarının serbest hareket etmesini önleyecek biçimde dar kilotlu çorap ya da tulum giydirilmemeli. Aynı zamanda bebeği kundaklamak ya da bacakları germek gibi kalça çıkığına neden olabilecek hareketler yaptırılmamalı.”


Başarılı bir tedavi sonrasında çocuk herhangi bir kalça sorunu yaşamadan büyümesine devam edebiliyor. Ancak gelişimini tamamlayıncaya kadar çocuğun düzenli kontrollerinin yapılmasında yarar görülüyor.

Çocukluklarda doğru oturma neden önemli?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.