Kutlu Doğum Haftası referandum sonrasına ertelendi

Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin bu yıl referandum dolayısıyla ertelenmesine karar verildi.

Kutlu Doğum Haftası referandum sonrasına ertelendi

“Kutlu Doğum Haftası” bu yıl AK Parti tarafından referandum nedeniyle ertelendi. Bu yıla kadar 14-20 Nisan arasında düzenlenen etkinlikler bu yıl 17 Nisan’da başlayacak.

Cumhuriyet’ten Sinan Tartanoğlu‘nun haberine göre, Diyanet’in 2017 Yılı Kutlu Doğum Haftası Talimatı’nda, “Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri, 17 Nisan 2017 tarihinde başlatılacaktır” ifadeleri kullanıldı. Ancak 23 Nisan için de “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Miraç Kandili dolayısıyla 23 Nisan 2017 tarihinde herhangi bir Kutlu Doğum etkinliği planlanmayacaktır” talimatı verildi.


Kutlu Doğum Haftası nedir?

Kutlu Doğum Haftası, Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay’ın teklifi ile Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 1989 yılında başlatılan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da desteklenerek sadece Türkiye’de resmiyet kazandırılarak her yıl farklı gündem ile Hz. Muhammed’in anlatılmasının amaçlandığı ve doğum gününün miladi takvime göre 20 Nisan kabul edilerek kutlandığı ifade edilen bir etkinlik haftasıdır. Etkinlik son yıllarda 14-20 Nisan tarihleri arasında yapılmaktadir.

Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri 1989′da hicri takvime (Hicret olayı ile başlayan ay takvimine) göre, Mevlit Kandili’nin peşi sıra düzenlendi. Ancak 1994 yılından itibaren, diğer dini günlerin aksine miladi takvime (İsa’nın doğumunu başlangıç kabul eden güneş takvimi) göre kutlanmaya başlandı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) iktidarı ile birlikte devlet kurumlarının yayınlanan genelgeler ile katılımı arttırılarak ülke çapında daha geniş çaplı organizasyonlar düzenlenmeye başlandı.

Kur’an’da Kadir Gecesi dışında işaret edilen önemli bir gece bulunmamaktadır. Kadir Gecesi dışında mübarek geceler olarak bilinen kutlamalar, Osmanlı Devleti padişahı II. Selim’in Hz. Muhammed’in doğum günü kutlaması için başlattığı Mevlit Kandili örneğinde olduğu gibi Hz. Muhammed bin Abdullah’ın ölümünden yıllar sonra ortaya çıkmış ve Osmanlı Devleti padişahları tarafından başlatılan gelenekselleşmiş uygulamalardır. İslam dininde herhangi bir kaynağa dayanmadan kutlanılan bu hafta bir bid’at’tır.

Mevlid Kandili

Muhammed (s.a.v.)’ in doğduğu Rabi’u’l-Evvel ayının 12 gecesi kutlanılan kandildir. Bu gecenin ne fazileti ve ne de kutlanması hakkında hiçbir rivayet sabit olmamıştır. Dolayısıyla Peygamberimiz (sallALLAHu aleyhi ve sellem) doğum gecesini ne kendisi ne ashabı ve ne de selefi salihin kutlamış değildir. Bunun üzerine İlim ehli bu geceyi o maksatla ihya etmeyi ve de mevlid okumayı dinde ihdas edilmiş bir bid’at saymışlardır.

Osmanlılar tarafından mevlid, ilk defa III. Murat zamanında, 1588’de resmi hale getirildi. Merasimler, belirlenmiş teşrifât kaidelerine uygun olarak sarayda tertiplenir, ayrıca, önceleri Ayasofya Camii’nde, sonraları ise Sultan Ahmed Camii’nde yapılan merasimlere, devlet erkanıyla birlikte halk da katılırdı.


Rasulullah (s.a.v.)’ın doğumunu ve hayatını medh ve senâ eden, “Mevlid” adını taşıyan çok eser kaleme alınmıştır. Bu eserler daha sonra, mevlid merasimlerinde, mevlidhanlar tarafından teğannî ile okunmaya başlanmıştır. Bunların Türkçede en meşhur olanı Suleyman Çelebi’nin Vesiletun-Necât adındaki mevlididir.

Mevlid, halk arasında büyük bir ibadet olarak kabul edilmekte, ölülerin ruhu için mevlidler okutularak, onların günahlarının bağışlanacağı zannedilmektedir. Halkın cehaletinden ve yanlış itikadlarından istifade eden mevlid okuyucu hanendeler, bir piyasa oluşturarak, bunu ticarî bir çıkar aracı yapmışlardır.

Bu tip bir kabul ve davranışın İslamî olmadığı hususu ile ilgili herhangi bir ihtilaf sözkonusu değildir. Böyle bir olaya sebeb olan herkes dinen sorumludur. Merasimlerde mevlid okunmasının vazgeçilmez bir âdet haline getirilişinin sakıncalarından biri de, netice olarak insan kelâmı bir şiir olan bu metinlerin, okunması ve dinlenilmesi ibadet olan Kur’an ile eşdeğerde görülmeye ve değerlendirilmeye başlanılması tehlikesidir.

“Beni, hıristiyanların Meryem oğlu İsa’yı aşırı bir şekilde övdükleri gibi övmeyin. Ben, ancak bir kulum ve (benim için) Allah’ın kulu ve elçisidir, deyin.” (Buhari ; Muslim)

Mevlid’i Nebevi’yi kutlanır mı?

Muhammed b.Salih el-Useymîn-ALLAH, İslâm ve müslümanlardan yana kendisine en iyi şekilde mukafatını versin- kendisine Mevlid-i Nebevî’yi kutlamanın hükmü sorulduğunda, o şöyle cevap verdi:.

Birincisi: Rasûlullah (sallALLAHu aleyhi ve sellem)’in doğduğu gece kesin olarak bilinmemektedir. Aksine günümüzdeki bazı tarihçiler, Rasûlullah (sallALLAHu aleyhi ve sellem)’in doğduğu gecenin Rebîul-Evvel ayının 9. gecesi olduğu ve 12. gecesi olmadığı gerçeğine varmışlardır. O halde 12. gece yapılan kutlamanın tarihî yönden hiçbir dayanağı yoktur.


İkincisi: Mevlid-i Nebevî’yi kutlamanın dînî yönden de hiçbir dayanağı yoktur. Çünkü Mevlid-i Nebevî’yi kutlamak ALLAH’ın dîninden olmuş olsaydı, Peygamber (sallALLAHu aleyhi ve sellem) bunu yapardı veya ümmetine bunu bildirirdi. Eğer o bunu yapmış veya ümmetine bildirmiş olsaydı, bu kutlama günümüze kadar (hadis kitaplarında) korunmuş olurdu. (Kaynak: Muhammed b. Salih el-Useymîn’in fetvâ ve risâleleri.Cilt: 2. Sayfa: 298-300)

İhsan Eliaçık röportajı: İslam’da doğru bilinen yanlışlar


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.