Referandum’da neden mi hayır diyorum?

Politika, kitleleri şaşırtma ve avlama sanatıdır. Tıpkı köpek balıkları ile balinaların avlayacakları balıkların etrafını sardıktan sonra, su kabarcıkları çıkarıp onları şoke etmeleri ve ardından hepsini yutmaları gibi…

Referandum'da neden hayır diyorum?

Referandum’da anayasa değişikliğine neden mi hayır diyorum?

Satılmadık çakıl taşı kalmadı

“CHP’nin tek parti diktatörlüğünde ne yapıldı Allah aşkına? CHP’ye soruyorum; Yahu senin bu memlekette dikili bir ağacın mı var? Bu cibilliyetsiz partinin bu ülkeye hiçbir katkısı olmamıştır. CHP iktidarında şu ülkede bir taş üstüne taş kondu mu? Biz bu CHP’nin tüm geçmişini biliriz, hiç bir eserleri, emekleri yoktur bu ülkede” diyen AKP, Türkiye’nin özelleştirilerek yabancı şirketlere satılmamış kurumunu ve yabancı turistlere satılmadık yerini bırakmamıştır. 2002’den bugüne yetmişin üzerinde kurum satılmıştır…

Korkunç iç ve dış borçlar

AKP’nin iktidar olduğu yıldan beri Türkiye’nin iç ve dış borçları trilyonları bulmuş, 2002 yılında 130 milyon dolar olan dış borç 2016 yılına gelindiğinde 420 milyon dolara fırlamıştır… Siyasi belirsizliklerden dolayı ekonomik olarak kötüye giden ülkemiz, malum sistemin gelişi ile birlikte doğan diktatörlük tehlikesinden dolayı ekonomik anlamda da tam anlamıyla çöküşe geçmesi muhtemeldir.


Toplumsal kriz

ABD’de patlayan ekonomik krizin küresel hâle gelmesi sonucu Türkiye’de işsizlik, pahalılık, cinayet, fuhuş ve tecavüzler korkunç safhaya ulaşmakla birlikte; dikkatlerin Hrant Dink cinayeti gibi katliamlara ve Davos krizi gibi sunî gündemlere çekilmesiyle ekonomik ve toplumsal sorunlar, krizler unutturulmaya çalışılmıştır. Tıpkı bugün de olduğu gibi…

Akıl, irade, bilinç ve mantık kaybı

Abdülhamit’i saymazsak Türkiye’de belki de dünyada, şimdiye kadar hiçbir başbakan, politik mizahçı ve karikatüriste o kadar para ve ceza davası açmadı ve onun kadar kazanmadı. İşte bu politik zihinsel darbe sonucu, Türkiye’de hiçbir politik sanat değeri olmayan kaba ve pespaye filmler üretildi. Bunlar mizah filmi diye, toplumun önüne sürülüp insanların daha da sürüleşmesi için ortam hazırladı.

Onursuzluk

İşsizlik ve yoksulluğun bitirilmesi yerine, oy için toplum dilencileştirilerek sadaka toplumu haline getirilmiş; kişisel ve toplumsal onur kökünden yok edilmiştir. Bir topluma ve insanlığa bundan daha korkunç zarar verilebilir mi?

Gel gelelim, 16 Nisan 2017 günü yapılacak Referandum oylaması için “evet” diyecek insanlar karşımıza ‘Amerika’ örneği ile geliyor…

Neymiş efendim Amerika’da da başkanlık sistemi varmış… Başkanlık sistemi ile yönetilip huzura eriyormuş…


Arkadaşım, Amerika’da uygulanan başkanlık sisteminde başkanın yasamayı fesih etme yetkisi yoktur, bizde uygulanmak istenen sistemde ise başkan, meclisi fesih etme yetkisine sahip. Ayrıca Amerika’da seçilen başkan partili değildir, fakat bizde uygulanmak istenen sistemde partili cumhurbaşkanı seçilmek istenmektedir ki; bu tarafsızlığa büyük bir darbedir…

Şimdi de diyecekler ki; “Mustafa Kemal de partili cumhurbaşkanıydı”…

Yasamayı fesih yetkisi Atatürk’e verilmedi

Herkes bilmelidir ki; bugün tek bir kişinin elinde toplanması istenen yetkiler, Mustafa Kemal Atatürk’e asla verilmemiştir. 1924 anayasasında cumhurbaşkanına meclisi fesih yetkisi verilmesiyle ilgili madde, dönemin milletvekillerince sert bir biçimde eleştirilmiştir. Tek parti dönemindeki o meclis, yasamayı fesih yetkisini tek partinin başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk’e vermemiştir.

Halkın cumhurbaşkanını seçmesi, getirilmek istenen sistemde egemenliğin hala halkta olduğunu göstermez. Zaten seçilen cumhurbaşkanı yasama, yürütme ve yargı gücünü bu anayasa ile eline alacaktır. Meclisin feshedildiği ve muhalefetin olmadığı yerde, milli irade tam anlamıyla temsil edilemez.

“Savaş halindeyiz, hızlı kararlar lazım” diyen vatandaşlar var

Oslo’yu imzalayarak PKK’nın güçlenmesine zemin hazırlayanların, kendi elleriyle FETÖ’yü devletin içine koyanların, sınırı kapatmayarak IŞİD’in güçlenmesine göz yumanların bu şekilde samimi olmayan sebepler ile anayasa değişikliği yapmasına ayrıca karşıyım.


Velhasılıkelam…

Anayasa değişikliği;

  • Yolsuzluğa, işsizliğe, yoksulluğa çözüm getiremeyeceği için,
  • İşledikleri suçlardan dolayı kendilerini yargılayacak hakimleri kendileri seçmek istedikleri için,
  • Kendi isteklerini millete dayatan bir zihniyet olduğu için,
  • Kadınları insan olma onurundan uzaklaştırdığı için,
  • İnsanların hak aramanın yollarını kapattığı için,
  • Demokrasiyi amaç değil araç olarak gördükleri için,
  • ve dini kullandıkları için #Hayır!

Redd-i anayasa seçmeni oluşturmak için hayır stratejisi nasıl olmalı?


Görkem Barındık
1993 yılında Ankara’da doğdu. Süleyman Demirel Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünde ön lisans; Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Akabinde Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda “Dijitalleşen Medya ve Yarattığı Yeni Şiddet Alanı: Dijital Şiddet” başlıklı tezini tamamlayarak yüksek lisans programından mezun oldu. Şu an hâlihazırda doktora eğitimi için hazırlanmaktadır.