Yaraların iyileşmesini önleyen 4 kritik hata nedir?

Günlük hayatta gerçekleşen kazalar, küçük yaralanmalara neden olabiliyor. Yaraların erken iyileşmesi için uygulanan doğru bilinen yanlışlar geç iyileşmeye neden olabilirken, bazen durumu daha da sıkıntılı hale getirebiliyor.

Yaraların iyileşmesini önleyen 4 kritik hata nedir?

Bir yaraya iyi gelen tedavi, yöntemi başka bir yaranın daha kötü hale gelmesine yol açabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Yara Analizi ve Tedavi Merkezi’nden Prof. Dr. Orhan Babuçcu, yaraların iyileşmesinde halk arasında doğru bilinen yanlışlar ve doğru müdahalenin önemi hakkında bilgi verdi.

Yanlış bilinenler doğru bilinenlerden fazla

Yara bakımında yanlış bilinenler neredeyse doğru bilinenlerden fazladır. Bunun nedenlerinin başında tüm yaraların aynı başlık altında toplanması gelmektedir. Her yaranın tedavi şekli farklıdır ve kişiye özeldir. Yaraların mutlaka uygun bakımla tedavi edilmesi, geçmediği takdirde mutlaka yara konusunda uzman doktorlar tarafından tedavi edilmesi gerekir.


1- Yaraları oksijenli su ve tentürdiyotla temizlemeyin

Yarayı temizlemek için kullanılan alkol ve tentürdiyot gibi maddeler sadece mikroplara değil, yaranın iyileşmesi için gerekli hücrelere de zarar vermektedir. Ayrıca sürülen alkol içerikli maddeler, yara bölgesini tahriş ederek alerjik rahatsızlıklara neden olabilmektedir.

Düşme ya da kesme gibi nedenlerle oluşan yaralarda temiz su ve sabunla yıkayıp, temiz bir bezle örtmek genellikle yeterli olmaktadır. Önemli olan dışarıdan gelen mikropları yaradan uzaklaştırmaktır. Diyabetli hastaların bu tür yaralanmalarda ilk müdahalenin ardından doktora başvurması gerekmektedir.

2- Kaşınan yara enfeksiyon kapmış olabilir

Halk arasında yaraların kaşınmaya başladığı zaman iyileştiği yönünde bir inanış bulunmaktadır. Aslında yara iyileşmesinin belirtilerinden birisinin de kaşıntı olduğu gerçektir.

Ancak yara yerinde kaşıntı ve rahatsızlık hissi ilaç alerjisini, tahrişi, hatta enfeksiyon başlangıcını dahi işaret edebilmektedir. Bu yüzden yaranın çok yakından takip edilmesi gerekmektedir.

Yara kenarlarında artan kızarıklık, küçük su toplamaları, yanma ya da iltihap benzeri oluşumların görülmesi durumunda vakit kaybedilmeden doktora başvurulmalıdır.


3- Yarayı açık bırakmak daha çabuk iyileştirmez

yara

Yaraların açık bırakıldığı zaman daha çabuk iyileştiği doğru değildir. Yara iyileşmesi için oksijen gerektiği doğrudur ancak yaranın hızla iyileşmesi için kuru değil nemli bir ortam gereklidir.

Kurumuş bir yarada iyileşme beklemek güçtür. Yaranın kuruması sonucu oluşan kabuk aslında yaranın gerçek anlamda iyileşmesini de geciktirmektedir.

Kabuk mikrop kapmayı engellediği için kötü bir durum olmasa da günümüzde yaranın hava almasını sağlayan, nemli tutan ve mikroplardan koruyan pansuman malzemeleri bulunmaktadır.

Yapılması gereken; yara temizlendikten sonra, kirli bir yara ise antibiyotikli pomat da sürülerek pansumanla kapatılması ve günlük olarak pansumanın değiştirilmesidir. Yanma, kızarma, ağrı, şişme fark edildiğinde doktora başvurulmalıdır.

4- Küçük yaraları kendi haline bırakmayın

Küçük yaraların kendi kendine iyileşebileceği ve tedaviye gerek olmadığı düşüncesi son derece yanlış ve tehlikelidir. Yara kişiyi mikroplardan koruyan derinin bütünlüğünün bozulmasıdır.


Buradan vücuda giren mikroplar çok daha büyük yaralara neden olabilecek enfeksiyonlar yaratabilmektedir. Özellikle diyabet gibi rahatsızlıkları olan kişiler en ufak sıyrığı bile önemsemelidir. Yara iyice temizlendikten sonra en azından bir yara bandı ile kapatılmalı ve takip eden bir hafta boyunca enfeksiyon olup olmadığı kontrol edilmelidir.

Spor yaralanmalarını önlemek için neler yapılmalı?


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.