İş yaşam dengesi için 5 püf nokta: Mutluluk ve başarı formülü

Kadın olmak zordur bu ülkede. Çalışan kadın olmak daha da zor. Çalışan anne olmaksa uzun soluklu bir maraton. Mutluluk ve başarı için iş yaşam dengesi neden önemli?

Mutluluk ve başarıda iş yaşam dengesi için 5 püf nokta. Mutluluk ve başarı için iş yaşam dengesi neden önemli?

Kurumsal firmalarda çalışan yöneticilerden, kendi işinin patronu girişimci kadınlara kadar hepimiz iş yaşam dengesini tutturmakta zorluk yaşıyoruz.

En büyük motivasyon kaynağımız sorumluluğumuzdaki işi en iyi şekilde yapabilmek, alınabilecek en iyi sonuçları alabilmek, müşterileri en iyi şekilde ikna etmek ve bunu yaparken de ekibe en iyi şekilde liderlik edebilmek. Danışanım olan bir çok yönetici kadın işlerine, yapabileceklerine ve organizasyonlarına tutkuyla inanıyor. Öyle kadınlar var ki sorumluluğundaki ekip çoğu kez tam bir inançla arkasından gidiyor.


Hedefe ulaştıkça ekibin güveni ve motivasyonu da artıyor. Uzun çalışma saatleri, uykusuz geceler arkasından elde edilen başarılar hem kadın lidere hem de ekibine motivasyon ve güç sağlıyor. İşi başarmanın iç huzuruyla tüm ekip kendi özel hayatına çekiliyor. Buraya kadar her şey güzel görünüyor.

Tam da bu güzel tablonun üzerini kara bulutlar burada kaplamaya başlıyor. Tüm ekip eve gittiğinde akıllı telefonlar ve tabletler sayesinde işe devam ediliyor. Çünkü bir çok firmada bir yönetici 7×24 çalışıyor ya da çalışılması gerektiği düşünülüyor. Kadın yöneticiler için işte en zor kısım burası oluyor. İşten çıktığında işle bağlantılarını kesip özel hayata odaklanmakta zorlanıyorlar.

Oysa iş yaşam dengesi, işteki başarının ve evdeki mutluluğun en temel formülü.

Yeni çağ düzeninde 2016’da Deloitte’un yaptığı bir sonraki nesil liderler için yapılan araştırma sonuçlarına göre iş yaşam dengesi oldukça önemli. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 29 ülkede yapılan, 1982 ve sonrasında doğan, üniversite mezunu ve özel sektörde çalışan 7.700 kişiyle yapılan araştırma sonuçlarına göre iş yaşam dengesi maaştan sonra dikkat edilen en önemli faktör.

Türkiye gibi çocukların, evin düzeninin, sosyal yaşamın kadının sorumluluğu sayıldığı toplumlarda iş yaşam dengesini sağlamak daha da önem kazanıyor. Çünkü evdeki sorumluluklar da azımsanmayacak kadar fazla. Çocuklar, ödevleri, kursları, arkadaşları, sosyal hayatları, evin düzeninin sağlanması, eş, sosyal yaşam organizasyonları derken bazen iplerin koptuğunu hissedebiliyoruz. İplerin kopmaması ya da en azından birbirine dolanmaması için yapılması gereken bazı küçük ip uçları var:


1- Sorumlulukları paylaşın: Her şeyin üstesinden  yalnız başınıza gelmeye çalışmayın. Yardım isteyin. Eşinizden, ailenizden ya da profesyonel olarak destek alabileceğiniz bir düzene geçin.

2- Mükemmeliyetçi olmayın: Herseyin en mükemmel şekilde olmak zorunda olmadığını farkedin. Bazen olduğu haliyle de işler gayet güzel bir şekilde yürüyebilir.

3- Kendinize zaman ayırın: Yapılması gerekenler listesinin hiç bitmeyeceğini bilin. Yapılması gerekenler bitmese de kendiniz için mutlaka zaman ayırın. Unutmayın önce sizin şarj olmanız demek mutlu bir yaşam, sevgi alıp verebildiğiniz; bunu gösterebildiğiniz ve hissedebildiğiniz bir evlilik ve  mutlu çocuklar yetiştirebilmek demek.

4- Hayır demeyi bilin: Kendiniz ve daha verimli olabilmeniz için hayır demeyi öğrenin.

5- İşi işte bırakın: İşle ilgili yapılması gerekenleri ertesi gün daha verimli olabilmek için bırakın. Unutmayın her zaman yapılması gereken bir iş vardır.


Hayatınızda daha çok kendinize yer açtığınız başarılı, mutlu doyumlar günler olması dileğiyle.

Türkiye’de çalışanların en büyük sıkıntısı ne?


Burcu Ateş
16 yıllık iş yaşamında birçok global markanın “Marka Yöneticiliği”ni yaptı. Yurt dışında Marka Yönetimi ile ilgili eğitimler aldı ve bu eğitimleri Türkiye’de sorumlu olduğu markalarda uyguladı. Ateş, 2014 yılından beri markaların Türkiye marka konumlaması, marka yönetimi, dijital marka iletişimi ve itibar yönetimi gibi konularda eğitim ve danışmanlık veriyor Tek bir işle yetinmeyi sevmeyen Burcu Ateş’in en büyük amacı, kendi hayatına olduğu kadar diğer çalışan kadınların yaşamlarına da ışık tutabilmek. Bu nedenle okuyor, gözlemliyor, araştırıyor, paylaşıyor. Bu paylaşımların biraraya gelmesinden oluşan ‘Çocuğum, Eşim,İşim… Peki Ya Ben? İsimli bir kitabı bulunuyor. Zeynep’in annesi olmaktan gurur duyuyor ve yaşamına gelecekte yeni ilgi alanları da ekleyerek, yaşamın kıyısında değil içinde olmayı hedefliyor.