Celal Bayar’ın kızı Nilüfer Gürsoy referandum oyunu açıkladı

3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın kızı Nilüfer Gürsoy, referandumda ne oy kullanacağını açıkladı: “Atatürk’e bu kadar bağlı olan, milli mücadelenin içinde olan bir kişi ne diyebilir?”

Celal Bayar'ın kızı Nilüfer Gürsoy referandum oyunu açıkladı

“Babam yaşasaydı Hayır derdi”

Celal Bayar’ın kızı ve üç dönem milletvekilliği yapan Nilüfer Gürsoy referandumda “Hayır” diyeceğini açıklamasının ardından gelen “Babasının kemikleri sızlamıştır” eleştirilerine yanıt verdi.

Gürsoy, Aydınlık’tan Mustafa Pamukoğlu’nun “Babanız bugün yaşasaydı, ‘hayır’ der miydi?” sorusuna, “Babamın ilk hareketi saltanata karşıydı. Jöntürklerden sayılırdı. Atatürk’e bu kadar bağlı olan, milli mücadelenin içinde olan bir kişi ne diyebilir?” dedi.


Nilüfer Gürsoy geçtiğimiz günlerde Hürriyet’e tam sayfa ilan vermiş ve şunları söylemişti:

“Yine bir referandumun eşiğine geldik. Yine bundan önceki anayasa referandumlarında olduğu gibi 16 Nisan 2017 referandumunda da “hayır” diyeceğim. Hayır dememin nedenlerini geçmiş dönemlere bakarak açıklamak istiyorum.

1961 Anayasası ve 1982 Anayasası darbe anayasalarıdır. 1961 Anayasası 27 Mayıs’tan sonra kabul edildi. Hemen hemen tamamı Halk Partililerden oluşan ve hiçbir Demokrat Partili üyesi bulunmayan Kurucu Meclis tarafından yazıldı. Sayısı onları bulan zabıtlarından görüleceği gibi uzun müzakereler sonrası hazırlandı. Zabıtlar incelendiğinde her kelimenin üzerinde durulup tartışıldığı görülür. 1961 anayasası bir darbe anayasasıydı. Çokpartili rejimi başlatan ve yerleştiren Demokrat Partiye karşıydı.

“Hayır’ demek yasaklanmıştı”

Aynı zamanda 27 Mayıs darbesini yapanlara seçimsiz ve ömür boyu senatörlük sunan, eski cumhurbaşkanlarının seçilmeden ömür boyu yer bulacağı, cumhuriyetin kurucu anayasalarında bulunmayan Millet Meclisinin yanında / üstünde bir senato getiriyordu. Anayasanın girişinde ‘meşruiyetini kaybetmiş bir iktidar…’ diyerek Demokrat Partiyi mahkum ediyordu. Bu anayasanın kabul edildiği Temmuz 1961’de Yassıada’da kapalı tutulan Demokrat Parti mensupları hakkında her ne kadar verilecek kararlar önceden belirlenmiş olsa da mahkeme hükmünü açıklamamıştı. Kararlar Eylül ayında açıklanacaktı.


Bu giriş ile anayasa sadece Yassıada mahkemesini (Yüksek Adalet Divanını) yönlendirmiş olmuyor, aynı zamanda mahkeme görevini de üstleniyordu. Yargı sisteminin kırılma noktasını anayasaya eklenen girişinde ve Yassıada mahkemesinin tutumunda görebiliriz.

27 Mayıs’ta ocak bucak teşkilatlarının kaldırılması da siyasi hayatımızda kötü neticelere sebep olmuştur.

1961 Anayasası referandumunda ‘hayır’ demek yasaklanmıştı. Sandık başlarında kırmızı pusula bulamayanların kırmızı kumaş parçalarını zarflara koydukları da olmuştu. Zarflar öylesine inceydi ki kırmızı oyların rengi zarfın üstünden belli oluyordu.

“1982’de ‘hayır’ diyeceklere baskı yapılmıştı”

1982 Anayasa referandum sürecinde de ‘hayır’ denilmemesi için baskı yapılmıştı. Bugün de ‘hayır’ diyeceklere amansız bir baskı propagandası sürüyor. Gerçeklerden uzak ve mantıksız söylemler, baskılar darbe dönemlerini hatırlatıyor. Her iki darbe dönemini 1960 darbesini ve 1980 darbesini yakından yaşamış bir kimse olarak bugün içinde bulunduğumuz durumun darbe ortamına benzediğini söyleyebilirim.

Gerçi bir 15 Temmuz 2016 gecesi yaşandı. Kısa saatler içinde milletimizin sağduyusu ve canı pahasına önlendi. Arkasından gelen ortam ise darbeden silkinmenin huzuru ve rahatlığı getirmesi beklenirken yerini gergin endişeli bir havaya bıraktı. Etrafımız ateş çemberi ile sarılı iken ülkemizin öncelikli halletmesi gereken birçok problemleri varken yeni bir anayasa getirmenin gereği var mıydı? Amaç nedir? Anayasa değişikliğini getirenlere başta sorulan bu soruya demagojiye sapmadan ‘iki başlılık’ vs. gibi inandırıcı olmayan, kaçamaklı değil, net ve inandırıcı bir açıklama getirmelerini istemek vatandaşlık hakkımızdır.

“Çift başlılık bahanesiyle”


Getirilen bu değişiklik ne getiriyor? Ve asıl, ne götürüyor? Oy vereceklerin önceden bunu bütün açıklığı ile bilmeleri ve tartmaları lazım. ‘Çift başlılık’ bahanesiyle yola çıkıp bütün yetkileri tek elde toplayan, tek adamlığa soyundular. “Tek Adam” bir kitabın adıdır. Asırların ender yetiştirdiği Atatürk bile tek adamlığı aklından geçirmemişti. Tek adamlık tekliflerini elinin tersi ile reddetmişti. Hangi demokrasilerde tek adamlık yer bulabilir? Tarihte oyla diktatörlüğe geçen bir tek Hitler örneği vardır.”

Son referandum anket sonuçları açıklandı


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.