Sakarya Üniversitesi Doğa ve Hayvan Hakları Topluluk Başkanı Aslı Şefika Sümeyye Kapusuz ile projeleri ve hayvanlara yönelik şiddet üzerine konuştuk.
Röportaj: Asiye Şefika Sümeyye Kapusuz
Yeni faaliyete geçmiş bir topluluksunuz. Bu yola çıkmanızın sebebi nedir?
İsmim gibi belki de onun bir getirisi olarak çok yönlü bir insanım. Tek ilgi alanımın hayvanlar olduğunu, hayatımın hayvanlardan ve hayvan sevgisinden ibaret olduğunu söyleyemem. Çabam, insan olmak ve vicdanlı davranmak yönündedir. Doğa ve hayvan sevgisinin, doğa ve hayvan hakları savunuculuğunun insan olmanın bir sonucu olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle şunu itiraf edeyim; oldum olası böyle bir insan değildim. Tatlı zararsız hayvanlara “aa ne tatlı” deyip geçen, karıncaları öldüren, kanatlı hayvanlardan deli gibi korkan, evindeki akvaryumda Japon balığı besleyen bir çocuktum. Bu itirafı yapma sebebim bu gidişatın nasıl değiştiğini göstermek istememdir. Çünkü hayvanlarla tanıştıkça, daha çok şey paylaştıkça çok şey öğrendim. Ortaokulda ise köpekleri çok sevmekle başladım. Beni hiç ısırmadılar. Aksine insanın gözlerinin içine bakıyorlar, azıcık sevsen sana bağlanıp peşinden yürüyorlardı. Bize öğrettikleri gibi korkunç ve saldırgan değillerdi.
Görüyorsunuz öncesinde hiçbir köpekle tanışmadan onlar hakkında çevreden gelme önyargılara sahiptim. Bir kere kabuğumdan çıkıp tanıştıktan sonra eski halimi hayretle hatırlar oldum.
Lisede kedilerle de iyi anlaşmaya başladık. Aslında benim asıl korkum hayvanların ani hareketleri ile alakalıydı. Fakat bir kediyi kucağıma alıp oracıkta mırlayarak uyumasına şahit olduktan sonra “Daha güzel ne olabilir ki dedim?” Fakat gördüğünüz üzere henüz hayvanlara yeni alışıyor ve hayvan sevgisi kazanıyorum. Üniversiteye kadar hayvanları çok sevmeye devam ettim. Hayvan hakları ile üniversitede tanıştım. Bu dönemde sokak hayvanları ile evimi ve yatağımı paylaşmayı öğrendim. Hayvan sahiplenme ve sahiplendirme literatürü ile karşılaştım. Hayvan barınakları, kısırlaştırma faaliyetleri vs. hakkında bilgi sahibi oldum. Hayvanlara yönelik şiddet olaylarına şahit oldum. Öğrendiklerim noktasında bir şeyler yapmak istiyordum, fakat bazı noktalarda bireysel olarak yetersiz kalıyordum. Topluluğumuzu kurmak için yola çıkma sebebim de budur. Daha fazla gönüllü arkadaşımın yardımı ile güzel şeyler başaracağımıza inanıyorum.
Sakarya Üniversitesi Doğa ve Hayvan Hakları Topluluğu projeleri
Peki, Sakarya Üniversitesi Doğa ve Hayvan Hakları Topluluğu olarak sosyal sorumluluk adına faaliyete geçirmeyi planladığınız projeler var mıdır?
Elbette. Öncelikle Tanıtım ve üye kabul standı açacağız. Sokak Hayvanları için mama ve su kapları oluşturma ve bunları sorumluluk sahibi hayvan dostlarına ulaştırma, Tanışma pikniği, Cadde üzerinde araçlar ile sokak hayvanları arasında gerçekleşmesi mümkün trafik kazalarını önlemek adına Sakarya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bulunan caddelerin konu ile ilgili tabelalandırılması, Barınak ziyaretleri, barınaklarla yardımlaşma, barınaklar hakkında gazete ve sosyal medya üzerinden paylaşımlarda bulunma, “Yeşilini Giy Fakülteni Temizle” Mıntıka temizliği projesi, “Sokak Hayvanları” temalı fotoğraf yarışması, “Hayvan İlk yardımı” Semineri, fakültelere hayvan ilk yardım çantası temini, Yemekhanede ayrıştırılmış çöpler oluşturma ve bunları sokak hayvanlarının beslenmesinde kullanma, Bisiklet turu eşliğinde fidan dikimi, okul ve belediye bünyelerinde ayrıştırılmış geri dönüşüm atık kutusu uygulamasına geçilmesi başlıkları faaliyete geçirmeyi düşündüğümüz projelerdir.
“Hayvanlar için yaşam alanları projemiz onay sürecinden geçmedi”
Yeni faaliyete geçmiş bir topluluk olmakla beraber Sakarya Üniversitesi çalışanları ve öğrencileri ile paylaşmak istediğiniz bir şeyler var mıdır?
Projelerimizin hazırlık, kabul ve gerçekleşme süreçlerinde kolaylaştırıcı rol oynamalarını talep ediyoruz. Özellikle üniversitemizde oluşturmak istediğimiz hayvanlar için yaşam alanları projemiz Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’nda gerçekleşen mülakatımızda çok tepki topladı. Resmi bir topluluk olarak onay sürecinden geçmeyen projeleri gerçekleştiremeyiz. Sanırsak karşımızda doğa ve hayvan dostu bir kadro bulunmadan bu projeyi yapmamız oldukça zor.
Yeni bir topluluk olduğumuz için üye sayımız oldukça düşük. Bu sayı aktif üyeler başlığı ile sınırlandırıldığında ise daha da azalmakta. Bizler Sakarya Üniversitesi öğrencisi tüm doğa ve hayvan dostu arkadaşlarımızı aktif bir şekilde aramızda görmeyi dileriz. Bunun dışında yemekhanelerde ayrıştırılmış yemek artıkları için atık kutusu oluşturma projemiz gerçekleşene kadar tüm arkadaşlarımız kalan yemeklerini yemekhanelerinin dışında bulunan sokak hayvanlarına vermelerini rica ediyoruz. Bu hayvanlar kimi fakültede kediler kimi fakültede köpeklerden oluşuyor. Ve oradalar, bizden yemek bekliyorlar!
“Hayvan korkusu ile hayvan düşmanlığı ya da hayvan nefreti farklı şeylerdir!”
Peki, insanların köpeklerden korkmalarının sebebini sorsak, nasıl bir açıklamada bulunursunuz? İnsanlar hayvanlara nasıl yaklaşmalı, bunun için neler önerirsiniz?
Hayvan korkusu ile hayvan düşmanlığı ya da hayvan nefreti farklı şeylerdir. Hayvan korkusu gayet tabii bir problem iken, hayvan düşmanlığı ya da nefreti ancak kişinin insani çizginin dışına çıkması ile olur. Bunun yanında hayvan korkusu kişiye, küçüklükten kalan bir dürtü, yaşanmış talihsiz bir olay, ya da maalesef çevreden gelmiş bir öğreti ile yerleşmiş olabilir.
Çevreden gelen öğretiyi bir örnekle açıklayabiliriz:
Bir ebeveynin yaramazlık yapan çocuğunu “Bak köpek geliyor, hav hav, kaç çabuk, bırak onu…” benzeri korku içeren tutumlar sergilemesi.
Çevre etkisi sırf ebeveyni ya da yakın arkadaşı korkuyor diye kişinin o hayvandan korkması şeklinde de gerçekleşebilir. Bu etkiler genellikle çocuk yaşlarda tohumlarını eker ve karşı bir çabada bulunmadığı sürece hayatı boyunca kişi ile kalır. “Karşı bir çabada bulunmadığı sürece” diyorum çünkü hayvan korkusu aşılamayacak bir şey değildir. Kişi bu korkusunun üstüne giderek, kendi içinde ve pratikte bazı çabalar içinde bulunarak bu korkusuyla baş edebilir. Fakat bu çabaları itekleyecek ve sonuca ulaşmasına yardımcı olacak bir numaralı güç hayvan sevgisidir. Her şeyden önce hayvanlardan korksanız bile lütfen onları sevin, gerisi gelecektir.
“Hayvanlara şiddet uygulayanlar sağlıklı bireyler değil”
Hayvanlara yönelik şiddet olaylarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Şiddet olaylarının önüne nasıl geçilebilir? Bunun için neler yapılmalıdır?
Az önce belirttiğim gibi korku ile düşmanlık/nefret arasındaki fark burada ortaya çıkıyor. Dediğim gibi, hayvanlara şiddet uygulayabilecek denli düşmanlık ve nefret sahibi kimselerin sağlıklı bireyler olduğunu düşünmüyorum; bu kimseler insanlıklarını kaybetmiştir, sadece hayvanlar için değil insanlar için de tehlike arz etmektedirler, cezalandırılmanın yanı sıra psikolojik tedaviye de ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum.
Çözümsel açıdan, öncelikle şu bir gerçektir ki caydırıcı bir ceza olmadığı sürece bireysel olarak bu olayların tamamen önüne geçmemiz çok zordur. Yine de tamamen durduramasak bile bireysel olarak hayvana yönelik şiddet konusunda her zaman karşıt, uyanık ve aktivist bir tutum sergilemeliyiz. Ama bunun yanında resmi mercilere caydırıcı cezalar noktasında talep ve baskı uygulamamız da mecburi ve aktivist tavrımızın bir zorunluluğudur. Yani süreci bireysel ve devlet eli olmak üzere iki koldan yürütmeli ve ilerleme kat edene kadar pes etmemeliyiz.
Son olarak okurlarımızla paylaşımda bulunmak istediğiniz bir şeyler var mıdır?
Özelde tüm okurlardan genelde tüm insanlardan beklentimiz doğaya ve hayvanlara karşı sorumluluk sahibi ve vicdanlı bir tutum sergilemeleridir.
Pratiğe yönelik talep ve tavsiyelerimizi şu şekilde sıralayabiliriz:
Evlerinizin önünde yaz-kış açlık ve susuzluk sınırında yaşayan sokak hayvanları için mama ve su kapları bulundurun. Bunları her gün doldurun ve bunlara sahip çıkın.
Sokakta gördüğünüz yaralı hayvanlara arkanızı dönüp gitmeyin ve onlara tedavi olmalarında yardımcı olun. Nasıl ki yaralı bir insana arkanızı dönüp gidemiyorsanız, onları da ölüme terk etmeyin.
Petshoplarda satılan hayvanlar sizlere daha tatlı geliyor olabilir. Ama sokak hayvanlarını tanıdığınızda onlarında dünyalar tatlısı canlılar olduğunu göreceksiniz. Bu yüzden lütfen, hayvanları bir alışveriş malzemesi haline getirmek yerine, onları sahiplenerek onlara hayat verin.
Alışverişlerinizde doğaya karışmayan naylon poşetler yerine bez çanta kullanın.
Evlerinizde geri dönüşüm için çöplerinizi ayrıştırın ve bunların geri dönüşümlerinden emin olmak için takipte kalın. Bulunduğunuz bölgede geri dönüşüm kutuları mevcut değilse bunları belediyeden yazı işlerine bırakacağınız dilekçeler yolu ile talep edin.
Hayvanlara yönelik şiddet olaylarına şahit olduğunuzda sessiz kalmayın. Bu şekilde şiddeti uygulayandan bir farkınız olmayacaktır. Lütfen duruma müdahale edin ve bu kişinin cezalandırılmasını sağlayın. Ayrıca hayvan sevgisi taşımayan veya şiddete meyilli kimseler tanıyorsanız ya da görürseniz lütfen onları bu düşünce ve tavırlarından uzaklaştırmak için çabalayın.