Sinan Oğan: Türkiye’yi AKP-HDP işbirliğine kurban vermeyeceğiz

Sinan Oğan, Antalya’da büyük bir kalabalığa seslenerek, “Erdoğan’a göre değil, Türkiye’nin gelecek yüzyılına göre anayasa yapalım” çağrısında bulundu.

Hayırlı Anadolu Yürüyüşü

Oğan, “Hayırlı Anadolu Yürüyüşü” programı kapsamında Antalya’da büyük bir kalabalığa konuştu. Türkiye’de bulunan Suriyeli göçmenlerin eli silah tutan 500 binini Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlunun gemileriyle Avrupa’ya, kalan 500 bininin de memleketlerini kurtarmak üzere Suriye’ye gönderilmesi çağrısını tekrarlayan Oğan, şunları söyledi:

Antalya’ya sandık kuralım

“Demokrasi diyorsunuz ya, belediye meclis üyelerine ve belediye başkanına çağrımdır; 16 Nisan’dan sonra Antalya’ya sandık kuralım . Suriyeli vatandaşları Antalya da görmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz soralım. Göçmenin yeri göçmen kampıdır. Antalya sahilinde göçmenin ne işi var. Gelin, madem milletin iradesi diyorsunuz, milletin iradesini görelim hodri meydan.


16 Nisan’da hayırlı netice çıktıktan sonra iktidar yürüyüşümüz başlayacaktır. İktidara geldiğimiz gün bir Allah’ın kulu gelip, sahillerde kimseyi rahatsız edemeyecektir. Muhtaç olanlar kamplarda kalacaktır. Koca koca adamlara, marş marş diyeceğiz. Git hiç bir şey yapamıyorsan Mehmetçiğe mermi taşı diyeceğiz. Diyorlar ki insan hakları. O zaman benim Mehmetçiğimin, polisimin hakkı yok mu?

Anayasalar toplumların uzlaşma senedidir

Madem anayasaya ihtiyaç var, Türkiye’de barolar, üniversiteler var. Getirin tartışalım, konuşalım. Hayır diyenlere terörist denmesin, gerekçeleri dinlensin. Sonra ihtiyaç varsa oylamaya götürülsün. Şimdi evet ve hayır yüzde 50 küsurla çıkacak. Yüzde 50 küsurla çıkan bir evetin ve Anayasanın bu topluma hayrı olmaz. Anayasalar, toplumun şemsiyedir. Yüzde 50’yi şemsiye altına aldığınızda, yüzde 50’yi dışladığınızda o anayasadan hayır gelmez.

Teröristlerle ömrü mücadele ile geçmiş Türk milliyetçilerine siz nasıl Kandil’le yan yana duruyorsunuz dersiniz? Mecliste, Başkanvekiline, ‘Bu meclis gazi meclisidir, siz AKP’liler bu mecliste teröriste sayın dediniz, bana sayın demeyin’ dedim. O gün teröriste sayın, şehide kelle diyorlardı.

sinan oğan

“Dün teröristlerle kucaklaşanlar…”

Biz o gün de teröristte terörist diyorduk, bugün de diyoruz. Hiç bir zaman FETÖ’ye muhterem hocaefendi demedik. Apo denen kalleş bölücü başına, Türk milletine önderlik yapıyor demedik. Diyarbakır’da PKK elebaşısının mektuplarını okutmadık, bunları siz yaptınız. Birisi teröristlerle yanyana duruyorsa o hayır diyenler değil, dün teröristlerle kucaklaşanlardır. Dün bu teröristlerle kucaklaşanların yarın tekrar kucak açmayacaklarına kim garanti verecek?

Bizi fetö kandırdı, pkk, Rusya, İsrail kandırdı diyorlar. Yarın MHP kandırdı demeyeceklerinin garantisi var mı, yok. Her gelen bunları kandırdı. Anayasanın değiştirilemeyecek o 4 maddesini yarın bunlar HDP ile değiştirecekler. 18 maddeyi MHP, kalanı PKK ile değiştirecekler. Fal açmadık, sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasına baktık.

Erdoğan ‘Eyalet sisteminden niye korkuyorsunuz, Osmanlı’da Lazistan, Kürdistan eyaleti vardı demedi mi? Yarın, yine demeyeceğinin garantisi var mı?

“Başkan’ın böleceği bir Türkiye değil…”

Bu öyle bir sistem ki her şey tek adamın iki dudağı arasında. Başkan ordunun komutanı, ekonominin patronu, bütün bürokrasiyi atıyor, Türkiye’nin güvenlik, turizm politikasını belirliyor, Türkiye’nin idari yapısını düzenleyebiliyor. Yarın kafası attı, Lazistan, Kürdistan eyeleti söylediğini hatırladı, bir kararname imzaladı, Karadeniz’i Lazistan eyaleti, bu tarafları Kürdistan eyaleti yaptım dedi. Buna engel olabilecek bir mekanizmayı söyleyin.

Bir mekanizma var, o da Allah korusun, Türk milletinin eline silah alıp mücadele etmesi. Ama bunu kimse arzulamaz. Biz bir sabah başkanın böleceği bir Türkiye’yi değil, herkesin kardeşçe yaşayacağı, demokrasi içinde her şeyin konuşulabileceği bir Türkiye’yi istiyoruz. Parlamenter sistem içinde yaşayan bir Türkiye istiyoruz. Temsilcilerini meclise göndereceği ama o temsilcilerin sırtını PKK’ya yaslayamayacağı bir Türkiye istiyoruz.

Başkanlık sistemi geldiğinde Türkiye bir kişinin insafına kalacak. Yarın bu sistem geldiğinde, ‘Ben hanımımı çok seviyorum, cumhurbaşkanı birinci yardımcısı atadım. Damat ikinci başkan yardımcısı, oğlumun gemi firmaları var ulaştırmadan sorumlu üçüncü yardımcı, kızımı dördüncü yardımcı atadım. Dünürüm darbeleri haber veriyor, o da beşinci yardımcı. Bir iş adamı var; onu çok seviyorum, millete galiz küfürler ediyor, onu da, bakanların önüne yattığı Reza Zarrab’ı da başkan yardımcısı yaptım. Böyle diyebilir mi, diyebilir. Böyle bir sistem olamaz.

“IŞİD’den bozma Rakkalı”

Bir Suriyeliyi başkan yardımcısı atamaya hakkı var mı, var. Işid’den bozma Rakka’lıyı getir, haydi sana cumhurbaşkanı yardımcısı. İsterse atayabilir.

Cumhurbaşkanı Diyarbakır’da konuşacak. Oradaki beklenti,çözüm sürecinin yeni tarihini vermesiymiş. Haydaa, şimdi ne oldu, MHP ile buraya kadar, bundan sonra PKK ile yola devam.

Bunların bakanları değil miydi, Öcalan denen şerefsizi topluma önder olarak sunan. Hadi onu da başkan yardımcısı atadım dese, buna engel olacak hukuk gücü var mı Türkiye’de.

“O Adalet Bakanı istifa etmiyorsa…”

Biz Türkiye’de hukuk, adalet istiyoruz., Adalet şu an Türkiye’de bir isimden ibaret. Adalet Bakanı kendi memleketinde adaleti sağlayamıyor. Yozgat’ta Hayır diyenlere saldırı, her türlü hakaret yapılıyorsa, o Adalet Bakanı o gün istifa etmiyorsa adam değildir. Şimdiye kadar bir geçmiş olsun, ülkede herkes fikir özgürlüğünü kurmakta serbesttir diyemedi.

Başkanlığın Türkiye’ye ne faydası olacağını daha bir Allah’ın kulu açıklayabilmiş değil. İstediğiniz TV’ye, meydana çıkalım. Birbirimize saygı çerçevesinde bu meseleleri tartışalım. 15 senedir işsizliği şu gerekçelerle düşüremedik, dış politikamızı düzeltecektik ama şu kanun engel oldu desinler.


“Vizesiz Avrupa diyorlardı.”

Bakanların bile Avrupa’ya giremiyorsa Antalyalı üretici nasıl girecek?

“Türkiye’yi karanlığa gömecek” demek ki başkanlık senin hiçbir sorununa çözüm getirmeyeceği gibi Türkiye’yi bir karanlığa gömecek. AKP’li arkadaşları anlamakta güçlük çekiyorum.

Aras’ın kıyısında büyüdük. Sel olduğunda nehre kütükler düşerdi. Bazen Aras’tan kütük gelir, kışlık odunu çıkarırdınız. Bazen de çalı çırpı gelirdi. Iğdır’da derler ki ‘Aras her zaman kütük getirmez.’ Siz sanıyorsunuz ki Recep Tayyip Erdoğan fani değil, dünya Sultan Süleyman’a kalmadı, ona kalacak ve sürekli AKP iktidarda kalacak sanıyorsunuz. Aras her zaman kütük getirmez.

AKP’li kardeşlerim, 15 senedir siz yediniz, bizim kaybedeceğimiz bir şeyimiz yok, siz kaybedeceksiniz. Biz diyoruz ki, kimse kaybetmesin, demokrasi kazansın.

“Erdoğan’a takım elbise yapmıyoruz”

Biz Türkiye Cumhuriyeti devletine Anayasa kabul edeceğiz, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a görev kabul etmiyoruz, ona bir takım elbise yapmıyoruz. Bu memleketin gelecek 100 senesini garanti altına alacak anayasa yapmak için uğraşıyoruz. Bu anayasa gelecek 100 yıl için mi, Recep Tayyip Erdoğan için mi yapıldı? O sebeple Recep Tayyip Erdoğan’a göre değil, Türkiye’nin gelecek yüzyılına göre anayasa yapalım.

Bu sistem geldiğinde darbe olmayacak diyorlar. Ben de tam tersi diyorum; bu kadar yetkiyi gören general darbe yapar, hem de emir komuta yetkisi içinde yapar. Öyle büyük yetkiler var ki, her general tav olur buna. Hazır anayasa, darbe anayasası diyemez kimse. Birisi darbe yaptı, 12 eylülün darbe anayasası diyebilir mi kimse? Sizin anayasanız, siz kabul ettiniz diyecek. Bu, darbeleri özendiren bir anayasadır. ”

“Krizlerin anası”

Başkanlık sisteminin istikrar getireceği yolundaki açıklamaların doğru olmadığını belirten Sinan Oğan, sistemin kriz bitirmeyeceğini, aksine üreteceğini söyledi. Sinan Oğan, ‘Krizin anası geliyor” dedi.

Bunun çözümünün meclisi iki partiye düşürmek olduğunu, bu nedenle dar bölge seçim sisteminin getirileceğini belirten Sinan Oğan, “İktidarda AKP, ana muhalefette HDP. Anayasayı hallaç pamuğu gibi atarlar. İşte biz buna karşı çıkıyoruz. Bu ülkeyi AKP ve HDP’nin yarın yapacakları işbirliğine kurban vermek istemiyoruz. Başka derdimiz yok bizim” dedi.

Yeni anayasanın kabulü halinde 2019 beklenmeden 30 gün içinde HSYK’nın feshedilmesine ilişkin düzenlemeye değinen Oğan, sadece bu maddenin bile anayasaya red oyu vermek için yeterli olduğunu bildirdi. Oğan, bu sistemin geçmesi halinde Türkiye’de artık yargıdan söz edilmesinin imkansız hale geleceğini kaydederken, başkanın Devlet Denetleme Kurulu üzerindeki yetkisinin ise sivil toplum kuruluşları üzerindeki en büyük silah olacağını söyledi.

“Sülale tipi başkanlık”

Sinan Oğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Biz neden bu sistemi istemediğimizin gerekçelerini anlatıyoruz. Evet diyen diğer partilerden gelip gerekçelerini anlatsınlar. Cumhurbaşkanının görev süresi ne kadar? İki dönem 5’er yıl deniliyor. 9,5’uncu senede meclisi fethetse, 14.5’uncu senede feshetse ne olur? 19.5’uncu senede ne olur, Rabbim o kadarına müsaade etmez herhalde.

Başkan yardımcısı şartını düzenlemeye niye koymadılar? Çünkü aileden biri gelir, sonrasını alıp götürür. Yapmaz demeyin ya yaparsa? Bu artık Türk tipi değil, sülale tipi başkanlık olur.”

“Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek dil, evet mi?” diyen ve salondan ‘evet’ yanıtını alan Oğan, bu kez de “Tek adam hayır mı?” sorusunu sordu. Salondan ‘Hayır’ yanıtı alan Oğan, “Alın size Ülkücü rabiası” dedi.

“Fetö’nün arkasından gözyaşı döken bakanlar”

Adil Öksüz denilen darbe planlayıcısının gece yakalanıp daha sonra bırakıldığını ifade eden Sinan Oğan, “Ebeyi, hemşireyi, polisi tutukluyorsunuz. Bank Asya’dan kredi çekip yalı alanlara niye dokunmuyorsunuz? Fetöş’ün arkasından göz yaşı döken mevcut bakanlarınıza ne zaman dokunacaksınız? Fetö’nün siyasi ayağına niye dokunmuyorsunuz, gelin söyleyin” dedi.

Oğan, parlamenter sistemi bırakıp başkanlığa geçen 8 ‘Deli’nin daha bulunduğunu belirterek, Afganistan, Gana, Burundi, Malavi gibi bu ülkelerde kişi bayşı ortalama gelirin 350 lira olduğunu kaydetti. Oğan, “Biz kafayı mı yedik, parlamenter sistem hangi parametreye bakarsanız bakın, dünyadaki bütün ülkeler içerisinde daha iyi durumda” dedi.


Sinan Oğan, getirilmek istenen düzenlemenin federal ve iki partili sistem olmadan yürümeyeceğini belirterek, “Bu iktidar 15 senedir cumhuriyetin kazanımları ile kavgalı, Türkiye Cumhuriyeti kelimesinden rahatsız. 15 senedir Atatürk’le kavga ediyor. Atatürk’ün getirdiği bütün reformları tersine çevirip, kafasına göre bir bedevi sistemi kurmak istiyor. Buna müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu. Sinan Oğan, artık Türkiye’de siyasetin önünü açacak yeni siyasetçilerin olduğunu sözlerine ekledi.

AKP milletle kavşak geçiyor!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.