Herkesin iki kişiliği vardır aslında. Olduğu ve olmak istediği… Tek bedende iki kişinin sıkışması gibi de düşünebiliriz…
Tek bedene iki kişi sıkışmak…
Tek bedende iki kişi yaşıyorum aslında: Olduğum kişi ve olmaya çalıştığım kişi… Bunun zorluğunu bilir misiniz? Elbette bilirsiniz. Herkesin kafasında bir parçacık da olsa olduğu kişiden farklı olmak istediği kendisi vardır. Ondandır ki bu değişken tavırlarımız… Kameraların önünde sahte bir ben oynarken gerçek olan sahne arkasından beni izler. Sahte ben tam olarak rolünü bitirdiğinde gerçek olan deveye girer. İyi midir kötü müdür buna siz karar verin.
Çelişki… Çok derin bir mevzu!
Sıfır beden olmak isterken çok yemek yemektir, doktor olmak isterken hiçbir çaba göstermemektir, kendini geliştirmek isterken hiç çalışmamaktır… Sahi neden kendimizle bu kadar çok çelişiyoruz? Bu sorunun cevabı da çok çelişkili. Çelişkiden uzaklaşalım artık.
Ben kimim? Amacım ne?
Kendimize sorular sorarız: Ben kimim, kim olmak istiyorum, amacım ne? Bizi biz yapan bu sorulardır aslında. Taktığımız maskenin düşmesi, bedene tek bir kişiliğin hükmetmesine yardım eden bu sorular hayatta kat etmemiz gereken yolu belirler aslında. Siz hiç şirkette çalışan eleman olup da patron olmak istemediniz mi? Olmak ya da olmamak işte tüm mesele bu! Oldurmak vardır, çabalayıp başarmak.
Hayaller vardır, yoğun bir arzuyla sahip olunması gereken. Kırmızı bir balondur belki hayali küçük bir çocuğun, iyi bir üniversitedir hayali lise öğrencisinin, iş sahibi olmaktır işsiz kalan bir gencin hayali …
Peki sizin hayalleriniz neler? Ne uğruna savaşacaksınız?
Bir dosttur kendisi, tek hayali yaşamak. İlaçlar, kemoterapi … Yaşam uğruna Azrail’ le savaşıyor. Her sabah uyandığında hayata tutunacak bir dal arayışında. Bu da bir hayaldir. Dostum: -‘Ölümle karşılaşıncaya dek kurduğum tüm hayallerim mezarda ben ise dışarıda yaşama hayalim ile ‘ dedi.
Bu duruma ne denir ki dostlar? Hayaller değişir, çok çeşittir. Doğru hayali bulup, doğru bir kişilikte buluşmak dileğiyle…