Anneler günü ve artık annesi olmayanların günü

Bugün Anneler Günü. Annesi olanların Anneler Günü olduğu kadar artık annesi olmayanların da hasret günü. Çoktandır görmediğim bir tanıdığa rastladım. Annen nasıl dedi. İyi dedim. Öldü diyemedim…

annesi olmayanların günü

Ciddi bir kanser ve 4 aylık yıpratıcı bir süreç sonunda annem öldü. Yaşlı değildi. Yapmak istedikleri, görmeye niyetli olduğu şeyler vardı. Ama olmadı…

Günler geçtikçe onu kaybetmenin acısının yanına yokluğunun yarattığı boşluk da eklendi. Sadece ikimize dair hatıralar ile günler geçirdim. Bazısı zihnime kazındı. Bazısı ise yavaş yavaş kaybolmaya başladı.


Soğuk ve karlı bir günde okula gitmek için evden çıkışım ve montunu dahi giymeden okulların tatil edildiğini söyleyip beni araca binmeden durdurmak için peşimden koşuşu hiç çıkmadı aklımdan.

Eşyalarını ve ondan geriye kalanları incelediğimde yıllarca biriktirmiş olduğu, benimle dolu hatıralar ile karşı karşıya kaldım. O zaman gördüm ki onun hayatında düşündüğümden daha çok yer kaplıyormuşum.

Bir de bir yere gitmek için apartmandan çıktığımda kafamı gayrı ihtiyari olarak evin balkonuna çevirdim. Alışkanlık işte. Gözüm onun her gidişimde arkamdan salladığı eli arayıp durdu.

Üstelik onsuz hayat, sadece hatırlamak ve özlemek ile de sınırlı kalmadı. Birlikte yapmadığımız ya da yapamadığımız şeyler üzerine düşünüp durdum. Cebimde bir sürü keşke kaldı.


Günün birinde çoktandır görmediğim bir tanıdığa rastladım. Ayaküstü konuştuk. Sonra annen nasıl diye sordu. İyi dedim. Öldü diyemedim…

Niye böyle bir şey yaptığımı kendime sorduğumda hiçbir zaman kesin sonuca ulaşamadım. Belki açık bir yarayı tekrar dağlamamak istemiştim, belki de onun artık olmadığı gerçeğini kabul edememiştim.

Şimdi o olmadan yaşanacak ilk Anneler Günü gelip çattı. Annesi olanlar için Anneler Günü. Benim gibiler için ise artık annesi olmayanların günü.

Bir kutlama gününün bir yas ya da hüzünlü hatırlama gününe dönüşmesi ne kadar da tuhaf değil mi? Belki de insan olmak böyle bir şey.


Ancak her ne kadar hüzün dolu bir gün olsa da onu onun gününde tebessümle hatırlamak herhalde yapılabilecek en iyi şey olsa gerek. Anneler günün kutlu olsun anne…

Kordon kanı nedir? Yeni annelere altın öneriler


Çağrı Gırlangıç
14.03.1985 tarihinde Kadıköy'de dünyaya geldim. Kadıköy'de doğdum, Kadıköy'de büyüdüm. Yazma sevdası içime düşünce önce 2 roman yazdım, sonra da sinemaya dair yazılar yazmaya başladım. 2011'in başından beri bloğum cagrigirlangic.blogspot.com da 500'ü aşkın filme dair yazdım. Hala da devam ediyorum. Sonra metin yazarlığı yapmaya başladım ve yazarlık mesleğim haline geldi. Yazımına devam ettiğim Türk Sinema Tarihi Ansiklopedisi, emek ve zaman isteyen bir proje. Sabırla yazımına devam ediyorum. Bir sinema yazarı olarak yazmaya başladığım, sonrasında ise deneme, gündem, kritik, yaşam ve kişisel gelişim yazıları yazmaya başladığım İndigo Dergisi ise hem beni geliştiren, hem de bir parçası olmaktan haz aldığım yer.