İşte dünyanın en kuzeydeki şehrinden çölün ortasındaki gerçek bir vahaya, maceralı bir tatil isteyenlerin dört favorisi.
Uzaktalar, ama ulaşılamayacak kadar değil! Seyahat sitesi momondo, macera tutkunu gezginlerin son dönemdeki favori rotalarını araştırdı.
Tatil deyince ilk akla gelen deniz, kum, güneş olsa da son dönemde seyahat tutkunları arasında macera tatilleri yükselişte.
Artık yeni nesil gezginlerin hayalleri uçsuz bucaksız bir çölü arşınlamak, hiç görmedikleri yabani bitkileri fotoğraflamak ya da tarihin önemli isimlerin yaşadığı toprakları keşfetmek…
Norveç – Longyearbyen
Ren geyikleri, kutup tilkileri ve yer yer kutup ayıları… Dünyanın en kuzeydeki şehri Longyearbyen, 2 bin kişilik nüfusun yanı sıra doğanın bu muhteşem yaratıklarına da ev sahipliği yapıyor.
Çoğunluğun madencilik yaptığı şehirde meşhur Svalbard Kilisesi’ni ziyaret edebilir, Nisan’dan Ağustos’a kadar hiç batmayan güneşin altında güneş saatiyle zamanın hesabını tutabilirsiniz. Ekim ayındaysa Dark Season Blues Festivali’nde eğlenip, uzun süre yüzünü göstermeyecek güneşe müzikle veda etmeniz mümkün. Bu arada şehirdeki Svalbard Havalimanı’na Tromso’den ve Oslo üzerinden doğrudan uçuşlarla ulaşabilirsiniz.
Avustralya – Macquarie Adası
Yürüyüş patikalarında ilerleyip bu insansız adayı dolaşırken, kuvvetli rüzgarlar yanaklarınızı deniz sisiyle ıslattığını hissedecek ve hiçliğin ortasını keşfetmenin nasıl bir şey olduğunu tecrübe edeceksiniz.
Etrafı 1.500 kilometre boyunca denizle kaplı olan Macquarie Adaları Avustralya’yla Antarktika’nın tam ortasında. Adanın keyfini ise insanlar değil UNESCO tarafından korunan yaban penguenleri ve foklar. Kulağa ilginç geliyor değil mi? Öyleyse kendinizi maceralı bir yolculuğa hazırlayın.
Çünkü adalara yalnızca Avustralya ya da Yeni Zelanda’dan kalkan gemilerle ulaşılabiliyor. Hatta liman da olmadığı için bir noktada gemilerden zodyak botlara binmeniz gerekebilir! Ama bu zorlu yolculuğun ardından kendinizi cennette hissedeceğiniz kesin.
Ekvador – Floreana
Ekvador’daki Galapagos Adaları, yemyeşil bitki örtüsü ve ev sahipliği yaptığı dev kaplumbağalar ve dünyanın başka herhangi bir noktasında göremeyeceğiniz deniz canlıları arasında dalış yapma imkanı sunduğu için dünyanın en büyülü destinasyonlarından biri.
Ziyaret etmenizi önerdiğimiz nokta ise bu adalar arasında yer alan ve nüfusu yalnızca 100 olan Floreana. Adada eşsiz doğanın tadını çıkarabilir, Galapagos’a yerleşen ilk ailenin soyundan gelen kişilerini işlettiği Wittmer Oteli’nde kalabilirsiniz.
Dahası, incecik, ezilmiş mercanlardan oluşan Flour Beach’te veya yeşil rengini olivin kristallerinden alan Green Sand Beach’te güneşlenebilirsiniz. Floreana’ya ulaşmak içinse önce anakaradan uçak yolculuğuyla San Cristobal’a gitmeniz ve oradan da bir tekneye atlamanız gerekiyor.
Mısır – Siwa Vahası
Sırada gerçek bir vaha var! Hem de tam hayal ettiğiniz gibi. Çölün ortasında, palmiyelerin ve zeytin ağaçlarının gölgesinde, tatlı su pınarlarına ev sahipliği yapan bir vaha. Mısır’daki Siwa, Zeus’a adanmış Kahin Amun Tapınağı’nın yakınında bulunuyor.
Tarih boyunca pek çok hükümdar, bu tapınağı ziyaret ederek düşmanlarını alt edebilmek için inandıkları tanrılardan yardım istemiş. Bu yüzden burayı mutlaka görmelisiniz. Ardındansa Kleopatra havuzunun kristal berraklığındaki sularında yüzebilir, yerel Siwan çayını içip hurmaların tadına bakabilirsiniz. Siwa’ya gitmek için Kahire’den kalkan otobüslere binebilirsiniz.