TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Hayvan Severler Topluluğu

Deniz İpek Akar, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü 3.sınıf öğrencisi. Köpeklerden korkuyordu, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Hayvan Severler Topluluğu’nun başkanı oldu…

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Hayvan Severler Topluluğu deniz ipek akar

Röportaj: Deniz İpek Akar

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Hayvan Severler Topluluğu, üniversite kampüsü içerisinde; köpek, kedi ve tavşanlara ev sahipliği yapmakla birlikte her biri için en sağlıklı, en rahat ve en sıcacık yuva olanaklarını kocaman sevgileri ile harmanlayarak ellerinden geldiğince sağlamaya çalışıyorlar.

Köpeklerden korkan birisi olarak TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Hayvan Severler Topluluğu’nun başkanı olma hikayenizi paylaşabilir misiniz?


Üniversiteye ilk geldiğim ay, okulda Hayvan Severler Topluluğu tarafından düzenlenmekte olan “Köpek Eğitmeni Tarkan Özvardar ile Köpeklere Yaklaşım” isimli bir konferansa katılmıştım. Bu konferans süresince aslında köpek korkumun büyütülecek bir şey olmadığını, benim de onlarla iletişim kurabileceğimi fark ettim. Ardından topluluğun kurucusu olan Elif Çavdar ile tanıştım ve kendisi bana bu konuda oldukça yardımcı oldu.

O zaman anladım ki aslında bu canlar bizim en sadık ve sevgi dolu dostlarımızmış. Ardından topluluğa dâhil olup besleme, veteriner işlemleri, temizlik gibi departmanlara katıldım, kampüs içerisindeki hayvanlarla daha çok vakit geçirmeye başladım. Kendimi onlara yakın hissettikçe, dili olmayan bu canların sahip oldukları hakları daha da iyi öğrenmeye ve bu konuda onların sesi olmaya karar verdim. O zamandan beri bu çabama devam ediyorum. Topluluğumuzun başkanlığını ise 2016 yılı Eylül ayından beri sürdürmekteyim.

Köpek Eğitmeni Tarkan Özvardar ile “Köpeklere Yaklaşım” isimli konferans

Sizin gibi köpeklerden korkan öğrenci arkadaşlarınız var mı? Topluluk olarak bu arkadaşlarınızın korkularını yenmelerinde sağlıklı bir ortam yaratabiliyor musunuz?

Topluluğumuz 2014 yılından beri faaliyetlerini sürdürmekte. Üniversitemiz kampüsünde o yıllarda 7 cana ev sahipliği yapmaktaydık. Öğrenciler arasında bu canları sevenler kadar onlardan çekinen arkadaşlarımız da bulunmaktaydı. Bu duruma bir çözüm olarak üniversitemiz Rektör Danışmanlarından Teyfik Demir ile topluluğumuzun kurulması için ilk adımları attık. Amacımız üniversitemiz içerindeki canlıların refah düzeyini arttırarak, onlardan korkan arkadaşlarımızın bu korkularını yenmelerini sağlayıp kampüs içerisinde huzurlu bir ortam yaratmaktı. Bu konuda üniversitemiz öğrencileri arasında birlik ve beraberliği sağlayarak hep birlikte neleri başarabileceğimizin farkına vardık, 2,5 yılı aşkın süredir aktif bir şekilde, üniversite yönetimimizin de desteğiyle kampüsümüzdeki canlar için huzurlu ve mutlu bir ortam yaratmaya çabalıyoruz, bu amacımıza da ulaştığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.

Deniz İpek Akar: “Üniversite yönetimi daima yanımızda”

Üniversitenizin topluluğunuza sağlamış olduğu katkılar var mı?

Üniversite yönetimimiz topluluğumuzu birçok yönden desteklemektedir. Öncelikli olarak, patili dostlarımızın veteriner masraflarını karşılamakta, kuru mama alımı için okul içerisinde ağırlıklı yiyecek olmak üzere el yapımı eşya satışı da yaptığımız kermesimizi de desteklemektedir. Endüstri Ürünleri ve Tasarımı bölümümüz öğrencilerinin çizdiği tasarım doğrultusunda yaptığımız kulübelerimizin malzemeleri de üniversite yönetimimiz tarafından karşılanmıştır. Ayrıca yaralanan dostlarımızın tedavi süreçlerinin daha sağlıklı ilerlemesi adına inşa edilen Yaralı Hayvan ve Rehabilitasyon Alanı yapımı da okulumuz İnşaat ve Emlak Müdürlüğü tarafından sağlanmıştır.

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Hayvan Severler Topluluğu olarak neler yapıyorsunuz? Faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

Artık yemekler toplanıyor

TOBB ETÜ Hayvan Severler Topluluğu olarak öncelikli amacımız kampüsümüz içerisindeki patili canların yaşam olanaklarını olabildiğince sağlıklı hale getirmektir. Üniversitemiz yemekhaneleriyle topluluğumuzun kurulduğu andan itibaren çok güzel bir aile ortamı oluşturduk. Her gün okulumuzdaki canlar için kovalarca yemek ayrılıyor ve yemekler hazır olduğunda bize telefonla haber veriliyor. Bu süreçte çok güzel bir denge kurduk, topluluğun güzel yanlarından biri de bu yardımlaşma ortamında yer alabilmek.

Her gün 16.30-17.00 arası, okulumuz yemekhanelerinden biri olan Sultan Kafe’den çıkan, günün ardından kalan yemekleri alıp kampüs içerisindeki dostlarımızı besliyoruz.

Hayvanların yaşam alanları temizleniyor

Her Pazar günü, Yaralı Hayvan ve Rehabilitasyon Alanı’ndaki dostlarımızın yaşam alanlarını temizliyoruz. Yaralanma ve hastalanma vakalarıyla karşılaştığımız zaman ise topluluğumuzun anlaşmalı olduğu Delta Veteriner Kliğini ’ne gidiyoruz.

Sahiplendirmeler ve kısırlaştırmalar yapılıyor

Bunlar dışında, üniversitemiz içerisinde konferanslar düzenliyor, sözleşmeli olarak sahiplendirme, belediyeyle anlaşmalı olarak ise kısırlaştırma yapıyor, bilgilendirici afişler hazırlayıp dağıtarak bilinçlendirme çalışmalarında bulunuyoruz. Bölgesel çalışmaların da tüm canların yararına olacağını bildiğimiz için sadece kampüs içerisindeki canlarla ilgilenmiyor, ayrıca başta Ankara içi olmak üzere elimizin uzanabileceği her yere yardım etmeye çalışıyoruz. Bölgesel olarak Ankara içindeki besleme noktalarına, barınaklara, gerek mama, gerek iş gücü açısından yardım etme amaçlı geziler düzenliyoruz. Ulusal olarak ise Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu’nun çalışmalarını yakından takip ediyor, kurultaylarına ve etkinliklerine katılmaya gayret ediyor, kendimizi, hayvanların dili olmak adına daha da geliştirmeye çalışıyoruz.


Peki, topluluk olarak üzerinde çalıştığınız yeni projeler var mı?

2,5 yıl boyunca hedeflediğimiz birçok projeyi üniversitemiz içerisinde gerçekleştirme imkânı bulduk. Bir sonraki hedefimizi daha büyük bir boyuta taşıyarak, Ankara içerisindeki tüm belediyeler ve yardım kuruluşlarını tek bir çatı altında toplayarak, sokaktaki bu dilsiz dostlarımız için daha büyük projeler geliştirmek istiyoruz. Ankara içerisindeki birçok üniversiteyle sıkı dostluklar kurma, belediyelerin üst yetkileriyle gelecek projeler hakkında konuşma ve fikir alışverişinde bulunma imkânı bulduk, birçok dernekle ortak çalışmalar yaptık. Ortak hedeflerde buluşan bu yüzlerce insanın birlik ve beraberlik sağladıklarında neler başarabileceklerini tahmin bile edemeyiz aslında. Ankara içerisinde eksikliğini gördüğümüz en önemli olay bu, bir araya gelip projelerimizi ortak bir şekilde sürdürememek. Birlikte daha güçlüyüz ve umarız geleceğin büyükleri olarak bu amaçla güzel bir gelecek yaratabiliriz.

Üniversitenizdeki öğrenci arkadaşlarınız ile paylaşmak istediğiniz bir şeyler var mı?

Öncelikle sokak hayvanlarının da biz insanlar gibi yaşam haklarının olduğunu söylemek istiyoruz. Her canlı doğar, yaşar ve en nihayetinde ölür. Bizler, anne ve babalarının ömür boyu sarıp sarmalama gibi bir doğası olmayan sokak canları için anne, baba, en yakın arkadaş vs. olmaya çalışıyoruz. Sokak hayvanlarından korkuyor olsalar bile bizlere karşı, sırf sokak canlarıyla ilgileniyoruz, onları sevip kolluyoruz diye önyargılı olmamalarını, hepimizin ayrı birer birey olduğunu ve bu konudaki emeklerimizi hiçe saymamalarını diliyoruz. Ve bize katılma konusunda hiçbir zaman çekinmemelerini, bu sıcacık, güzel ailemizde her zaman, herkese yer olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

tobb ekonomi ve teknoloji üniversitesi hayvan severler topluluğu bulut ve yavruları
Bulut ve yavruları – TOBB ETÜ

Köpek korkusu

İnsanların köpeklerden korkmalarının sebebini sorsak, nasıl bir açıklamada bulunursunuz? İnsanlar hayvanlara nasıl yaklaşmalı, bunun için neler önerirsiniz?

Sanırım bu soru, en rahat cevap verebileceğim soru. Çünkü dediğim gibi ben de bir zamanlar köpeklerden çok korkuyordum. Evimin çevresinde çok fazla sokak köpeği yaşıyordu ve bu durum beni çok geriyordu. Özellikle akşam olduğunda dışarı adım atmaya çekiniyordum ya köpekler tarafından saldırıya uğrarsam diye. TOBB ETÜ’ye geldiğimde de aynı sorun baş göstermeye başlamıştı. Okulda dolaşırken bir köpekle karşılaştığım zaman korkmaya başlıyordum. Bu korkumu yenmem gerektiğini iyice anlamıştım çünkü köpekler yaşadığımız doğanın bir parçası ve karşımıza çıkmalarına engel olmak gibi bir durum asla mümkün değil. Bunu idrak ettikten sonra onlara alışmaya çalışmaya başladım.

İlk olarak, bana durduk yere zarar vermeyeceklerini, aslında onların da bizler kadar ve hatta daha çok sevgiye ihtiyaçları olduğunu fark ettim. Daha sonra da aslında ne kadar sevimli hayvanlar olduklarını… Topluluk üyesi bir arkadaşım sayesinde, topluluğumuzun, bir köpek eğitmeni ile birlikte okulumuzda düzenlediği bir konferansa katıldım. Bir köpek gördüğümüzde sevmek için nasıl yaklaşmamız gerektiği, korktuğumuzda nasıl hareket etmemiz gerektiği gibi birkaç yararlı bilgi öğrendim. Ardından bunları uygulamaya koydum. İlk olarak okuldaki köpekleri sevmeye başladım.

İlk önce yanlarına yaklaşıyor ve beni koklamalarına izin veriyordum. Ardından çenelerinin altından hafifçe sevmeye başlıyordum. Böylece tanışmış oluyorduk. Bir süre sonra fark ettim ki ben bankta otururken arkamdan gelip “benimle oyna” demeye çalışarak omzumu yalayan bir köpekten bile korkmamaya başlamışım! Harika bir andı. Suratımda kocaman bir gülümsemeyle bana bakmakta olan köpeği hiçbir korku yaşamadan sevdikçe sevdim, ardından dakikalarca oynadık. O günden beri aslında ne kadar masum canlılar olduklarının farkındayım ve elimden geldiğince onları anlamaya ve kalbimde hissettiğim kocaman sevgiyi onlara hissettirmeye çalışıyorum.

Bu yüzden köpeklerden korkmanın aslında çok büyük bir olay olmadığını ve aşabileceğinizi kabullenmek bence sizin için çok güzel bir adım olacak. Onların karşılıksız sevgilerini biraz hissettikten sonra bile zaten onları sevmekten, yardımcı olmaya çalışmaktan kendinizi alamayacaksınız. Unutmayın, sevgi sahip olduğumuz en güzel ve en güçlü his!

Son olarak İndigo Dergisi okurları ile bir şeyler paylaşmak ister misiniz?

Bizler her şeyin öncelikle empati ile başladığını düşünüyoruz. Karşımızdaki bir hayvan ya da bir insan olabilir. İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar gelen tüm sorunların aslında bu empati eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Basında ve birçok yerde “Sokak Hayvanları Sorunu” olarak lanse edilen bu durumun aslında bir sorun olmadığını gördüğümüz zaman ilerleme kaydedeceğiz. Bu durumu soruna dönüştüren maalesef bizleriz.


Sokaktaki canların hiçbir şekilde bu hayatı seçmediklerinden emin olabilirsiniz. Bizler empati kuramadığımız için bu durumdalar ve bizler hala empati kuramadığımız için sorun olarak görülüyorlar. Topluluk olarak bizden cevaplamamız istenen en büyük soru, “Bu sorunu nasıl çözeceksiniz?” oluyor. Biz ortada bir sorun göremiyoruz. Bizlerle birlikte huzur içerisinde yaşamak için bize uyum sağlamaya çalışan canlılar görüyoruz. Bu yüzden herkesten tek isteğimiz sadece biraz empati, bu sayede daha güzel bir dünya yaratabiliriz.

Göçmen kuşların tehlikeli yolculukları