Türkiye’de ekonominin gidişatını dış politika belirleyecek

Petrol ve emtia fiyatlarındaki yükseliş dünyada ekonominin yönünü pozitife çevirdi.

Türkiye'de ekonominin gidişatını dış politika belirleyecek!

KPMG Türkiye’nin yılda dört kez yayımladığı, dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelere makro pencere açan Bakış, 2017’nin ilk çeyreğindeki performansı analiz etti, yıl için beklentileri sıraladı.

Türkiye’de ise 2017’nin geri kalan döneminde ekonominin gidişatını dış politika belirleyecek. Tüm şartlar beklentilerdeki gibi gelişirse Türkiye 2017’yi yüzde 3,7’lik büyüme ile kapatabilir


KPMG Türkiye’nin yayını Bakış, ekonominin nabzını tutuyor. Bakış’ın bu yılki ikinci sayısında, zorlu geçen 2016’nın ardından umutla başlayan 2017’nin ilk çeyreğindeki makroekonomik performans değerlendirildi.

Yükselen petrol ve emtia fiyatlarıyla birlikte dünya ekonomisinin toparlanmaya başladığını vurgulayarak, Türkiye için de yılın ikinci yarısında güçlü bir iç talep öngörüyor. 2017’nin dünya için daha iyi bir yıl olacağı, Türkiye ekonomisinin ise öngörülen şartlarda yılı en az hasarla kapatacağı belirtiliyor.

Bakış’ın yeni sayısından yansıyan tablo şöyle:

ekonomi

Küresel ekonomi açısından düşük petrol ve emtia fiyatlarının etkisiyle son yılların en düşük büyüme oranının yakalandığı 2016’dan sonra 2017 daha iyi başladı. Geçen yıl sıkıntı çeken petrol ve emtia ihracatçısı ülkelerin ekonomilerinde bu yıl toparlanma bekleniyor. Böylece başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere küresel büyümenin de yönünü yukarıya çevireceği öngörülüyor.

IMF’nin Nisan ayında yayımladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’na göre 2016’da yüzde 3,1’lik büyüme kaydeden küresel ekonomisinin 2017’de yüzde 3,5 oranında büyüyeceği tahmin ediliyor. 2016’da yüzde 1,7 büyüyen gelişmiş ekonomilerin yüzde 2, 2016’da yüzde 4,1’lik büyüme kaydeden gelişmekte olan ekonomilerin ise yüzde 4,5 oranında büyümesi bekleniyor.

Dünyada ibre yukarı doğru

Avrupa ekonomisinde ABD’dekine benzer şekilde hem enflasyonda yükseliş hem de işsizlik oranlarındaki düşüş sürüyor.

AB ve Euro Bölgesi’nde ekonomide büyüme ivme kazanıyor ancak Brexit sürecinin başlaması AB ekonomisi üzerinde negatif etki yaratıyor.

2016’da yüzde 6,7’lik oranla son 26 yılın en düşük büyümesini gerçekleştiren Çin’de yükseliş beklentisi yok. 2017’de bu oranın daha da gerileyeceği tahmin ediliyor.

Hindistan’daki tablo daha farklı. Yeni hükümetin reformcu politikaları hızlı büyümeyi destekliyor. 2016’da yüzde 6,8 büyüyen Hindistan’ın bu yıl öngörülen 7,2’lik büyüme ile BRIC’in yıldızı olması bekleniyor.


Zor bir yıl yaşayan ve 2015’te olduğu gibi küçülen Rusya artı hanesine geçecek gibi görünüyor. Petrol fiyatlarındaki yükselişin de etkisiyle 1,4 oranında büyüyeceği tahmin ediliyor.

Petrol ve emtia fiyatlarının 2008 yılı seviyesinin bile altına indiği 2016’dan sonra dünya ticareti 2017’nin ilk ayında yüzde 10,3’lük büyüme kaydetti. Petrol fiyatlarının 55 dolar seviyesine sabitlenmesi halinde ticaretin yüzde 10’luk artışla 17,7 trilyon dolar seviyesine yükseleceği hesaplanıyor.

Türkiye’de her şeye rağmen büyüme

2016’nın son çeyreğinde yüzde 3,5’lik sürpriz büyüme ile beklentilerin üzerinde büyüme kaydeden Türkiye ekonomisi, yıl boyu Rusya ve Irak ile yaşanan krizlerin, ülkedeki terör olaylarının, Suriye geriliminin, darbe girişiminin etkilerini hissetti. Bunlara rağmen AB ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye’nin 2016’da AB üyesi 20 ülkeden daha hızlı büyüdüğü görülüyor.

Büyüme üzerinde etkisi olan turizmle ilgili mucize beklentisi yok. Rusya krizinin sona ermesine rağmen Avrupa kaynaklı kayıplar turizmi geriletebilir. Turizmdeki kayıpların telafisinin zor olmasına rağmen yılın ikinci yarısında 2016’ya oranla daha iyi bir rakam bekleniyor.

2017’de petrol fiyatlarıyla birlikte ithalattaki artışın da yükselmesi nedeniyle dış ticaret açığının artması bekleniyor. Yıl sonu cari açık beklentisi 36 milyar dolar seviyelerinde, büyüme rakamının ise yüzde 3,7 civarında geleceği hesaplanıyor.

2017’nin ilk üç ayında ihracat yüzde 9,3 artarak 37,9 milyar dolara, ithalat ise yüzde 7,7 artışla 50,4 milyar dolara yükseldi. Değer bazında ithalat daha yüksek olduğu için dış ticaret açığı bu dönemde yüzde 3,3 artışla 12,5 milyar dolar oldu. İhracat ve ithalattaki artışın devam etmesi ancak petrol fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle ithalattaki artışın yukarı yönlü hareketini koruyacağı dolayısıyla dış ticaret açığının artacağı tahmin ediliyor.

İşsizlik rakamının anatomisi

Türkiye’de işsizlik oranı 2005’ten bu yana yüzde 10 seviyesinde seyrediyor. En düşük işsizlik oranı yüzde 8,4 ile 2012’de gerçekleşti, en yüksek işsizlik oranı ise yüzde 13,1 ile 2009’da görüldü. 2012’den itibaren işsizlik rakamlarında sürekli artışın temel sebebi, işgücü piyasasına dahil olan Suriyelilerin de etkisiyle işgücüne katılım oranının sürekli artması oldu. 2012-2016 döneminde işgücüne katılım 4,4 puan artışla rekor seviye olan yüzde 52’ye yükseldi. Aynı dönemde 4,4 milyon kişi işgücüne katılırken 3,3 milyon kişiye istihdam sağlandı. Ancak istihdam işgücüne katılımdan düşük olduğu için işsiz sayısı 1,1 milyon artış gösterdi.

2016’da önceki yıla göre 857 bin kişi işgücüne girdi, 584 bin kişi istihdam edildi ve işsizlik oranı yüzde 10,9’a yükseldi. İstihdamdaki düşük artışta turizm sektörünün yaşadığı sıkıntılı sürecin büyük payı var.

2017’de hükümetin istihdam desteklerinin işsizlik oranlarını geriletmesi bekleniyor. Ancak istihdam seferberliğinin rakamlara etkisi Haziran ayında açıklanacak Mart verileri ile görülecek.


Mart ayında yüzde 11,29 olarak gerçekleşen enflasyon, 2008 yılı Ağustos ayından bu yana görülen en yüksek rakam oldu. Bu yükselişte gıda ve akaryakıt fiyatlarındaki artış, otomotive yapılan ÖTV zammı, TL’nin değer kaybı, alkol ve sigara zamları etkili. Önümüzdeki aylarda kurdaki yüksek seyrin enflasyon üzerindeki etkisini sürdürmesi bekleniyor. Otomotivle birlikte alkol ve sigara zamları 2017’de enflasyonu yukarı çekmeye devam edecek.

Ekonomide kalıcı bir toparlanma için ‘Türkiye’ ne yapmalı?


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.