İletişimde yapılan en genel ve büyük hata şudur; İnsanların verdikleri mesaj ile asıl vermek istedikleri mesajı karıştırmak…
Yanlış anlıyoruz, yanlış anlaşılıyoruz, kırılıyoruz, kızıyoruz, öfkeleniyoruz, kinleniyoruz, nefret ediyoruz…
Bunların çoğu birbirimizi doğru anlayamamaktan, kendimizi doğru anlatamamaktan.
Bu arada bu yazı, birbirimiz için hayatı daha da güzelleştirebilecek iletişim yöntemlerini içermekte; birilerine istediğimizi yaptırma veya istediğimiz davranış değişikliğini oluşturma taktiklerini içermemektedir.
Başlayalım o halde;
İletişimde yapılan en genel ve büyük hata şudur
İnsanların verdikleri mesaj ile asıl vermek istedikleri mesajı karıştırmak.
Bu durumda iletişim hatalarının üstesinden gelebilecek şey doğru bir tercüme eylemidir.
Peki insanların verdikleri mesajı değil de asıl vermek istedikleri mesajı nasıl göreceğiz, yani doğru tercümeyi nasıl yapacağız?
Asıl sebebi anlamaya çalışmak en iyi rehberimiz olacaktır.
Basitleştirmek ve sığlaştırmak gibi olsa da insanlar için asıl sebep, ihtiyaçlarıdır.
Bu ihtiyaçlardan bazıları şunlardır; saygı, içtenlik, destek, sevgi, başarı, ilgi, güven, şefkat, empati, maddi güvenlik, netlik, açıklık vs.
Yani her hangi bir söylem, eylem, davranış gördüğünüzde bu söylenenin söylenmesine sebebiyet veren ardındaki ihtiyacı da duymamız çok önemli.
Örneğin;
Birisi “çok unutkansın” dediğinde, dikkat çekmek istediği ‘hafıza sorunu’ olmayabilir.
Belki de yeteri kadar ilgi görmediğini düşündüğü için “ilgi görme ihtiyacını” belirtmek istiyordur.
Burada kelimelerle ifade edilen şey kişinin çok unutkan olduğu, yani bir “değerlendirme” veya “yargı” mevcuttur.
Fakat, asılında iletilmek istenen mesaj, ilgi görme ihtiyacıdır.
Başka bir örnek;
Birisi size gün içerisinde yaptığı bir sürü şeyi sırayla sayıyor ise.
Bu şu manalara geliyor olabilir;
1) Üzerindeki aşırı iş yükünden bazılarını üstlenmenizi istiyor, çünkü hata yapmaktan ve maddi güvencelerini kaybedeceğinden dolayı endişe içerisinde.
2) Sizden şirket/aile/dostluk için verdiği emekler konusunda takdir edilmeye ihtiyaç duyuyor.
3) Yaptıklarının görülmesini ve kabul edilmesini istiyor, çünkü takımın bir parçası olduğunu hissetmeye ihtiyacı var.
Peki bu olasılıkları diyelim ki farkettik, bu durumda hangi ihtiyaçtan dolayı olduğunu doğru tahmin etmek zorunda mıyız?
Hayır, burada önemli olan doğru tahmini yapmak kesinlikle değildir.
Önemli olan sizdeki samimi bir anlama çabasını görmüş, sezmiş olmasıdır.
Kişiyi anlamayı es geçtiğimizde, muhtemelen kendi vereceğimiz cevabı düşünüyor, sahneye çıkacağımız zamanı kolluyor gibi oluruz, kendi söyleyeceklerimize odaklanırız, karşımızdakine değil.
Bu da insanın en önemli olan ihtiyaçlarından onaylanma ihtiyacını gölgelemektedir.
Birisine ilgi gösterdiğinizde, vakit ayırdığınızda, o kişi kendi varlığını ve değerini sizin eyleminiz yoluyla onaylamış olur.
Hani bebeklerin sevgiyle kucaklanması gerektiğinden söz edilir ya, aynı sebeptendir; ilgiye değer olduğunu hissetmesi çok önemlidir.
Bu iletişim tarzını uygulamayı alışkanlık haline getirdiğimizde olumlu sonuçlarını sanıyorum tahmin edebiliyorsunuz.
İnsanlar bizden farklı ve zıt görünseler de aslında aynı bizim gibi sorunlarının üstesinden gelmeye çalışıyorlar, bunu net olarak görmeye başlarız, onları ve yöntemlerini anlamaya başlarız.
Anlama çabasının varlığı, kişinin yargılanmadığını hissettirir, bunun sonucunda kişi güvende ve huzurda hisseder.
Bu bağ sayesinde, birbirlerine karşı üstünlük sağlamaya çalışan bir çekişme ortamından, birlikte daha iyiye ilerleyen, birbirini tanıyan ve anlayan bir ortama doğru evrilir.
Bu iletişim yöntemi ile emin olun, hayatınızın bir çok alanında daha çok evinizde hissedeceksiniz.
Sonraki aşamalar başka bir yazıya…