Bağımlılıkla savaşta aileler nasıl davranmalı?

Uyuşturucu madde tuzağına düşen gençlerin görüntüleri toplumu tedirgin ediyor. Bağımlılıkla mücadele için aileler ne yapmalı?

Bağımlılıkla savaşta aileler nasıl davranmalı?

Çocuğunun madde kullandığını öğrenen ailelerde öfke, utanç, suçluluk, kızgınlık ve kaygı gibi birçok duygu bir arada yaşanıyor. Uzmanlar yaşanan bu duyguların bağımlılık tedavisi sürecinde çoğu zaman bozucu etki oluşturduğuna dikkat çekiyor. Bu sebeple ailelerin öncelikle soğukkanlı davranmaları gerekiyor!

Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi, NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gül Eryılmaz, madde bağımlılığı ile mücadelede ailelerin tutumlarının önemine işaret etti.


Tedavi kısmında ailelerin sıklıkla sorduğu sorunun “Yakınıma nasıl davranmalıyım?” olduğunu belirten Doç. Dr. Gül Eryılmaz, bu soruyu iki dönem için ayrı cevaplandırmak gerektiğini söyledi.

1- Kullanımı ilk öğrendiğim zaman yakınıma nasıl davranmalıyım?

Aileler yakınlarının madde ya da alkol kullanımlarını öğrendiklerinde, ‘Bunu bize nasıl yapar, biz nerede hata yaptık, mutlaka bir yanlışlık olmalı, o bunu yapacak biri değil ya biri duyarsa herkese rezil oluruz’ gibi düşünebilirler. Bu düşünceler ailelerin öfke, suçluluk, kaygı, utanç gibi yoğun ve zor duygular yaşamasına sebep olur. Bu duygular son derece doğaldır ve duyguların yaşanması kontrol edilemez.

Soğukkanlı olunmalı

Bağımlılık sürecinde ailelerin yaşadıkları yoğun duyguların yakınlarına karşı davranışlarını etkilemesi tedavide çoğu zaman bozucu etki yaratmaktadır. Bu sebeple ailelerin öncelikle bu tür öfke, suçluluk, utanç ve kaygı gibi duygularını davranışlarına yansıtmadan soğukkanlı davranmaları gerekmektedir.

Net kurallar konulmalı, yaptırımlar uygulanmalı

Ailelerin soğukkanlı ve net tutumlarının, madde kullanan kişide, kullanımının onaylanmadığı ve devamı durumunda sorunlar yaşayacağı düşüncesi yaratarak madde kullanımını bırakma kararı almasına yardımcı olacağını ifade eden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Bunun için ailelerin, kişiyle sık sık tartışmalar yaşamak yerine net kurallar belirleyip bu kurallara uyulmaması durumunda önceden belirlenmiş yaptırımları uygulamaları gerekir. Kişi kullanımına bağlı bir sorun yaşamadığı taktirde kullandığı maddeyi bırakmak istemeyecektir” dedi.

Sonuçları gizlemeye çalışmayın

Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Ya çevre duyar da yakınım rezil olursa” diye kullanıma bağlı olumsuz sonuçları gizlemeye çalışmanın durumu daha kötü bir hale sokacağını ifade ederek “Madde kullanan kişi adına okul devamsızlığını çözen, işe gitmeyen yakını için patronunu arayıp bahaneler söyleyen, faturaları ödenmezse elektriksiz kalır deyip faturalarını ödeyen, işe gitmediği için harçlık veren aileler aslında farkında olmadan yakınlarının kullanımlarının sürmesine sebep olmaktadır. Bu davranışları olan ailelere sıklıkla söylediğimiz, ihtiyaç olmadan değişim olmadığıdır. Eğer kişi, kullanımıyla ilgili sorun yaşamazsa asla bırakma ihtiyacı hissetmeyecektir” uyarısında bulundu.

2- Yakınım maddeyi bıraktı, şimdi nasıl davranmalıyım?

Bağımlılık

Bağımlılığın tekrarlayan bir hastalık olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Gül Eryılmaz, kişinin maddeyi bırakmasının ardından ailenin bu konudaki desteğinin önemli olduğunu söyledi.

Eryılmaz, şunları ifade etti:

“Kişi kullanımı bıraktıktan sonra bir çok sebeple tekrar kullanıma başlayabilir. Tekrar başlamayı etkileyen tek faktör kişinin motivasyonudur. Motivasyon sabit değildir. Zaman içerisinde azalıp artabilir.

Bırakma motivasyonu yüksek bir kişi maddeyi bırakır ancak geçen zaman içerisinde alkol/maddesiz hayatta zorlandığını düşünmesi, ilişkilerinde sorunlar yaşaması gibi birçok sebeple motivasyonu azalabilir ve tekrar kullanıma başlayabilir. Bu yüzden bırakma sürecinde ailenin yaklaşımı ve kişiyle ilişkilerinin kalitesi bu motivasyonu yüksek tutmaya yardımcı olacaktır. Aileler en çok bu dönemde zorlanırlar.

Bir çok aile kullanımı bırakan yakınlarının artık tekrar kullanmayacağını, alkol ve madde kullanma düşüncesinin tamamen sonlandığını, bir daha böyle bir düşüncenin olmayacağını düşünür. Ancak ne yazık ki bu büyük bir yanılgıdır. Ailelere bu dönemde sıklıkla vurguladığımız, ne söylediğinizin değil nasıl söylediğinizin önemli olduğudur.”


Ailelerin en çok zorlandığı durumlar

Doç. Dr. Gül Eryılmaz, ailelerin bu dönemde baş etmekte en çok zorlandığı durumları ana başlıklarıyla şöyle sıraladı:

Uzun bir aradan sonra yakınının madde / alkol kullanımı olduğunu gören aile: Bu durumda aileler yoğun bir hayal kırıklığı ve öfke yaşarlar. Bütün tedavinin bittiğini, artık başa döndüklerini düşünürler.

Bu düşünce ve duygularını yakınlarına aktardıklarında, çoğu zaman bu konuşma tartışmayla bitmektedir. Böyle bir durumda yakınlarıyla tartışmak yerine onları anlamaya çalışmalarını öneriyoruz. Uzun bir dönem kullanımı olmadığı için öncelikle yakınını tebrik etmek ve sonrasında ne oldu da tekrar kullanıma ihtiyaç duyduğunu sormak daha yapıcı bir çözüm olacaktır.

Madde/alkol kullanımından şüphelenen aile: Birçok aile yakınlarının alkol/maddeyi bıraktıktan sonra her an kullanımın tekrar olacağını düşünerek kaygılanır. Kaygı normaldir ancak bu şüphelerini emin bir şekilde yargılayıcı ya da suçlayıcı bir ifadeyle belirtmeleri çoğu zaman yakınlarıyla tartışmalara sebep olmaktadır.

Çoğu zaman bu tartışmalar sonrası kişi, kendisine güvenilmediğini düşünerek tekrar kullanıma dönmeyi düşünebilir. Eğer aileler yakınlarının madde kullanımından şüpheleniyorsa bu kaygılarını yargılamadan, suçlamadan ben diliyle anlatmaları daha uygun olacaktır.

İstekleri olmazsa tekrar madde /alkol kullanacağıyla ilgili tehdit edilen aile: Aileler, yakınlarının sık sık kendilerini madde /alkol kullanımıyla ilgili tehdit ettiğini düşünüyorsa bu durumda iki noktaya dikkat etmek gerekir:

Kişi kullanım yönünde aileyi tehdit ediyorsa bu durumda kişinin bırakma motivasyonunun tam olmadığı düşünülebilir. Bu yüzden olası bir kullanım, ailenin o bahsedilen davranışı yapmamasından değil, kişinin motivasyonunun zaten azalmış olmasından kaynaklanır. İkinci bir nokta, bu durumun yaşanması ailenin, kişinin kendisinden daha çok kullanımı önemsemekte olduğunu gösterir.

Bu da kişinin bırakmanın sorumluluğunu alamamasına ve bir süre sonra tekrar kullanmasına sebep olabilir. Böyle bir durumda ailenin tehtidlere soğukkanlılıkla cevap vermesi, kişinin isteklerini uygun bir dille reddetmesi ve kullanım kararının kendisine ait olduğunu vurgulaması önerilir.

Tedavisini/ilaçlarını bırakmak isteyen, özel günümde içmek istiyorum diyen yakını olan aile: Son olarak ailelerin sıklıkla yaşadığı bir başka konu da yakınlarının ilaç kullanımlarını, doktor görüşmelerini bitirmek istediğini söylemesi ya da doğum günü, düğün, yılbaşı gibi özel günlerde kullanım talep etmeleridir.

Bu durumlarda ailelerin kaygıları artmaktadır. Ve yakınlarına kendi sorumluluğunda olmayan cevaplar ve sözler vermektedirler. “Bir kere kullan bir daha kullanmak yok ama” diyen aile de “Hayır asla kullanamazsın” diyen aile de yanlış yapmaktadır. Bu sorulara cevap vermek kullanımı olan kişiyle gereksiz tartışmalara girmeye ve ilişkilerini bozmalarına sebep olur.

Kişinin bıraktıktan sonra tekrar kullanımının olup olmayacağı, ilaçlarını ne kadar kullanacağı ya da tedavinin ne kadar süreceğinin kararı tedavi ekibinin vereceği kararlardır.


Ailelerin bu konularda yorum yapması kişinin tedavisini ve bırakma sürecini olumsuz etkilemektedir. Böyle bir durumda ailelerin net bir tavırla bu konuda yorum yapma haklarının olmadığını söyleyerek bu soruyu tedavi ekibine sormasını istemek en uygun yaklaşımdır.

Bağımlılıkta bireyselleştirilmiş tedavi nedir? Etkileri nelerdir?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.