Gallup tarafından düzenlenen Küresel Duygu Raporu’nda dünyanın en pozitif ve en negatif ülkeleri açıklandı. Bakın Türkiye kaçıncı sırada…
Genellikle İskandinav ülkelerinin başı çektiği mutluluk raporları sosyolojik ve ekonomik başlıklar altında yaşam süresi, kişi başına düşen gelir, eğitim imkanları gibi elle tutulur verileri inceler. Ama dünyanın en ünlü araştırma şirketlerinden Gallup’un yayınladığı bu rapor insanların pozitif ve negatif günlük tecrübelerini inceliyor.
Gallup’un araştırmasında “Dün dinlenebildiniz mi? Size saygı ile yaklaşıldı mı? Güldüğünüz, kahkaha attığınız anlar oldu mu? Dün endişe, stres, fiziksel acı hissettiniz mi?” gibi sorular yöneltiliyor.
“Küresel Duygu Raporu” isimli araştırmada; mutluluk ve sefalete mikro düzeyde kişisel bakış açısı yansıtılıyor. 11 yıl boyunca 142 ülkeden 150 binden fazla kişiye sorulmuş. Gallup’un bu raporu duygular ve hisler gibi soyut kavramları incelese de amaç aynı; hükümetlere sadece ekonomik rakamlara bakarak ulaşamayacağı veriler sunmak.
İşte dünyanın en pozitif 10 ülkesi:
- Paraguay: 84
- Kosta Rika: 83
- Panama: 82
- Filipinler: 82
- Özbekistan: 82
- Ekvador: 81
- Guatemala: 81
- Meksika: 81
- Norveç: 81
- Şili: 80
Rapor kişisel özgürlükler ve sosyal bağların varlığını pozitif tecrübe verileri için kilit noktalar olarak görüyor. Her ne kadar bu listedeki ülkelerin bazıları ekonomik olarak sıkıntı çekse de, bu kilit özelliklerin varlığı orta halli Latin Amerika ülkelerini yüksek gelirli ülkelerin üstüne koyuyor. Almanya, Birleşik Krallık, ABD gibi ülkeler listede ancak ilk 50 ülke arasında kendine yer bulabilmiş.
Bu listenin karşısında ise en düşük pozitif tecrübeye yaşayan ülkeler var. Bu ülkelerde hem kişisel özgürlükler sınırlı olduğundan, hem de ülke içinde ve dışında var olan anlaşmazlıkların varlığı pozitif tecrübe imkanlarını sınırlıyor.
Türkiye en düşük pozitif tecrübe yaşayan ülkeler arasında 2. sırada yer alıyor:
- Yemen 51
- Türkiye 52
- Irak 54
- Beyaz Rusya 54
- Gürcistan 55
- Bangladeş 55
- Azerbeycan 55
- Litvanya 56
- Haiti 56
- Ukrayna 57
Ukrayna, Yemen, Irak gibi yakın dönemde savaş tecrübesi yaşayan ülkeler arasında ikinci sıraya yerleşen Türkiye hakkında Gallup’un raporu daha fazla açıklama yapmıyor. Yalnız 2005 yılından beridir bin kişi ile telefonla veya yüz yüze yapılan 13 araştırmanın verileri diğer kurumların raporları ile paralel ilerlemiş.
Kişisel özgürlükler açısından Avrupa Birliği’nin 2016 ilerleme raporu Türkiye’de özellikle ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokrasinin uygulanması gibi konularda yaşanan gerilemeye dikkat çekmişti. Bununla beraber, ABD İnsan Hakları Raporu da çok sayıda medya kuruluşuna baskın yapıldığı, çoğunun kapatıldığı, kitapların yasaklandığı, gazeteciler ve editörler hakkında ‘teröre destek’ suçlamaları ile davalar açıldığı, internet sitelerinin engellendiği ve yayın yasakları getirildiği kaydetmişti.
Sabancı Üniversitesi’nin 2015 yılında yayınladığı “Türkiye’de ve Dünyada Vatandaşlık” başlıklı rapor ise sosyal bağların verimsizliğine dikkat çekiyor. “Türkiye’de ve Dünyada Vatandaşlık” raporuna göre, Türkiye vatandaşlarının yüzde 75’i insanların kendilerinden yararlanmaya çalıştığını düşünürken, yüzde 86’sı ise insanları güvenilir bulmadığını belirtiyor.
Bahçeşehir Üniversitesi’nin 2017 referandumu sonrası yaptığı bir başka araştırma ise bu trendin daha da kötüleştiğini gösteriyor. Yapılan araştırma insanların artık birbirlerinin sadece yüzlerine bakarak, siyasi olarak “bizden” veya “bizden değil” olarak ayırdığını ve buna göre seçimler yaptığını gösteriyor.
Araştırmayı yapan Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslarası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Yılmaz Esmer maalesef toplum olarak beynin düşmanı tanımaya yönelik o ilkel kısmını devriye soktuğumuzu belirtiyor. Esmer’e göre kutuplaşmanın azalması için acilen temel iki değere ihtiyacımız var: Güven ve hoşgörü.