Gördün mü güzelliği?

Çocukluğumun en güzel zamanları ağaç tepelerinde başlamıştı. Tepeye, en tepeye diye iteleyen bir arkadaşım vardı. Sonrası ise, “gördün mü güzelliği?”

Gördün mü güzelliği?

Çocukluğumun en güzel zamanları ağaç tepelerinde başlamıştı. Yaz tatillerini köyde geçirirdim ve şansıma adeta ağaçlarda yaşayan bir arkadaşım vardı. Bir çocuk için nimet bir arkadaş. Bazı günler evden kaçar ve bütün geceyi ağaç tepesinde yaptığı yuvada geçirirdi. Onun sayesinde her ağaca tırmanabilir ve en tepeye çıkıp bütün köyü izleyebilirdim. Çünkü tepeye, en tepeye diye iteleyen bir arkadaşım vardı. Sonrası ise, “gördün mü güzelliği?”

Bazıları boyluca uzanmış dallarını nazlı nazlı ancak metrelerce yükseklikten başlatırdı. İşte o zaman marifetini konuşturup kedi gibi tırmanman gerekirdi. Tek güvencen, çoktan çizik çizik olmuş ve ağacın balıyla dolmuş ellerin olurdu. Ağaçla birkaç tartışmadan itişip kakışmadan sonra çıkarırdı seni tepesine şampiyon gibi. Bazıları da gövdesine sarılıp yukarıdaki manzarayı izleyecek yuvamı kurayım diye adeta merdiven gibi uzatırdı dallarını bize. Bazıları sırlarımızı paylaştığımız ağaç olurdu, bazıları yemek yediğimiz, bazıları saklanıp kuş olduğumuz ağaç olurdu.


Ateşböceklerini hiç düşündünüz mü?

Zaman geçip ayak tabanlarım yerde daha fazla zaman geçirmeye başlayınca bu sefer ağaçlar arasında gece ortaya çıkan ateşböcekleri sardı çocuk aklımı. Muhteşem yanıp sönen ışıklarıyla ağaçlar arasında gezdirdiler beni. Nasıl yanıyorlardı? Gündüz ne yapıyorlardı? Dokunsam ne olurdu? Bu sefer onlar rehber oldular yolculuğuma ve hayaller kurdurdular, hikayeler yazdırdılar. Bazen onlarla ağaçlar arasında gezindim bazen uzakta kalıp ağaçlar arasındaki danslarını izledim. Gördün mü güzelliği?


Onlar yanıp söne dursunlardı, bu sefer onlara hayat veren yıldızlar sardı başımı. Bu sefer Ayça kız başladı çatı tepelerinde yıldızlarla konuşmaya. Çocuk aklımla şehir hayatından uzakta hüküm sürdüklerini gördüm. Kışın çatılarda hastalanmayalım diye görünmezlerdi, başka sıcak memleketin çocuklarını ziyaret ederlerdi. Kaç tanesinde dilek hakkım kaldı kim bilir. Bu sefer onlar rehber oldular, hikayeler yazdırdılar. Kayan yıldız nereye gidiyordu? Acaba kayıp gidene kadar hep dilek dilesem olur muydu? Eğer çok dikkatli bakarsam üzerinde yaşayanları görebilir miydim? Kuşlar neden yıldızlara gitmiyordu? Gördün mü güzelliği?


Eminim herkesin kendine muhteşem çocukluk anıları vardır. Ne rehberler gelmiş geçmiş hayatımızdan hiç düşündünüz mü? Ne rehberler çıkacak daha karşımıza, hikayeler yazdıran, bir yoldan geçiren, durup soluklanalım diye dinlendiren. Bana bu yazıyı yazdıran Nil Karaibrahimgil’in “Yürüdün mü” şarkısı oldu. İsterim ki beni yine ateşböceklerine götürecek rehber çıksın karşıma yeni hikayelerim için.

Bitkiler evleri sokakları aydınlatabilir mi? Organik ışık yayan bitkiler