Hükümet iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek, çalışanların hayatını korumak için 2012 yılında çıkardığı yasanın en kritik maddelerinin uygulamasını 2020 yılına erteledi.
İş sağlığı ve güvenliği 2020 yılına erteleniyor
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası bir kez daha erteleniyor. Daha önce 1 Temmuz 2016 ve 1 Temmuz 2017’de hayata geçmesi öngörülen yasanın en kritik maddelerinin uygulanması 7 Temmuz 2020 yılına erteleniyor. Hükümetin bu sefer 3 yıl gibi uzun bir erteleme süresi belirlemesinde 2019 yılında yapılacak çifte seçim etkili oldu. Son dönemde 2019 seçimini olumsuz etkileyebilecek düzenlemelerin seçim sonrasına ertelenmesi dikkat çekiyor.
TOBB’un istediği oldu
İş kazalarının önlenmesi ve işçi sağlığının korunmasına yönelik düzenlemenin toplamda 8 yıl gibi rekor düzeyde ertelenmesinin önünü açan madde, zeytinlik alanları riske atan üretim reformu tasarısının içine son dakika önergesiyle eklendi. İşveren örgütü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) isteğiyle torba tasarıya monte edildiği belirtilen yeni maddeyle iş güvenliğine ilişkin iki önemli konuda geri adım atılmış oldu.
Hükümetin 2012 yılında çıkardığı iş güvenliği yasasına göre, 10’dan az işçi çalıştıran muhasebeci, emlakçı, avukat, bakkal, manav gibi az tehlikeli iş kolundaki işverenler, önümüzdeki 7 Temmuz 2017 tarihine kadar iş güvenliği ve iş sağlığı alanında üniversitelerden eğitim alarak, iş güvenliği konusunda uzmanlaşacaklardı. Böylece, bu küçük dükkan ve işletmeler, sahibi oldukları işyerlerini, çalıştırdıkları işçiler için güvenli bir alana dönüştürecekler, bu sayede iş kazaları önlenmiş olacaktı.
10’dan fazla 50’den az işçi çalıştıran az tehlikeli işletmeler ise aynı tarihe kadar işyerinde güvenliği ve sağlık koşullarını sağlaması için, birer adet iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimiyle anlaşacaktı. Hükümet, gelecek ay başlayacak bu uygulamayı 3 yıl sonrasına, yani 7 Temmuz 2020’ye erteledi.
Bir işçi de 50 işçi de aynı
2012 yılında çıkarılan yasadaki ikinci geri adım ise, 10’dan fazla 50’den az işçi çalıştıran işyerlerine sağlanan avantajla gerçekleşti. Eklenen maddeye göre, 50’den az işçi çalıştıran bu işletmeler de tıpkı 10’dan az işçi çalıştıran küçük dükkan ve büro sahipleri gibi işyerlerindeki iş güvenliği ve işçi sağlığını, dışarıdan uzmana yaptırmayacak, kendi alacağı eğitimle kendisi sağlayacak. Dilerlerse bu görevi, zaten çalıştırdıkları bir işçiyle de yürütebilecekler.
500 TL’lik maliyetten kurtulacaklar
İki madde TBMM Genel Kurulu’nda da kabul edilirse, 10 ve daha az işçi çalıştıran esnaf ve meslek sahipleriyle, 50’den az işçi çalıştıran küçük işletmelerin sahipleri, çalıştırdıkları işçiler için hayati önem taşıyan iş güvenliği konusunda 2020 yılına kadar hiçbir eğitime ihtiyaç duymayacaklar.
Halen Türkiye’de yaklaşık 10 ve daha az işçi çalıştıran yaklaşık 1 milyon dükkan ve büro sahibi, 50 ve daha az işçi çalıştıran da yaklaşık 100 bin küçük işletme bulunuyor. Sayıları 1.1 milyonu bulan bu işletmelerde ise yaklaşık 5 milyon işçi çalışıyor. Yapılacak değişiklikle yaklaşık işçi başına 500 liralık maliyetten kurtulacakları için 1.1 milyon patrona müjde olurken, hayatları tehlikeye giren 5 milyon işçi için ciddi risk oluşturacak. (SÖZCÜ/Erdoğan Süzer)
İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların göre, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenleyen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30.06.2012 tarihli ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu Kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanmaktadır.
Kanun kamu yada özel sektör ayrımı yapmamaktadır. Ayrıca bünyesinde 50 den fazla 4857 Sayılı İş Kanunu bağlı çalışan (işçi) bulunan kamu kurumlarında iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu devam etmektedir.
Bünyesinde 50 den fazla 4857 Sayılı İş Kanunu bağlı çalışan bulunan bazı kurumlar iş güvenliği uzmanı bulundurarak kanunun amacı doğrultusunda hem özel sektöre hem de kamu kurumlarına örnek olmaktadır.
Bu kurumlardan bir tanesi de yaklaşık ayda 1 çalışanını iş kazasında kaybeden Milli Eğitim Bakanlığıdır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunla beraber Milli Eğitim Bakanlığın yazı ve genelgeleri ile Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlar hiç vakit kaybetmeden 81 ilde İş Sağlığı ve Güvenliği Birimlerini kurarak çalışanlarına ve geleceğimizi emanet edeceğimiz yavrularımıza (15 milyon 713 bin) verdikleri önemi göstermiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı eğitim öğretimde sağlıklı bireyler yetiştirmek için, önce güvenli okullara ihtiyacı olduğunu görerek, kanunu uygulayan kurumlar arasında ön plana çıkmıştır.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İŞLEMLERİNİ BAŞARILI BİR ŞEKİLDE UYGULAMAKTADIR
Bilgi ve tecrübesi ile günümüzde diğer kamu kurumlarına bile bu hizmeti verebilecek standarda çoktan ulaşmıştır. İl İSGB’ler tarafından yapılan çalışmalar sonucu bu güne kadar tüm okul (61.191 okul) ve kurumların risk değerlendirmeleri acil durum planları tamamlanmış, bir çok ilde itfaiye ile yapılan protokoller ile tatbikatlar ve tahliyeler yerinde yapılmıştır. Yine 2017 yılında tüm özel ve devlet yurtları başta olmak üzere, okul ve kurumlardaki kilitli yangın acil çıkış kapıları açılmış bu bilinç aşılarak, yeni felaketlerin yaşanmaması için riskler ortadan kaldırılmıştır.
Ayrıca, 929.000 memur ve öğretmenin hemen hemen tamamına temel iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmiş olup acil durum ekipleri ayrıca yangın eğitimine alınarak yangın öncesi ve yangın esnasında yapılması gerekenler uygulamalı olarak gösterilmiştir.
İl Milli Eğitim müdürlüklerine bağlı İlk Yardım Eğitim Merkezleri kurularak, mevzuat gereği zorunlu olan ilk yardım eğitimleri başlamıştır. Şu ana kadar binlerce çalışan ilk yardımcı olmuştur. Bütün bunlarla beraber güvenli davranışlar artarak riskler azaldığı gibi okullarımızdaki güvenli durumların da arttığı gözlenmektedir.
- Merdivenlere kaygan bantların yapıştırılması
- Kışın serilen kaymaz halılar
- Korkulukların standart ölçülere uydurulması
- Merdiven ve kat havalandırma boşluklarına güvenlik ağlarının takılması
- Sınıf pencerelerinin açılmasının sınırlandırılması
- Okul bahçelerine araç alınmaması
- Uyarı ikaz işaretleri
- Toplanma alanlarının işaretlenmesi
- Öğrencilerin elektrik çapılmalarına karşı okullarda kaçak akım rölelerinin taktırılması
- Yangın tüplerinin kontrol edilmesi
- Asansör ve kalorifer cihazlarının kontrollerinin takibi
Gibi bir çok tehlikeli durumların ortadan kaldırılması için tedbirler alındığı gözlenmektedir.
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür. İş Sağlığı ve Güvenliği alanında iki yıllık bu sürede İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı öğretmen ve personellerimizin işveren vekilleri ile bu kadar başarılı işler yapması okul ve kurumlarımızı adım adım daha güvenli hale getirmesi bizleri gururlandırmakla beraber diğer kamu kurumlarına da örnek olmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığının yapmış olduğu bu çalışmaların bütün kamu kurumlarında uygulanması ve kanundan bütün çalışanların yararlanması için herhangi bir erteleme yapılmayarak kanunun hali hazırdaki gibi İş Sağlığı ve Güvenliği işlemlerinin 1 Temmuz 2017 tarihinde uygulamaya girmesi gerekmektedir.
Fakat 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun “Yürürlük” başlıklı 38. maddesi 1. fıkrası (a-1) bendindeki; “(1)Bu Kanunun; a) 6 ve 7 nci maddeleri; 1) 4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1/7/2017 tarihinde, yürürlüğe girer.” şeklinde, kanunun “İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri” başlıklı 6. maddesi ve “İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin desteklenmesi” başlıklı 7. maddesi 1 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe girmesi gerekirken 20/8/2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 1 Temmuz 2017 tarihine ertelenmiştir.
Fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun 01/06/2017 tarihli Tutanaklarının 107. sayfasında komisyona; görüşülmekte olan Kanun Tasarısına eklenmek üzere sunulan aşağıdaki önerge ile;
Bu önerge, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 1 Temmuz 2017 tarihinde yürürlüğe girmesi gereken “İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri” başlıklı 6. maddesi ve “İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin desteklenmesi” başlıklı 7. maddesinin yürürlüğe girme tarihinin 1 Temmuz 2020 tarihine ertelenmesi teklifidir.
Hükümet önergeye katılmış ve yapıla oylamada önerge kabul edilerek madde ihdası gerçekleşmiştir.
İlgili maddelerin yürürlüğe girmesinin 1 Temmuz 2020 tarihine ertelenmesi için kanun tasarısının Meclis Genel Kuruluna gelerek kanunlaşması ve ardından Resmi Gazetede yayınlanması gerekmektedir.
KAMUDA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İŞLEMLERİ 2020 YILINA ERTELENMEMELİDİR
Bu erteleme yapılan tüm İş Sağlığı ve Güvenliği işlemlerinin sekteye uğramasına neden olacak yetişmiş iş gücünün heba olmasına sebebiyet verecektir. En azından Milli Eğitim Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği iş ve işlemleri gerçekleştirecek imkan ve kabiliyete sahiptir.
Ayrıca, ÖSYM tarafından İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü İşyeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanlığı Sınavı 2014 yılından itibaren yılda iki defa sınav yapılmaktadır. Bu sınavlarda yüzlerce uzman sınav kazanmış ve görev almayı beklemektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı pilot seçilerek uygulamaların diğer bakanlıklara ve özel sektöre öncülük yapması açısından faydalı olacaktır, kanunun çıkartılıp hemen hemen tüm sektörlerde veya kamu kurumlarında 2020 yılına ertelenmesi mantıklı değildir. (Kaynak: Ahmet Kandemir)