Hiç düşündünüz mü psikolojik geliriniz ne kadar diye? Aklımız sayesinde yönettiklerimizle bir yaşam sürüyoruz ama duygularımızla yaşıyoruz.
Ne demek şimdi bu psikolojik gelir? Çok mühim bir muhasebe. Birazdan okuyacaklarınız biraz canınızı sıkabilir. İsterseniz burada bırakın. Ama önerim, bu sorularla yüzleşirseniz bundan sonraki psikolojik bilançonuzda karlı çıkma olasılığınız oldukça yüksek.
Farklı şans ve şartlarda doğuyoruz ama hepimiz eşit şartlarda ölüyoruz. Yani bir başka deyişle öldüğümüzde eşitiz.
Yaşamın idaresi bize teslim edildiği noktadan itibaren, şartlarımızın daha iyi olması için, iyi bir aile terbiyesi, yanı sıra iyi bir eğitim ve ardından maddi gelir düzeyi iyi bir meslek veya iyi bir kariyer için bir muhasebe hesabı ile başlamıyor muyuz hayata?
Bunun en acılı yılları sınav stresleri ile geçen yaşamın belki de en güzel evrelerinden biri olan ergenlik yıllarımıza denk gelmiyor mu?
Üniversite seçimleri, mezun olduktan sonraki elde edilecek maddi kazanca veya garantisine göre belirleniyor mu? Kaç kişi sevdiği işi yapıyor biliyor musunuz? Sadece yüzde on altısı. Bunu ayrı bir yazımda ele almıştım, durum oldukça trajik. Emin olun.
Peki, aynı planlama psikolojik gelir için yapılıyor mu? Yani geleceğe dair güven, sevgi, şefkat ve benzeri duygu ihtiyaçlarımızın getirisi yüksek kaç tercih kolonu işaretliyoruz gençliğimizde veya halen?
Şu andaki durumumuza bir bakalım mı?
Ne kadar sevgi alıyorsunuz sevdiklerinizden? Ne kadar güvendesiniz? İtibar krediniz ne miktarda sosyal çevrenizde? Peki ya öğrendikleriniz? Yani deneyimleriniz?
Tecrübelerinizin birikimi ne kadar yıl eder? Tecrübelerinizi anlatmaya kalkarsanız, kaç insanın hayatına doğru yön verebilecek kadar değerli bu deneyimler?
Uzak durdukça daha çok ilgi görenlerden misiniz? Verdikçe alamayanlar kabilesine mensup musunuz? Eğer durum böyle ise üzgünüm yatırımlarınız ölü.
Şefkat görebiliyor musunuz yakın çevrenizden? Peki ya, hata yaptığınızda merhamet geliriniz ne kadar oluyor?
Düştüğünüzde değil, düşmeyeniz diye kolunuzda hep varlığını hissettiğiniz kaç dostunuz var?
Kalbiniz, yanlış atmaya başladığında kaç arkadaşınız kalbinizin sesini duyup ritmini düzeltmek için devr alıyor kalbinizi ve sizi uçurumdan kurtarıyor?
Psikolojik gelir- gider dengemiz ne durumda özetle?
Verdiğiniz sevgilerin kaçı size aynı kalitede geri dönüyor?
Nankörlük yapılmadan kaçı doğru yerde yerini bulunuyor ve katlanarak çoğalıyor?
Ya güven! En çok aranılan o değil mi? Bir araştırma sonucu insanların, yüzde seksen beşi kimseye güvenemediğini açıklamış. Ne acı değil mi?
Peki ya huzur geliriniz ne durumda? Etrafınızda huzur veren keyfiniz olmadığında gördüğünüzde, sesini duyduğunuzda içinizi huzur kaplayan kaç kişi var hayatınızda?
Bu yazıyı okuyan ebeveynlerin “çocuklarım var” dediğine eminim. Çok şanslınız elbette ama sorum bu değil. Ailenizin dışında kaç kişiden huzur geliri sağlıyorsunuz?
Aylık kazancımızı biliyoruz. Borcumuzu da. Bunların, yıllık, beş yıllık tablosunu yapmak birçok kişi için hiç zor değil. Yani gelir gider dengemiz gayet netken psikolojik gelirimizde durum ne?
Hadi biraz aşka değinelim. Psikolojik gelir kalemlerinin en anlamlısı ve en yücesi. Eğer yaşanılmış ve hatta yaşanılmaya devam ediyorsa, kapatın defteri psikolojik geliriniz çok sağlam. Çok zenginsiniz kısaca. İçinde güven de sevgi de huzur da bol miktarda var da ondan. Tabii gerçek, karşılıklı ve sağlıklı aşktan söz ediyorum.
Nice evlilikler aşk zannedilen duygu ile yapılıyor. Niceleri de uyumlu olduğu için değil uygun olduğu için yapıldığından bu psikolojik gelirde zararda ne yazık ki! Oysa ki, uyum, uygunluktan çok daha üstün bir niteliktir.
İnsan bazen, etrafını kuşatan afyonik ortama rağmen içinden ve derinlerden bazı şeylerin yolunda gitmediğini ve mutlu olmadığını hissedebiliyor değil mi? Bu çok doğal. Çoğumuza oluyor.
Somut değerler üzerine öylesine yoğrulmuş ki hayatlarımız. İki günü daha iyi yaşamak için beş gününü satan çalışanlar, bu iki güne de neyi sığdıracağını şaşırmış halde çoğunlukta?
Bir araya gelindiğinde en son ne alındığı üzerine konuşulan sohbetlerin kaçında “bu ay hangi kitapları okudun?” Ya da “Hadi anlatsana en son ki tecrüben neydi” diye soruyoruz birbirimize?
Tecrübe, başarısızlık ya da büyük bedeller sonucu, acı çekerek, yorularak elde edilendir. Oysa ki, restoranlarda masalara biraz kulak kabartın. Büyük çoğunluğu bunlardan hiç söz etmez. En son alınan araba, krediler ya da iş, güç, memleket meseleleri dolu sohbetlerin uğultusu sizlere de çok gürültülü ve boş gelmiyor mu?
Bir gün her şeyimiz elimizden alınabilir. Maddi her şeyimizi kaybedebilir hatta ömür boyu parmaklıklar arkasında bile yaşamak zorunda kalabiliriz. Her şeyimizi yitirebiliriz. Ama öğrendiklerimizi kimse elimizden alamaz.
Psikolojik gelir kısmına geri dönecek olursak; şöyle bir arkanıza yaslanıp, düşünmenizi öneririm. Sevgi, güven, şefkat ve deneyimlerinizde gelir düzeyiniz ne durumda? Tabii bunlarda gideriniz ne durumda bir de? Yani ne verip ne alıyorsunuz? Bilançonuz nasıl özetle?
Aklımız sayesinde yönettiklerimizle bir yaşam sürüyoruz ama duygularımızla yaşıyoruz.
Yazar: Didem Tınarlıoğlu