Ramazan ayında ibadetlerin daha da yoğunlaşması ve dini hassasiyetlerin artması dolayısıyla bazı takıntılar var ki bu ayda daha da artıyor.
Özellikle de dini takıntılar. Tekrar tekrar yıkanma, abdest alma, duaları tekrarlama ve kılınan namazın kişinin içine sinmemesi gibi… Kişinin hayatını ve ilişkilerini olumsuz etkileyen takıntının bir hastalık olduğunu hatırlatan uzmanlar erken tedavinin önemini vurguluyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Polikliniği Psikiyatri Uzmanı Emre Tolun Arıcı, Ramazan ayı içerisinde takıntının yoğunlaşmasıyla beraber sıkıntı, kaygı gibi durumların aile ve sosyal yaşam üzerinde olumsuz etkiler oluşturabileceğine dikkat çekti.
Müslümanlar için özel bir ay olan Ramazan’da, özellikle dini ibadetler konusunda kişilerin daha çok hassaslaşmasından dolayı Obsesif – Kompülsif Bozukluk (OKB) denilen takıntı hastalığının tetiklenebileceğini belirten Emre Tolun Arıcı,
“Obsesyonlar (takıntılar), oldukça farklı içeriklerde olabilir. Kişinin aklına istemeden gelen düşünceler ve endişeler tekrarlanır ve kişiye rahatsızlık verecek boyutta olabilir. Bu düşünceler temizlikten emin olamadığından tekrar tekrar yıkanma, duş alma ve ellerini yıkama, cinsel içerikli takıntılar, rutin işleri yaparken içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma, sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme, düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı olabilir. Cümleleri duaları tekrarlama ve kılınan namazın kişinin içine sinmemesi, tekrar tekrar abdest alınması gibi dini içerikli takıntılar da mevcuttur. Özellikle dini kurallara uymaya çalışan kişilerde ya da dindar toplumlarda saydığımız takıntılar çoğalıyor” diye konuştu.
Dini takıntıların içeriklerinin çok çeşitli olabileceğini söyleyen Arıcı, şunları kaydetti: “Genelde dini takıntılar arasında Allah’ın varlığını ve yokluğunun sorgulaması gelir. Bu sorgulama sebebiyle kişi, dinden çıktım mı ya da günah işledim mi gibi çeşitli düşünceleri takıntı haline getirebiliyor. Özellikle kişiler namazı doğru kıldım mı, iyi bir abdest aldım ya da abdestim bozuldu mu, dualarımı eksiksizce okudum gibi endişeler yaşayabiliyor. Uygunsuz şeyler düşünme gibi durumlar karşısında orucum bozuldu mu gibi stres ve korkularla huzursuz olabilir.”
Takıntılar sıkıntı ve endişeye neden oluyor
Takıntıların sıkıntı ve suçluluk duygusuna neden olduğunu, zaman zaman kişi için çok zorlayıcı olabileceğini söyleyen Psikiyatri Uzmanı Arıcı, kişilerin bu tip durumları başkaları ile paylaşmaktan çekindiğini ve bu nedenle anlaşılmasının zaman aldığını söyledi.
Takıntıların sıkıntıya, korkuya, endişeye ve strese neden olduğunu ifade eden Emre Tolun Arıcı, bu sebeple Kompulsiyon denilen hastalığın diğer özelliği olan tekrarlayıcı rahatlamaya yönelik birtakım davranışlar ortaya çıkardığını kaydetti.
Sosyal hayatı olumsuz etkiliyor
Bu takıntıların kişinin sosyal ilişkilerini olumsuz etkilediğini de ifade eden Arıcı şunları söyledi:
“Bu dini takıntı kişilerde yoğun suçluluk duygusu yaşatabilir. Çoğunlukla bunların saçma düşünceler olduğunu bilmesine rağmen; acaba ben yeterince inançlı değil miyim ve bunları düşünerek günahkâr oluyorum gibi düşünceler yoğunluk gösterebiliyor. Ayrıca defalarca baştan kılınan namazlar ve saatlerce edilen dualar kişiyi öyle meşgul eder ki aile, iş ve sosyal hayatını olumsuz etkiliyor ve bütün bu uğraşlar tam olarak kişiyi rahatlama sağlayamıyor. Bu sebeple camiye gidemeyen, namaz kılamayan, oruç tutamayan hastalarımız da mevcut.”
Dini takıntısı olan kişiler yoğun suçluluk duygusu yaşayabiliyor
İbadetlerin sıklaştığı Ramazan ayında, takıntıların tetiklendiği ve daha yoğun hissedildiği bir durum haline gelebildiğini anımsatan Psikiyatri Uzmanı Emre Tolun Arıcı, “Takıntılar, Ramazan ayı içerisinde tetiklenerek daha yoğun hale geliyor. Kişi, ibadet konusunda hataya düşmemek için camiye giderken, namaz kılarken, dua ederken aşırı hassas ve endişeli davranması takıntılarının artmasında etkileyici bir faktör oluyor.
Obsesif (Saplantı) düşünceler tekrar oluştuğunda kişinin bu takıntıyı hemen tekrar etmesi gerekiyor. Takıntıların tekrarlanması ve daha yoğun hale gelmesi kişide sıkıntı ve suçluluk duygusu ile beraber çok zorlayıcı bir baskı yaratıyor. Bu kişiler, bu tip düşüncelerini paylaşmaktan endişe duyuyor ve hastalık olduğunun anlaşılması zaman alıyor” dedi.
Dini takıntılar tedavi edilebilir
Obsesif – Kompulsif (OKB), bozukluğun bir çeşidi olan dini takıntıların tedavi edilebileceğini belirten Emre Tolun Arıcı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bazı durumlarda hastalar takıntılara bağlı gelişen depresyon nedeniyle kliniklere başvuruyor. İlaç tedavileri, bilişsel davranışçı terapiler, EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), dinamik yönelimli terapiler gibi çeşitli tedavi yöntemleri var. Takıntı tedavisinde aileler de önemli bir rol oynuyor.
Takıntılar fark edilmezse tedavi süreci uzayarak OKB döngüsü kişinin gününden saatler çalarak günlük işlerini yapmasına engelleyecek bir boyutta gelebilir. Erken teşhis her zaman tedavi sürecini azaltıyor. Bunun hastalık olduğunun kabul edilmesi, kişinin eleştirilmemesi ve suçlanmaması tedavide sürecinde çok önemli. Takıntı olduğu fark edildiğinde ve rahatsızlık vermeye başladığında bu durum yoğunlaşmadan tedavi edilmesi gerekiyor.”