Ramazan Bayramında en çok karşılaşılan klinik vakaların başında, aşırı şeker tüketimine bağlı hastalıklar geliyor.
Başta astım krizi olmak üzere hastanelerin acil servislerine taşınmayı engellemek amacıyla aşırı şeker tüketiminin zararlarına dikkat çekiliyor.
Astım hastalarının çoğunda reflü şikayeti bulunduğunu belirten İstanbul Alerji Merkezi doktorlarından, Alerji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay; özellikle kafein içeren gıdaların başında gelen çikolatanın reflüyü arttırdığına dikkat çekti.
Yemek borusunun alt ucunda mide içeriğinin yemek borusuna geçişini engelleyen kapak mekanizmasının bozulması nedeniyle, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasıyla reflünün oluştuğunu ve alerjik astımı olan kişilerde bronşlarda kasılmaya, astım krizlerine ve kronik öksürüklere neden olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:
“Astım hastalarında reflü sıklığı fazladır. Astım ilaçları reflü gelişmesine neden olabildiği gibi reflü de astım hastalığı belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle astım hastalığı olanların özellikle reflüyü artıran kafein içeren gıdalardan çikolata ve şekerlerden uzak durmak gerekir. Katkı maddesi fazla olan çikolata ve şekerler özellikle alerjisi olan çocuklarda fazla tüketilirse zararlı olabilir. Çünkü alerjik hastalığı olan kişilerde katkı maddesine karşı alerji gelişme riski normal kişilere göre 10 kat fazladır. Bu nedenle fazlası zarar azı karar mantığı ile yaklaşmak gerekiyor.”
Besin alerjisi olanlar dikkat!
Besin alerjisi olan çocukların bayramda yediklerine ve özellikle çapraz reaksiyonlara dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Akçay şöyle konuştu: “İnek sütü veya yumurta alerjisi olan çocukların da kesinlikle çikolata ve tatlılardan uzak durması diline bile dokunmaması gerekir. Çünkü çikolatadaki süt ve tatlılardaki lezzet verici maddelerin yumurta içerebilmesi ve tereyağı içeren tatlılar bayramınızı kabusa çevirebilir.”
Şeker; Karaciğerde toksik etki oluşturuyor
Bayram boyunca yapılan aile ziyaretlerinde alınan fazla şekerin uzun vadede kalıcı hasarlar bırakabileceğini aktaran Prof. Dr. Ahmet Akçay şöyle konuştu:
“Ramazan Bayramı’nda en çok karşılaşılan klinik vakaların başında aşırı şeker, tatlı tüketimi ve ramazan ayından çıkmış olmanın etkisiyle vücuda fazla gıda yüklenmesinden dolayı mide spazmları yer alıyor. Kana emilen fazla şeker diyabet hastalığına davetiye çıkarır niteliktedir. Bunun dışında fazla şeker kalbe zarar verir, bağışıklık sistemini zayıflatır, alkolle aynı oranda karaciğere toksik etki oluşturur.
Fazla şeker tüketmek kan şekerini çok çabuk artırır ve pankreasa aşırı insülin salgılatır. Diş çürümesi başta olmak üzere obezite, diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, böbrek taşları, kanser, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesine neden olur.
Kan dolaşımıyla vücudun her tarafına taşınan şeker özellikle de göbek, kalçalar, göğüsler ve bacağın üst kısmında toplanır. Bu bölgeler de dolduğunda, yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif organlara dağılır. Bu organlar gittikçe yavaşlar ve sonuçta dokuları bozularak yağa dönüşür. Bağışıklık sistemini zayıflatır. Kısaca; kronik hastalıkların da öncüsü olan şeker sessiz katildir diyebiliriz.”
Bayram sofralarına özel masum tatlı tarifleri
Ramazan Ayı boyunca 2 öğün beslenme alışkanlığımız bayramın gelmesiyle değişir.
Hem az tüketimin getirdiği süreç hem de yavaşlayan metabolizma Ramazan Ayı’nın bitmesiyle verilen kiloların geri dönmesine neden olabilir.
Diyetisyen Emre Uzun beslenme ile ilgili bayramda neler yapılabileceğini açıklıyor. Ayrıca verdiği birbirinden lezzetli iki tatlı tarifi de bayram sofralarının fit tatlıları olmaya aday…
Yavaşlamış olan metabolizmaya bir de bayrama özel o gösterişli kahvaltılar ve misafirliklerde ikram edilen tatlılar eklenince kilo alımı ve sağlık problemlerinin yaşanması kaçınılamaz olur.
Oysa ki bir ay boyunca dinlendirdiğimiz vücudumuza ani bir değişim yaşatmamız, Ramazan boyunca sağladığımız yararı hiçe sayar. Özellikle Ramazan sonrası ilk günler olan bayramda, yeme arzumuzun aşırı olması üzerine misafirliklerde yapılan ısrarlar da eklenince sağlığımız büyük tehlike altına girebilir.
Bayram kahvaltısına dikkat!
Bayramda dikkat etmemiz gereken ilk kurallardan biri kahvaltılarımız. Geleneğimiz olan bayramlık kahvaltılarda; kaymak, börek, kızartma gibi ağır besinler yerine daha hafif olan yumurta, yeşillik, salatalık, domates, ceviz, peynir ve meyve gibi besinler tüketmeliyiz.
Çünkü metabolizmamızın yavaşlaması üzerine bir de ağır kahvaltılar sindirim sistemimizin zorlanmasına neden olur. Bayramda tatile çıkanlar ise açık büfe kahvaltılarında çok daha dikkatli olmalı besinlerini seçerken hafif olmasına dikkat etmeli, porsiyonlarını kontrollü tüketmeliler.
Su tüketimini artırın
Bayramda dikkat etmemiz gereken diğer bir etken ise su tüketimidir. Genelde ikramlık tatlıların yanına asitli içecekler veya şekerli meyve suları verilir.
Bu içeceklerin yerine maden suları, ayran, saf su tercih etmelisiniz. Kahve ve çay tüketimini de ekstra sıvı kaybına neden olacağından bitki çaylarını içmek daha sağlıklı olacaktır.
Bayram tatlılarını masumlaştırın
Misafirliklerde yiyeceğiniz her tatlı gün sonucunda yaklaşık 2000 kalori almanıza neden olacaktır. Ayrıca aşırı tatlı tüketimi sonucunda diş dokularımız da zarar görebilir. Bu zararları en aza indirmek için bayramda şerbetli hamur tatlılar yerine daha hafif olan sütlü tatlıları, dondurmayı seçebilirsiniz veya ikramlık tatlılar yerine mevsime uygun meyveler tercih edebilirsiniz.
Ramazanın bitmesiyle beraber vücudumuzun yeni düzene uyum sağlamasını kolaylaştırmalıyız. Özellikle ilk bir hafta bizler için çok önemli bu süreçte bol bol sıvı tüketmekle beraber egzersizleri de artırmalıyız.
Eğer imkanımız yoksa asansör yerine merdiven kullanmalı, bayramda ev ziyaretlerinde yürümeyi tercih etmeliyiz. Yine bu alışma sürecinde yavaşlamış olan metabolizmamızı hızlandırmak için yavaş yavaş ara öğünler eklemeliyiz. Ara öğün olarak meyve tüketimi, fındık, fıstık veya hafif sütlü tatlılardan yararlanabiliriz.
Hurmalı çikotop (1 adeti 25 kkal)
- 15 adet hurma
- 2 yemek kaşığı kakao
- 2 yemek kaşığı hindistan cevizi
- Yarım su bardağı su
Hazırlanışı:
Derin bir kabın içerisine kakao, hindistan cevizi koyun. Daha sonra hurmaların çekirdeklerini çıkarıp küp küp doğrayın ve kabın içerisine ekleyin. Son olarak üzerine suyu ekleyin ve blendrla tüm malzemeleri karıştırın. Yoğun bir kıvam alınca küçük toplar halinde yuvarlayarak hindistan cevizine bulayıp servis edin.
Vişne soslu muhallebi (1 porsiyon 120 kkal)
Muhallebisi İçin:
- 1.5 yemek kaşığı tam buğday unu
- 1.5 yemek kaşığı buğday nişastası
- 1 çay bardağı toz tatlandırıcı (stevia)
- 1 paket vanilya
- 3 su bardağı yağsız süt
Vişneli Sos İçin;
- 1 yemek kasığı chia tohumu
- 1 kase vişne
- 1 çay kaşığı agave şurubu
- 50 gram çiğ kadayıf
- 3 adet yarım ceviz
Yapılışı:
Sos İçin: Vişnelerin çekirdeklerini çıkarıp rondoya atın. Sos tenceresine alıp kaynatalım. 1 taşım kaynamaya başladığında tatlandırıcı ve chia tohumunu ekleyip soğumaya bırakın.
Kadayıfı ve dövülmüş cevizleri yağlı kağıtta 200 derecelik fırında 10 dakika fırınlayın.
Muhallebi için: Süt, vanilya, tatlandırıcı, nişasta ve unu tencerede çırpın ve kaynamaya bırakın.
Sıcak muhallebiyi kupların yarısına kadar koyup üstüne 1 yemek kaşığı ceviz ve kadayıf karışımını ekleyip tekrar muhallebi ekleyin. En üste vişneli sosu ekleyin. Dilerseniz bir borcamda da servis yapabilirsiniz. Muhallebi oda sıcaklığına gelince 2 saat buzdolabında saklayın.