Hz. Muhammed’in dokunmayın dediği Süryani arazilerine el konuldu

Hz. Muhammed “dokunmayın” diyerek ahitname yazdırdığı Süryanilere ait 50’den fazla ibadethane, mezarlık ve araziye Mardin Valiliği tarafından el konuldu. Diyanet’e devredildi.

Hz. Muhammed dokunmayın dediği Süryani arazilerine el konuldu

Mardin Valiliği el koydu, Diyanet’e devredildi

Mardin Valiliği’nin, “Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu” tarafından Mardin’deki Süryanilere ait 50’den fazla ibadethane, mezarlık ve araziye el koymasına yönelik tepkiler sürüyor. Hazine’ye aktarılan Süryani mülkleri, Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildi.

Söz konusu mülklerin Mor Gabriel Manastırı Vakfı’nın karara itirazına rağmen kamu kurumlarına devredilmesinin ardından bir açıklama yapan Platform Turabdin (Süryani Aydınları ve Aktivistleri Tartışma Grubu), Hükümeti bu haksızlıklara son vermeye davet etti. Platform, haksızlıkların giderilmesi için tüm demokratik haklarını kullanarak mücadele edeceklerini bildirdi.


Hz. Muhammed’in 6 metre uzunluğundaki ahitnamesi

Öte yandan, yaşanan tartışmalar Hz. Muhammed’in yaşadığı zamanda yazıp Süryanilere verdiği 6 metre uzunluğundaki ahitnameyi hatırlattı. Söz konusu ahitnamede Süryanilerden “Onlar Allah’ın yeryüzündeki emanetidir” ifadeleri kullanılıyor ve şunlar söyleniyor:

“Papazlar ve rahiplerden cizye alınmasın. Manastırların ve kiliselerin mallarına ve kazançlanna zarar verilmesin ve ebede dek haraç alınmasın. Onların patrikleri ve piskoposları yerlerinden sürgün edilmesin, değer görsünler. Onlann şeriatları iptal edilsin. Kimse Nasranilerin evine zorla girmesin, onların kiliselerinden zorla ve haksız yere bir şey alınması caiz değildir. Onların mescidlerinden biri yıkıldığı zaman tekrar eskisi gibi inşa edilsin. Bundan dolayı hata ve günahla suçlanmasınlar. Bize ve verdiğimiz ahidnameye muhalefet eden Allah’ın ahdine muhalefet etmiştir. Ben ondan uzağım ve o benim cemaatimden uzak olsun.”


Platform Turabdin tarafından konuyla ilgili yapılan açıklaması:

“Süryaniler, binlerce yıldan beri yaşadıkları bu topraklarda pek çok eser üretmişlerdir. Süryani halkı bu topraklarda yaşadıkları süre boyunca var olan hiçbir şeyi bozmadan, yıkmadan ve yağmalamadan yaşamışlardır. Süryaniler, ilk Hıristiyan toplumlardan da birisidir. İnançlarını layıkıyla yaşamaya çalışmış ve köylerinde kiliseler, manastırlar inşa etmişlerdir. Bu ibadethanelerin en yenisi bile 300-400 yıllıktır. O yüzden inancı, fikri ne olursa olsun, bu eserler insanlığa ve insan olanlara armağandır, onların gözetimi ve korumasına emanettir.

Ancak öğreniyoruz ki; büyükşehir haline getirilen Mardin’de köyler ve köy tüzel kişilikleri kaldırılarak, sessiz sedasız tüm bu eserler devlet hazinesine devredilmiş, çeşitli kamu kurumlarına tahsis edilmiştir. Bu son durum, daha önce de örneklerini defalarca görüp yaşadığımız bu yağmacı anlayışın 21. Yüzyılda da devam ettiğini göstermektedir. Ne tesadüftür ki içinde bulunduğumuz bu dönemde IŞİD, Irak ve Suriye’de kiliselerimize, mallarımıza el koymuş, eserlerimizi tahrip etmiş, insanlarımızı kaçırıp katletmiştir. IŞİD bütün bu insanlık suçlarını yaparken ‘Müslüman olmayanın malı, canı, namusu Müslümana helaldir’ anlayışıyla hareket etmektedir. Şimdi sormak gerek ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yaptığı yağma ile IŞİD’in yaptığı yağmacılık arasında bir fark var mıdır? Türkiye’deki kültürel ve tarihi varlıklarımızın, kiliselerimizin, manastırlarımızın; tüm yurttaşların vergisiyle bir Sünni İslam kurumu olarak faaliyet gösteren Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edilmesi, devlet hazinesine devredilmesi, IŞİD’in işgal ettiği yerlerde ‘Süryanilerin kiliselerini, mallarını İslam Devleti’nin beytülmalına (hazine) devrediyoruz’ demesinden farkı nedir?

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu antlaşması olan Lozan Anlaşması’nın 42/3 ve 37. Maddeleri gereğince azınlık kurumları ve malları hakkında devletin koruma, işleyişi kolaylaştırma yükümlülüğü vardır. Nitekim başbakanlık yaptığı dönemde Erdoğan, 2013 yılında açıkladığı demokratikleşme paketinde ‘Mor Gabriel Manastırı’nın arazisi iade ediyoruz. Böylece bir haksızlığı gideriyor Süryani vatandaşlarımıza önemli bir haklarını teslim ediyoruz.’ demiş, ancak bu sözün gereği yerine getirilmemiştir. Mor Gabriel arazilerini iade etmek bir yana üstüne bu son olayla birlikte çok daha fazla kültürel ve tarihi varlığımıza el konulmuştur. Haksızlığı gidermek her zamanki gibi lafta kalmış, yeni haksızlıklar yapılmaya devam edilmiştir.


Biz Platform Turabdin olarak Türkiye yönetimini bu haksızlıklara son vermeye davet ediyoruz. Bu haksızlığın giderilmesi için de tüm demokratik haklarımızı kullanarak mücadele edeceğiz. Süryani halkının kilisesi, manastırı, mezarlığı, arazisi Süryani halkınındır. Süryanilere ait olan Süryanilere derhal geri verilmelidir.” (Kaynak: Odatv.com)

El konulan bazı Süryani ibadethaneleri ve arazileri:

Arkah'taki Mor Afrem ve Mor Teodoros Kilisesi
Arkah’taki Mor Afrem ve Mor Teodoros Kilisesi
Arbo'daki Mor Dimet Kilisesi
Arbo’daki Mor Dimet Kilisesi
Badıbe'deki Mor Yakup D'karno manastırı​
Badıbe’deki Mor Yakup D’karno manastırı​
Mor Malke Manastırı
Mor Malke Manastırı

Efes Antik Kenti’ni sünnet ve nikah için düğün alanına çevirdiler


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.