İhtiyacımız olan ne? Hedeflerimiz mi yoksa hayatımız mı?

İnsanlık olarak ihtiyacımız nedir? Hedeflerimiz, amaçlarımız için neler yapıyoruz? Hayat nasıl şekilleniyor? Geleceğimiz nerede? Bize kim yön veriyor?

İhtiyacımız olan ne? Hedeflerimiz mi yoksa hayatımız mı?

İnsanoğlu yaratılıştan günümüze büyük bir değişim içinde geldi. İlişkilerimiz, hedeflerimiz, yaşam tarzımız hatta kendimiz hep bu değişimin içinde kendine yer buldu.

Geleceğimiz için aslında anı yaşayamıyor olabilir miyiz?

İnsanlar, hayatlarını kontrol ederken geleceği düşünmekten anı yaşayamaz duruma geldiler. Peki neden bu hale geldik ? Tüm hedeflerimizi planlarken bir taraftan da yaşadığımız ana odaklanabiliriz. Toplum, gerçekten neyi isteyip, neyi istemediğini bilmeli ve mevcut ortama göre yol haritası çizmelidir.


Küçük yaştan beri bize dayatılan gelecek kaygısı belki de düzenli bir hayat oluşturmak için en büyük engeldi. Geçmişte koyduğumuz hedeflere ulaştığımız durumlarda bile sürekli bir şeyler için koşturmakta olduğumuzu görüyoruz. Anı yaşayamıyoruz demek ne kadar doğru olacaktır? Belki de biz anı yaşamayı bilmiyor üstelik hiç öğrenmemiş de olabiliriz.

Su akar yolunu bulur

Atasözümüzün de dediği gibi “Su akar yolunu bulur”. Öncelikle çevremizin değerini bilmeli, ailemizin, eşimizin, dostumuzun varlığını hissetmeliyiz. Güç, kendimizi, çevremizle iyi ilişkiler sürdürerek ve anı yaşayarak bizimle olacaktır.

İnsanlık olarak ihtiyacımız nedir? Hedeflerimiz, amaçlarımız için neler yapıyoruz? Hayat nasıl şekilleniyor? Geleceğimiz nerede? Bize kim yön veriyor?

Gelecek kaygısını ne derece hissediyoruz?

Gelecek kaygısı, elimizde olanları tüm imkanlarıyla kullanmak ve hayatta ele geçirdiğimiz fırsatları yok edecek düzeyde olmamalıdır. Bir düşünelim; insanoğlu neden doyumsuz? Sürekli yeni bir başarı, yeni bir amaç edinme derdindeyiz. Bunu gerçekten istiyor muyuz yoksa tüm bunlar toplum tarafından bize dayatılıyor mu? Hedeflerimize hızla koşarken herkes gibi yaşadığımız hayatı kaçırıyor muyuz? Maalesef artık bu talihsiz süreci yaşayanların çoğunlukta olduğu görülüyor. Tüm bunların önüne geçmek için gün içerisinde yaptığımız her eylemden keyif almalı ve en önemlisi zamanın değerini anlamalıyız.


En iyi olan en istediğimiz olmayabilir…

Bazen biz insanlar için en iyisi ve en hayırlısı hiç beklemediğimiz zamanlarda beklemediğimiz durumlarda kendini gösterir. Bunu bilemeyiz, bilmek istemeyiz. Bilmek istemeyiz, çünkü; hayatın sürprizlerle dolu olduğu bir macera olması bizi daha da cezbeder. O halde neden bu kadar ciddiyiz? Ne zamandan beri önümüzdeki adımları atmadan onlarca ötedeki adımları atmaya başladık?

Gelin hep birlikte bilincimizi daha da açarak hayatın girdabına karşı koyalım ve mutlu olmak için, hayata daha da tutunmak için daha radikal kararlar alalım. Geleceğin gölgesinde, günümüzü karartmayalım ve hedeflerimiz için hayatımızı riske atmayalım.

Su götürmeyen bir gerçek var ki o da şüphesiz, hedeflerimizin, hayatımızın önüne geçemeyeceğidir. Çünkü; ihtiyacımız olan tek şey kendi hayatımız.


Benzer yazılar:

Sonsuz hayat: Toprağa girdin de öldün mü sandın?